Cumhurbaşkanı Erdoğan BM Kürsüsünde Gazze’de yaşanan vahşet ve dehşete dikkat çekerek, dünyanın bu gidişatı durdurmaktan sorumlu olduğunu ifade etti: “Küçücük çocukların kolu bacağı narkoz verilmeden ampüte ediliyor!..”
Beklendiği üzere Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının önemli bir bölümünü Filistin ve Gazze’ye ayırdı… Aslında Erdoğan uzun yıllardır her vesileyle Filistin Davasını millî ve milletlerarası platformlarda ısrarla dile getiriyor. Ama 7 Ekim 2023’ten beri âdeta bu mesele ile yatıp kalkar oldu. Muhalefet kanadından bazıları zaman zaman Erdoğan’ı Filistin’e sahip çıkmamakla itham ediyor. Ancak bu apaçık bir haksızlık! Zira kendisini adamışçasına, Filistin Toprağına ve Filistinlilere bu derece sahip çıkan, her fırsatta onların hakkını savunmaya çalışan ikinci bir kişi göstermek zordur. Erdoğan Filistin’e sevdalı olduğunu söylerken samimiyetini izhar ediyor. Dolayısıyla kimi siyasetçilerin aksini iddia etmesi pek de önemli değil. Erdoğan’ın bu konuda yaptığı ve yapmaya çalıştığı her şey ortada. BM 80. Genel kurulunda da, bütün dünyaya seslenip Filistinlilerin maruz kaldığı İsrail zulmünü anlatırken aynı durumu pekiştiriyordu… Gazze’de insan havsalasının almayacağı olaylar cereyan ediyor. Gazze’de kolu bacağı olmayan üç-dört yaşındaki çocukların sayısı dehşet verici. Gazze’de çocuklar çocuk büyütüyor!.. Ve Gazze’de o bebek yaşındaki çocukların kolu bacağı narkoz verilmeden kesiliyor. Çünkü Siyonist barbar İsrail hastaneleri bombalıyor. İlaç depolarını, ambulansları bombalıyor. Doktorları öldürüyor… İsrail Gazze’nin Sağlık altyapısını tamamen çökertti evet çökertti. Erdoğan daha konuşmasına başlarken Filistin’i ve Gazze’yi hatırlattı ve onunla devam etti. Her söylediği şey bir evvelkinden daha beter ve ürkütücü idi. Siyonist İsrail Gazze’de taş taş üstünde bırakmadı. Çünkü Gazze’yi tamamen yok etmek istiyor. Bu yüzden sadece insanları öldürmüyor. Hayvanları da, bitkileri de öldürüyor! İsrail toprağı da zehirliyor. Zaten yeterli olmayan suları kirletiyor. Evet, İsrail Gazze’yi yaşanmaz hâle getirmek istiyor. Bunun içi asırlık zeytin ağaçlarını da alçakça imha ediyor. İsrail’in yaptıklarının elbette insanlıkla alakası yok. Ancak canavarlığın da bir haddi hududu vardır. İsrail canavarlığın ötesinde bir vahşet ve barbarlık işliyor… BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in de dile getirdiği üzere, Siyonist vahşet, kesinlikle diğer bütün çatışmaların toplamından daha büyük katliam yapıyor. Guterres genel sekreterliği boyunca buna benzer bir ölüm ve yıkıma şahit olmadığını ifade ediyor. İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan bu barbarlığı başından beri en yüksek sesle kınayan, bu vahşete karşı dünya devletlerini harekete geçirmeye çalışan ve yaptıkları da sonuç vermeye başlayan bir lider…
Bir taraftan Filistin yöneticilerinin vizelerini dahi utanç verici biçimde iptal eden bir Trump. Diğer taraftan, Mahmut Abbas’ın New York’a gelip ülkesinin derdini dile getirememesinden duyduğu üzüntüyü paylaşan bir Erdoğan. İşte bu noktada her şey ayan beyan ayrışıyor. Kimin samimi kimin içten pazarlıklı olduğu da dışa vuruyor. Trump Gazze’de akan kanı, yapılan vahşeti hiç umursamıyor bile. Ya ne yapmaya çalışıyor? Gazze sahilini plaja çevirmeye ve iç kısımlarda da lüks konutlar ve kumarhaneler inşa etmeye hazırlanıyor. Utanmadan bir de yedi tane savaşı bitirdim diye şişiniyor… Başkalarının malını mülkünü aşırmaya, iç etmeye yeltenen tiplerden barışçı, ara bulucu, tarafsız bir kişilik çıkar mı? Lakin ne büyük talihsizliktir ki, böyle karakterler çok büyük güç sahibi olarak dünyanın her tarafında, insanlara hayatı zindan ediyorlar. Atlas Okyanusu'nun ötesinden gelip Gazze’ye çökmeye çalışmak… Bu ne ahlaksızlıktır bu ne gaddarlıktır? Vicdan taşımayan insan, canavardan daha beter tehlikelidir. Canavarın karnı tok olduğunda her zaman avladığı hayvanlara hiç dokunmaz bile. Gelgelelim insan kılığındaki canavarlar için ölçü, insaf diye bir şey yok. Gazze toprağını kimyasal bombalarla zehirleyen Netanyahu ve onun en büyük destekçisi; Gazze’ye de açıkça göz dikmiş olan Trump, Filistinlilerin kanı üzerinde saltanat sürmeye kalkışıyor. Şimdi bunlara en vahşi canavar tanımlamasını yapmayıp da ne demeli? Gazze yakıldı, yıkıldı, insanları katledildi ve geride kalanlar da her gün başka bir yere zorla göç ettiriliyor. Ama Amerika’nın, Avrupa’nın gıkı çıkmadığı gibi, her şeye rağmen vatanını savunmaya çalışan, bunun için büyük bedel ödeyen zavallı Filistinlilerin daha da çok ezilmesi için kirli ittifaklar yapılıyor. Donald Trump da, BM kürsüsünden konuştu. Genel Sekreter Guterres’in çeyreği kadar, insanlığa faydalı olacak bir şey demedi. Tuzu kuru olduğu için, başkalarına ne olmuş ne olmamış diye bir derdi yok…
Guterres, belki de şimdiye kadar gelmiş olan BM genel sekreterleri içinde en samimisi ve bir şeyler yapmaya çalışan, insani değerleri önceleyen, ciddiye alan bir kimse. Ne büyük talihsizlik ki, onun döneminde BM, üzerine ölü toprağı serpilmişçesine aciz ve etkisiz. O yüzden her gün haykırıyor, dünyanın bir felakete doğru gittiğini duyurmaya çalışıyor. Ancak, beri tarafta ona kulak vermesi gerekenler, bugünün güçlüleri olarak kimseyi tanımıyor. Guterres istediği kadar haykırsın, Gazze’de soykırım var diye. Bay Trump’ın umurunda olmaz. Şayet böyle olmasa, İsrail’e en korkunç silahları bol bol vermekle övünmeye kalkar mıydı? Heyhat ikiyüzlü, samimiyetsiz, başkalarının malına mülküne çökmekten çekinmeyen iki ayaklı canavarlar dünyayı yaşanmaz hâle getirdi. İnsanlığın en büyük sıkıntısı da bu! Bu yüzdendir ki, Erdoğan’ın kürsüden gösterdiği fotoğrafta, plastik kaplarla çorba almaya çalışan zavallı insanlar çaresiz kalıyor…
İsmail Kapan'ın önceki yazıları...