Komediye bakın komediye!.. "100 milyar lira da prim mi olur!" Kim diyor, prim 100 milyar lira, diye? Güler misin, ağlar mısın? Abasız vuruyor, abalı susuyor! Türk futbolunu tarihinde ikinci kez ümitsizlik çukurundan çıkarıp, Avrupa Şampiyonası''na finalist olarak götüren çocuklar, yargılanıyor. Söyleyin, Allah aşkına... Başarı ve başarılı insanın yargılanması, bu toplumun hep kaderi mi olacak? Hiç şüphesiz, deprem afeti yürekler yakıyor, milletin içinde tarifsiz bir acı olarak yaşıyor! Onu, şununla - bununla dindirmek mümkün değil, elbette... Ama hayat devam ediyor... Ümitlerin artması, yaşama sevincinin yeniden kazanılması gerekiyor... İşte, o buruk kalplere, yaşama sevincini yeniden kazandıracak olan moral unsurlarından biri Milli Takımımız!.. Münih Olimpiyat Stadı gözümün önünde... Allah''ım o ne muhteşem manzaraydı öyle... Sandım ki, Almanya, Türkleşmiş!... Yer, gök, ay-yıldıza bürünmüş... Betthoven susmuş, Mehter Marşı inletiyor tüm Avrupa''yı... Alman-Türk kolkola, "Türkiye... Türkiye..." diye diye sokakları arşınlıyor. Asya''nın bozkırlarından çıkan bu millet, bütün Avrupa''yı sevgiyle kuşatmış, kurda-kuşa, dağa taşa dost olmuş. Değişimin sırrı, elbette futbol... Elbette spor!.. Almanlar''ın gözünde Türk''ü yücelten Bursa''daki 1-0''lık galibiyet... Münih''teki beraberlik... Tüylerim hâlâ diken diken... Sinirlerim, "100 milyar lira da prim olur mu?" diyenlere sessiz kalanlara yönelen birer ok! Ey, Haluk Ulusoy... Ey, Selami Özdemir... Siz değil miydiniz, bu prim sistemini belirleyen... Ay-yıldızlı formayı giyenlerin alın terleriyle, bedenleriyle kazandıkları her puana prim takdir eden ve "Yarısı bugün, yarısını finale kaldığınızda" diye formül üreten ve "havuzda" biriktiren... Ne oldu, havuzun suyu mu kaçtı yoksa? Play-off maçları, tur hariç... S.İrlanda maçlarına kadar "Havuzda biriken prim tam tamına, kişi başına 35 milyar lira" diyenler siz değil miydiniz? Pekii şimdi neden eveleyip geveliyorsunuz? Susarak, bu ülkeye Avrupa finalistliği gururunu yaşatan insanları neden suçlu duruma düşürüyorsunuz? Efendiler, çıkın ortaya... Mertçe, "Bu sistemi biz kurduk... Primleri de biz takdir ettik, ödeyeceğiz" deyin... Takdir hakkınızı kullandınız diye kimse sizi darağacına çekmez!.. Ne Bakanı ne medyası hesap sorabilir... Bunun hesabını sorsa sorsa sizleri yetkili kılan genel kurul sorar!.. Gel de Türkiye''ye çağ atlatan, zihniyet değiştiren büyük insanı anma... Ahhh.. Benim sevgili devlet büyüğüm... Ahhh.. Benim merhum Başbakanım.. Merhum Cumhurbaşkanım; Turgut Özal!.. Bilsen seni ne kadar özledik! Seni her olayda, rahmetle anıyoruz... Şimdi, sen olsaydın, ağızlarda sakız olan bu olayı, nasıl bitirirdin? Sorduğumuz soruya da bak!.. Bir ayda, 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun''u çıkarıp, futbola hürriyetini veren Özal''a, bir gecede Naim Süleymanoğlu gibi bir büyük şampiyonu Türkiye''ye getirip, ay-yıldızlı formayı giydiren insana böyle şeyler sorulur mu? Bir solukta bitirirdi, elbet... Müsbet bir imaj için, trilyonluk fonları kuranlara soruyorum, Türkiye''nin müsbet imajında Milli Takım''ın hiç mi katkısı yok? Sayın Cumhurbaşkanım Süleyman Demirel beyefendi... Lütfen, bir de siz el atın konuya da, "Çocuklar bu primi hak etti, ben de veriyorum arkadaş" deyin de, bitirin şu manasız tartışmayı! Çünkü analarının ak sütü gibi hak etti bu çocuklar, o primi... Finlandiya dışındaki 10 maçlık maratonun 9''unda Türkiye''nin gururu oldular! Finallere kalarak, ülke futboluna 7 milyon frank kazandırdılar. TV gelirleriyle bu rakam tam 17.5 milyon doları buluyor. Daha da kazandıracaklar? Kazanırken iyi de, verirken kötü mü? Saygılarımla...

