Medya, güreş ve temsil

A -
A +

Türkiye Güreş Federasyonu Başkanı Taha Akgül, geçenlerde Ankara’da bir basın toplantısı düzenledi. Sekiz aylık dönemi ve ufuktaki şampiyonaları değerlendirdi. Tabii ki en başta da Dünya Şampiyonası vardı; başkan özetle şu değerlendirmeyi yaptı:

 

‘’Hırvatistan'da 13-21 Eylül tarihlerinde düzenlenecek Dünya Şampiyonası'nda altın madalya kazanmamız zor!’’

 

Medyadan ses yok!..

 

‘’Başkan bu ümitsizlik neden?’’ diye soran yok.

 

Oysa medya, paha biçilmez bir tablonun altındaki imza gibidir. Tıpkı sanat tarihinin en tanınmış ve sanat dünyasının en etkili ressamları Vincent Van Gogh, Pablo Picasso ve Leonardo Da Vinci, Osman Hamdi Bey, Abidin Dino ve Bedri Rahmi Eyüpoğlu gibi imza attıkları esere ayrı bir değer katarlar.

 

Fakat medyadan olumlu – olumsuz görüş bildiren bir spor yazarı yok. Doğrusu bu mu, hayır!

 

Medya olmadan; ne toplum ve sporcular arasındaki iletişim köprüsü sağlıklı kurabilir ne sürdürülebilir esaslı başarıdan söz edilebilir ne başarı ölçülüp değerlendirilerek, teşvik edilebilir ne de minderin kahramanlarını kamuoyu yeterince tanıyabilir.

 

Aslında medya, bu kadar önemlidir. Fakat medya haber alma – haber verme görevini yapmazsa çiçeği burnundaki Türkiye Güreş Federasyonu Başkanı ne yapsın.

 

Merak etmeden öğrenme ve öğrenmeden anlatma olmaz. Eksiğimiz maalesef bu. Olimpiyat oyunlarında ülkemize en büyük gururu, en büyük başarıları ve madalyaları kazandıran güreşe gereken önemi vermiyor medyamız.

 

Güreşte geçmişte başarıları - başarısızlıkları tespit edip, hikayelerinde neden ve nasıl sorgulaması yapıp, model haline getirerek ders niteliğinde nesilden nesle aktaran ustalar vardı.

 

Minderdeki inanılmaz heyecanı, amansız rekabeti, salonlara sığmayan büyük sevgiyi, coşkuyu, usta ile çırak arasındaki saygıyı, nefis bir üslupla ülkenin her sathına hızla taşıyan, duyuran ve her müsabakayı merakla beklenen ayrı bir tefrikaya dönüştüren naçizhane aralarında benim de olduğu çok büyük ustalar vardı.

 

Kimler mi; Ali Gümüş, İsmet Atlı, Talay Erker, Kadir Akad, Halil Delice, Mustafa Yener, Hüsnü Kaftan, Murat Ünlü, Cihat Soysal, Faik Gürses, İlker Ateş, Kazım Kanat, Celal Demirbilek, İsmet Gümüşdere, Oktay İybar, Ata Karataş, Özkan Eminoğlu, Hamit Turan, Tansu Sarı, Hüseyin Kırçalı, Hüseyin ve Haluk Sarıuçak, Yaşar Saygı ve Arif Işıldayan aklıma ilk gelenler. Unuttuklarım olmuştur, affola.

 

Hepsi bugünkü gibi sosyal medyanın yaygın olmadığı dönemde güreşteki en küçük haberi inanılmaz bir hızla ‘’Atlatma’’ kültürü ile toplumun her katmanına ulaştırırlardı.

 

O ustalar yazıları, fotoğrafları, yorumları, özgün düşünceleri, özel haber ve röportajlarıyla ata sporumuzu bir sevdaya dönüştürmekle kalmaz güreşin bütün federasyon başkanlarını, kulüplerini, hakemlerini, teknik adamlarını, yönetim stratejileri ve öğretim metotlarıyla birlikte sporcuların özelliklerini ezberlerdi. Haliyle, tatlı bir anlatımla güreşin kaidelerini, oyunlarını, puanlarını spor severlerin sadece zihinlerine kazımaz, gönüllerine de nakşederlerdi.

 

Hepsini saygıyla yad ediyorum. Onlar ata sporumuzun kurumsal hafızasıydı.

 

Öyle ki bu sayede Cumhurbaşkanları, ata sporuna özel bir ihtimam verir, şampiyonalarda rakiplerini merak eder ‘’Müsabaka nasıl geçer’’ diye sorarlardı.

 

Şimdi içimiz dışımız futbol, ata sporunu maalesef göz ardı ettik. Bir Taha Akgül, bir Mahmut Demir, bir Hamza Yerlikaya, bir Rıza Kayaalp’i yetiştirmek kolay mı, zor!

 

O yüzden başkan gerçekçi, hayal satmıyor Taha Akgül başkan açıkça diyor ki; ‘’Dünya şampiyonasında altın madalya kazanmamız zor!’’

 

Ne desin, hayal mi satsın?

 

Mazi bir başka güzeldi, dediğinizi duyar gibiyim… Haklısınız…

 

Bir güreşçinin özel hayatını kaç kişi merak eder?

 

Hafif sıkletteki bir güreşçinin kilo düşebilmek için çektiği çileyi, o müthiş sıcak ve insanın nefesini kesen buhar altında takımdaki yerini muhafaza edebilmek için verdiği tarifsiz mücadeleyi kaç kişi bilir ve hakkını verir.

 

Taha başkan o mücadeleyi en iyi bilenlerden olduğu için hayal satmıyor, neye inanıyorsa onu söylüyor yoksa ‘’Şampiyonada kürsüye çıkıp, İstiklal Marşı’mızı dinletemez de Ay Yıldızlı bayrağımızı dalgalandıramazsak bizi suçlamayın’’ diye şimdiden zemin hazırlamak için böyle bir değerlendirme yapmıyor.  

 

Aksine güreşçilerimizin gerçeklerle yüzleşip, şimdiden turnuva ya da şampiyonalara katılacak sporcuların final maçı havasındaki büyük heyecan uyandıran seçmelerini seyrine doyulmayan bir keyfe dönüştüğü günlerdeki gibi rekabeti canlı tutmak istiyor.

 

Tıpkı; Vehbi Emre’den Cihat Uskan’a, Nihat Işıtman’dan Ahmet Ayık’a, Hasan Bozbey’den Halil Ata’ya, Yücel Seçkiner’den Yalçın İpbüken’e, M.Esat Güçhan’dan Yılmaz Ulusoy’a, Sadettin Tantan’dan Osman Şansal’a, Osman Aşkın Bak’tan Hamza Yerlikaya başkanların yaptığı gibi ata sporumuzu sevgi ve saygı içerisinde başarıya taşımayı hedefliyor.

 

Yolun açık olsun Taha Akgül başkan, yalnız değilsin.

 

Medya, güreş ve temsil

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.