1992 yılında Ermenistan'ın başlattığı Karabağ Savaşında, Ermeniler Karabağ’daki Azeri topraklarını işgal ettiler. Müdahale yeteneği olmayan, Ermeni işgalini ve mezalimini kabul etmek zorunda kalan Azerbaycan 30 yıl kendi zamanının gelmesini bekledi.
2020 yılının eylül ayında Ermeni işgaline karşı başlattığı “44 Gün Savaşı”nı kazanan Azerbaycan, Ermenistan ile arasındaki ateşkese rağmen nihai sınırların çizilmesi mümkün olamadığından, yarım kalan operasyonu tamamlamak ve Karabağ’daki Ermeni ‘çetelerini’ temizlemek için başlattığı ikinci askerî harekât Ermeni grupların silah bırakarak teslim olmasıyla sonuçlandı.
Ermenistan'ın teslim olduğunu duyurmasının ardından 9 Kasım'da Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında çok taraflı ateşkes anlaşması imzalandı.
Bölgedeki tüm ekonomi ve ulaşım bağlantılarının açılması hükmünün yer aldığı “Karabağ Mutabakatının” 9. maddesi “Ermenistan Cumhuriyetivatandaşların, araçların ve yüklerin her iki yönde engelsiz hareketini organize etmek için Azerbaycan Cumhuriyeti'nin batı bölgeleri ile Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti arasındaki ulaşım bağlantılarının güvenliğini garanti etmektedir. Tarafların mutabakatı ile Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti'ni Azerbaycan'ın bölgelerine bağlayan yeni ulaşım bağlantılarının inşası gerçekleştirilecektir” denilmekte.
25 Eylül 2023 günü yapılan Nahçıvan Zirvesi sonrası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptığı açıklamada “Zengezur Koridoru’nun hayata geçmesi stratejik bir konudur ve muhakkak tamamlanmalıdır. Bu konuda İran’dan da olumlu sinyaller gelmesi sevindirici” demişti.
Türk topluluklarının ulaşımını sağlamakla beraber Çin’den Anadolu’ya ve Avrupa’ya uzanan trilyonluk ticaret koridorunun bağlantısını da sağlayacak olan “Zengezur Koridoru” ilk önce İran’ı rahatsız etti.
Tahran idaresinin süreci sabote etmek maksadıyla eğitilen Ermeni militanları Zengilan-Zengezur hattına yerleştirme gayreti Fransa ve ABD tarafından da takdirle karşılandı. “Azerbaycan’ın sınır tanımadığını ve Ermenistan sınırını tehdit ettiğini” söyleyen Macron’a ve “hayatını kaybeden Ermeniler için yas tuttuklarını” söyleyen ABD Başkanı Biden’a umut verdi.
5 Ekim’de İspanya’nın Granada kentinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın yapacağı görüşmeye Macron, Almanya Başbakanı Olaf Schulz ve AB Konseyi Başkanı Charles Michel de katılacakmış. Hiç şüphe yok ki; müdahil olacakları konu “Zengezur Koridoru’nun engellenmesi” olacaktır.
İlaveten; bölge jeopolitiğinin Türkiye ve Azerbaycan lehine değişeceğini fısıldayarak İran desteğini de köpürteceklerdir.
İran ise; Türkiye’nin Kafkaslardaki etkisinin artmasını ve kendi sınırları dâhilindeki (yaklaşık yüzde 30-35) Azeri nüfusun varlığını güçlendirecek her adımı, kendi ülke bütünlüğü için bir tehdit olarak görmektedir.
Bize tanıdık gelen AB ülkeleri ile İran iş birliği, Osmanlı döneminden beri süregelen bir “Türk korkusundan” beslenmektedir.
İstanbul’da Avusturya Monarşisi elçisi (1522-1592) İgor Busbecq Türk korkusunu özetlerken “…Türkler zafere, biz de mağlubiyete alışmışız. Sonucun ne olacağından şüphelenebilir miyiz? Sadece İran lehimizde. Düşmanımız saldırmaya acele ederken arkasındaki bu tehlikeyi gözetmek zorundadır. Ancak İran akıbetimizi sadece geciktirir, bizi kurtaramaz. Türkler İran’la uzlaştığında Doğu’nun bütün gücüyle boğazımıza yapışacaktır…” diyor.
2020 Mutabakatına göre Zengezur’un Ermenistan tarafının açılması lazım. Bunun gerçekleşmemesi durumunda kazanılmış bir haktan vazgeçerek alternatif aramak anlamsızdır. Düne kadar Ermenistan’ı destekleyen İran’ın “Ermenistan katılmazsa biz İran üzerinden de yolu gerçekleştirebiliriz” demesi inandırıcı değil.
Tahran yönetimi samimi ise, önce Karabağ’dan kaçan Ermeni çetelerine Tebriz’deki El Zehra kışlasında silah ve sabotaj eğitimi vermekten vazgeçmelidir…