21 Mart… Kritik Gün!

A -
A +
     Dün içte ve dışta önemli gelişmeler yaşandı. AK Parti Genel Merkezi'ne "lav" silahıyla yapılan saldırı, Adalet Bakanlığı otoparkına, İstanbul'da Maltepe Kaymakamlığı bahçesine ve Kartal'da Halk Kütüphanesinin kapısına bırakılan ve bir kısmı infilak eden bombalar... Dışarıda ise, ABD Başkanı Obama'nın İsrail gezisi ve yapılan açıklamalar vs. 
     Ama bugün çok daha önemli ve kritik gün... Zira bugün 21 Mart... Esasen İran hükümdarı Cemşîd tarafından çıkarılan ( onun tahta çıktığı gündür), fakat zaman içinde çok farklı anlamlar yüklenen; çok da abartılan ve şimdilerde de "baharın müjdecisi" telakki edilen gün... Yıllardır, her 21 Mart günü, adeta bir kâbus gibi toplumu tedirgin eder. Çünkü başta Güneydoğu olmak üzere; PKK ve uzantıları 'Nevruz etkinlikleri' diyerek, çok yoğun gösteri ve kanunsuz eylemlerle toplumu gerer, terörize ederdi... Ama bu sene çok farklı bir durum bekleniyor. Nevruz etkinliklerinin, barış ve sükûnet havasıyla, kardeşlik duygusu içinde icra edileceğine dair, yaygın bir beklenti var. Temenni edelim ki, öyle olsun.
     Bugün Diyarbakır'da yapılacak Nevruz şenlikleri, bütün ülkenin ve hatta Bölge'nin yakın takibinde olacak. Şehirde günlerden beri yapılan hazırlıklar var. BDP'nin şimdiye dek 130 yerde yaptığı Nevruz etkinliklerinin sonuncusu bu olacak. Zira Abdullah Öcalan'ın, PKK örgütüne yapması beklenen silah bırakma çağrısı, buradan duyurulacak... Bu çağrı ve akabinde terör meselesinin çözümü için atılacak adımlar, Cumhuriyetin 90 yıllık tarihinde gerçekten bir dönüm noktası niteliğinde olacak. Şayet planlandığı ve beklendiği gibi, terör meselesi çözüme kavuşursa, son otuz yıllık kâbus sona erecek, ülkemiz her yönüyle şaha kalkacak... Toplumsal barışa ve halkımızın bütün unsurlarıyla kaynaşmasına, bütün renkleriyle kucaklaşmasına o kadar çok ihtiyacımız var ki! İnşallah bunu artık başarırız. 
    Şüphesiz bu mutlu tabloyu asla istemeyen ve hazmedemeyecek olanlar da az değil. Nitekim dün Ankara ve İstanbul'da meydana gelen saldırılar, açıkça bu süreci provoke etmeye dönük eylemlerdir. Ama şer güçlerine artık hiçbir şekilde fırsat vermemeliyiz. Bunun için de, her zamankinden daha dikkatli bir tutum ve davranış sergilememiz gerekiyor. Özellikle medyada süreçle ilgili yer alan haber ve yorumlar önemli.  Kötü niyetli olanlara diyecek bir şey yok! Fakat iyi niyetli olduğunu söyleyenlerin sorumluluğu büyük... Önceki gün sabah programında, Ülke TV ekranlarında şu hususa dikkat çekmeye çalıştım: Medyada yapılan en büyük yanlışlık, bir takım siyasi beyanlar ve sızdırılan bölük- pörçük bilgilerin temel alınarak yorum yapılmasıdır. Oysa bu meselede, devletin ilgili birimlerinin kayıtlarında mevcut olan bilgi ve belgelerin büyük bölümünü bilmiyoruz, muhtemelen epey bir müddet daha bilmeyeceğiz. Çok büyük ihtimalle bu kayıtlarda, terör meselesinin çözümü için yapılan görüşmeler bütün detaylarıyla mevcuttur...
Nitekim Başbakan Danimarka'ya giderken, basına yaptığı açıklamalarda bu hususlara dikkat çekti ve yukarıda ifade ettiğimiz hususlara benzer şeyleri söyledi. "...Bu konuda hâkim bilgi bizdedir. Varsa belge, yine bizdedir. Bazı gazeteci ve yazarlar televizyonlarda konuşuyorlar... Ama boş konuşuyorlar!.." İşin püf noktası burası!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.