“Nefsini yenmeyi başardığın zaman, içindeki bütün karanlıklar aydınlığa dönüşecektir” der Hazreti Mevlâna. Oysa ki egosunu beslemekten, ‘karakterini aç bırakan’ insanlar var. Öğrenci, ustasına sorar: “Ego nedir?” Usta yüzünü buruşturarak öğrenciye döner ve;
“Bu ne kadar aptalca bir soru?!. Bunu sadece bir aptal sorabilir!” der.
Öğrenci allak bullak olur, öfkeden kıpkırmızı kesilmiştir. Usta gülümser ve şöyle der:
“İşte ego budur!”
***
Bir bilgenin talebesi çilenin zorluğundan yorulmuş, eğitimden de yoldan da vazgeçip zevk hayatına dönmüştür. Hocasıyla tekrar karşılaştıklarında aralarında şöyle bir diyalog geçer;
-Eskiden ut sanatında yetenekli değil miydin?
-Evet efendim, der talebe.
-Eğer udun telleri fazla gerilmiş olursa doğru tonu verir mi?
-Hayır efendim.
-Eğer fazla gevşek olursa istediğimiz sesi çıkarır mı?
-Hayır efendim.
-Eğer fazla gerilmiş ve fazla gevşek olmazsa çaldığımızda uygun olur mu?
-Kusursuz olarak efendim.
-Aynı şekilde evlat, nefsin fazla gerilmiş gücü aşırıya gider ve fazla gevşemiş olanı rehavete düşer. Öyleyse ruhun iyi akort edilmiş ut gibi olsun…
***
Kendini ‘dünyalar kadar değerli’ zannedenlere kısa bir not: Dünya beş para etmiyor. Anlayana…
Halime Gürbüz'ün önceki yazıları...