Kaydet
a- | +A
Halil Mutlu!.. Hayır, sadece Halil değil, bütün Türkiye mutlu! Dünya, yeni cep herkülü olarak, şimdi onu alkışlıyor! Nasıl alkışlamasın ki, Atina''da 4 dünya rekoru birden kırdı, ülkemize 3 altın madalya kazandırdı ve tarihe "Müthiş Türk" diye geçti. Az şey mi? Koparmada, ilk hakkında 130 kilo ile altın madalya. İkinci hakkında, kendine ait 135.5 kiloluk dünya rekorunu 136 kilo ile daha da geliştir. Üçüncü hakkında bu rekoru, 137.5 kiloya çıkar ve aynı şampiyonada 2 dünya rekoru birden kır. Bitmedi!.. Silkmede ikinci hakkında 166 kilo ile bir rekor daha kır, toplamda dünya standartını 303.5 kiloyla taşıyarak ilk dünya rekorunun sahibi ol, 302.5 kilo ile de birinci gel. Bravo Halil!.. Sayende dünya, bir kere daha "Türk gibi kuvvetli" sözünü hatırladı. Sayende, deprem afetiyle sarsılan ülke, futboldan sonra seninle güldü. Ruslar''ın bir numaralı ismi, 83 ayrı dünya rekorunun sahibi olan halterci Vasili Alekseyev''in pabucunu silkmede dama atan Türkler Rahman Sultanov ve Osman Aliyev''di. Fakat Naim Süleymanoğlu''nun halterdeki yeri hepsinin üstündeydi. Naim''i Atina''da sporcu olarak seyredemedik. O, Sidney için not alan, hayranlarına imza dağıtan gedikli rekortmen ve şampiyon olarak tribündeydi. Ama, bir başka Süleymanoğlu!.. Yani "Sıfırcı Hafız" podyumlardaydı. 62 kiloda podyuma çıkan Hafız Süleymanoğlu "Mâkus talihini yenebilecek mi?" diye merak edenler her halde Türkler değildi. Gerçi, şampiyonadan günler önce Halter Federasyonu Asbaşkanı Halil Kılıçoğlu, "Hafız müthiş bir halterci... Ancak, strateji yanlışları yüzünden bir türlü başarılı olamıyor. Kaldıracağı bir ağırlıkla şampiyonaya başlamak yerine, en üst kilodan başlıyor ve altından kalkamıyor. Dilerim, Atina''da aynı yanlışı yapmaz" diye görünen tehlikeye işaret ediyordu. Ama yine de ümit altın bir simitti bizim için. Bu defa Hafız, mâkus talihini yenmeliydi. Fakat yine olmadı... Şimdi Halil''in rekor üstüne rekon kırdığı, altın üstüne altın topladığı 56 kiloda Hafız Süleymanoğlu bir dönemin en başarılı ismiydi. Azarbeycan (1968) doğumlu olan Hafız, 1989 yılında Atina''da 3 Avrupa, 3 de Dünya Şampiyonlukları aldıktan sonra Sovyet Rusya''dan Türkiye''ye gelmişti. "Demir pençe" adı verilen bu genç şampiyon, 1990 Dünya Şampiyonası''nda 1 altın, 1991''de Peşte''deki Avrupa Şampiyonası''nda 3 altın madalya kazanarak, podyumdaki şöhretini perçinledi. Fakat aynı tarihte, silkme yaparken sol kolu kırıldı. Spor hekimlerine göre, "Hafız''ın sonu"ydu bu... Fakat, Hafız yılmadı. Bir yıl sonra Avrupa Şampiyonası''na hazırlandı. Çok da formdaydı. Ne var ki, Mustafa Denizli''nin "İçimizdeki İrlandalılar" dediği gibi o dönemde de Halter Federasyonu''nda Hafız''ı sevmeyenler vardı. Nitekim, o yöneticinin "doping yaptı" ihbarı üzerine şampiyonaya katılamadı. 1992 Barcelona Olimpiyat Oyunları, onun adını "Sıfırcı Hafız"a çıkardı. Barcelona''da barın altında kalan Hafız ne yazık ki, Çinli rakipleri Liu Shohbin ve He Zhuqiany ile başedemedi. Sonra geçtiği üst sıkletler de Hafız''ı toparlayamadı. Atina''daki 8.''lik bu hızlı düşüşün son belgesi... Hafız artık kredisini tüketti. Koca bir kar dağı, günden güne eridi... Oysa, Hafız da, Naim gibi, Halil gibi Türk halterine lokomotif olarak getirilmişti. Ne yazık ki, o lokomotifler arkasına takacak katar bulamadan sahneden çekiliyorlar!.. Asıl sorgulanması gereken bu!.. Nerede "Türk gibi kuvvetli gençler?"
ÖNE ÇIKANLAR