MOURİNHO, NASRETTİN HOCA’YI TANIR MI?

A -
A +

FENERBAHÇE DEVLER LİGİ’NE NEDEN VEDA ETTİ, YAZARIMIZ HASAN SARIÇ,ÇEK, DEĞERLENDİRDİ:

Nasrettin Hoca sen çok yaşa!

Diyeceksiniz ki; o da neyin nesi?

Malum; Hoca oğlunu suya gönderirken okkalı bir tokat yapıştırıyor, suratına.

Görenler şaşkın, ‘’Hocam çocuğun suçu ne ki, tokatlıyorsun?’ diye sorunca Hoca cevabı yapıştırıyor.

‘’Suya gönderiyorum da testiyi kırmasın diye vurdum o tokadı.’’

-Bu da iş mi Hocam, çocuk testiyi kırmamış ki, haksızlık değil mi, yaptığın?’’

‘’Siz de haklısınız’’ diyor Hoca ve ekliyor ‘’Testiyi kırdıktan sonra tokadın bir anlamı yok ki…’’

İbretlik fıkra bana, 0-0’ın rövanşındaki Benfica maçına kadar kör, sağır ve dilsizi oynayan bizim spor medyası ve sosyal medya tarafından linç edilen Fenerbahçe Başkanı Ali Koç ile Fenerbahçe teknik direktörü Jose Mourinho’nun içine düştüğü hâli hatırlattı.
 
Special hüsran!
 
Maalesef; tablo iç açıcı değil; ‘’Special hüsran!’’ Koca Fenerbahçe camiası Şampiyonlar Ligi’ni yük olarak görebilir mi, gördüler. Açık konuşalım Benfica’yı eleyebileceklerine ne Jose Mourinho inandı ne Fenerbahçe takımı ne de sarı lacivertli renklere gönül verenler.
 
’Maç, önce kafada kazanılır!’’
 
Oysa Neuchatel Xamax’a 3-0 kaybettiği maçın akşamında ‘’Orada 5 atar turlarız’’ diyen ve bunu gerçekleştiren efsane teknik adam Mustafa Denizli’nin deyimiyle ‘’Maç, maça çıkmadan önce kafada kazanılır!’’

Peki, sarı lacivertli formayı terletenler, turu geçeceklerine hiç inandılar mı? Şampiyonlar Ligi hayalini hiç kurdular mı?

Maalesef, keşke ‘’evet’’ diyebilseydim.

Şimdi; bizim spor medyası ‘’Hocanın istediği oyuncuları almadı’’ diye Başkan Ali Koç ve ekibini suçluyor.
Daha ne yapsın bir başkan; Finansal Fair Play kriterleri içinde kulübün geleceğini ipotek altına almamak adına atabileceği adımı atmış, transfer edebileceği oyuncuları transfer etmiş.

Diyeceksiniz ki; Kerem Aktürkoğlu hangi formayı giyiyor?  Tamam Benfica forması giyiyor, en acısı da ‘’Geldi, geliyor’’ yolu gözlenen Kerem’in golüyle Şampiyonlar Ligi’ne veda etmiş olması Fenerbahçe’nin.
 
Kerem ayarında biri yok mu?
Eğri oturup doğru konuşalım…
Fenerbahçe’nin kadrosunda Kerem’in dengi ya da onu aratmayacak yetenekte oyuncu yok mu, var ama fırsat veren kim?
Varsa kimler, diye sormayın.
Şöyle gerçekçi düşünün kulübede oturan, kulübeye dahi alınmayan ne değerler varın olduğunu göreceksiniz, hepsi tek tek gözünüzün önüne gelecek.
İyi de o değerler niye öne çıkmıyor?
İşte, kritik soru bu…
‘’At binenin, kılıç kullananın’’ deyimi ile geçiştirilmeyecek ve asıl cevabını bulunması gereken soru bu?
Başkan Ali Koç ve ekibine düşen şey; atıl kapasiteyi aktif hâle getirecek dokunuşu yapmaları ki, maalesef şu ana kadar bu yapılamadı.
O dokunuş nedir?
 
Mourinho’yu yollamak çözüm mü?
 
Çözüm; Jose Mourinho ile tez elden yolları ayırmak mı?

Hayır, bu kolay değil; 15 milyon avro tazminatı var, Mourinho’nun.

Fenerbahçe’nin eski yöneticilerinden sevgili dostum Prof.Dr. Barış Aydil de ‘’Bu yolu’’ gösterdiğinde bunun mümkün olamayacağını kendisine çok anlattım. Fenerbahçe’ye o bedeli ödetemezsiniz.
 
Asıl sorun günü kurtarma sevdası
 
Sistem, prensip ve ilkeler noktasında sadece Fenerbahçe’nin değil, Türk futbolunun en büyük sorunu; duygusal davranıp günü kurtarmak uğruna risk almaları, popüler tercihlerle kulübe bedel ödetmeleri. Maalesef; uzun vadeli kazanımları sağlayacak sezon planlamasını, transfer politikasını, hayaller ve hedefler noktasında doğru anlaşmalar ve planlamaları yapamamaları.
 
Benfica’ya neden kaybedildi?
 
Şimdi dönelim, ‘’Fenerbahçe, Benfica’ya neden kaybetti?’’ sorusunun cevabına…

Sen savunmadaki açıklarına çare bulamıyor, pozisyon hataların devam ediyor, fizik - kondisyon olarak rakibinin hayli gerisinde düşüyor, gol girişimlerinde eksik ve yetersiz kalıyor, pas alış verişlerinde En Nesyri’yi çıldırtıyor, Brown’nın koşu yoluna değil de arkasına top atıyor ve futbolun temel doğrularından uzak yaşıyorsan Şampiyonlar Ligi hayali kurmak bir tarafa, rüyasını da göremezsin.

İşte Mourinho’nun ‘’Benfica ne oynadı?’’ diye durum tespiti yapan değerli dostum Hamdi Akın’a yüklenirken dikkat çektiği şey; takımının gücüne inanmıyor ve rakibi Fener’den üstün tutuyor olması.

Oysa; inanmak başarmanın yarısıdır.
 
Yönetimin en büyük zaafı
 
Fenerbahçe yönetimin buradaki zaafı ise Portekizli teknik adama olması gerekenden fazla inisiyatif tanıyım, istenmeyen sonuçlar karşısında Mourinho’yu kendilerine kalkan yapmalarıdır.

Özetle; en başından beri; ‘’Futbol aklı’’ diye tekrar ettiğim şey; sahayı, camiayı bilen, rakipleri tanıyan, Türkiye’ye ve buradaki takımlara tepeden bakmayan bir futbol aklı lazım Fenerbahçe.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.