KCK operasyonları...

A -
A +

Bölücü terör örgütünün şehir yapılanması olan KCK operasyonlarının mahiyeti ve sonuçları, her geçen gün daha iyi anlaşılıyor... Tabii aynı zamanda bu operasyonlara karşı, bazılarının neden bu kadar feveran ettiği de ortaya çıkıyor! Mesela Leyla Zana'ya ait olduğu iddia edilen bilgisayarda, ele geçirildiği bildirilen bölücübaşının talimatları!.. Örgüt elemanlarına kapalı devre sistemle eylem talimatlarının nasıl ulaştırıldığını, daha önce de burada dile getirmiştik. (15 Ocak, Pazar).Yani, kimin ne yaptığı tek tek, gün yüzüne çıkıyor. Dolayısıyla son operasyonlarla birlikte ele geçen belge ve bulgularla, "sivil toplum örgütü" diye yutturulmaya çalışılan KCK'nın; düpedüz, PKK'nın şehirdeki paralel yapılanması olduğu, inkâr edilemez biçimde ispatlanmış bulunuyor. PKK, KCK ve BDP ve uzantılarının, operasyonlar sebebiyle rahatsızlık duyması, gürültü koparması normal bir gelişmedir ve şaşırtıcı bir tarafı yoktur. Gelgelelim kimi entel-dantel kalemlerin, hâlâ daha işin farkına varamayışı, olup bitenleri gerçeklere çok ters biçimde yorumlamaya devam etmesi, fazlasıyla rahatsız edici... Güya bütün bunları, birey ve toplumun hak ve özgürlüklerini savunma adına yapıyorlar. Ne var ki, beri tarafta kırsal ve kentsel alanlarda teröristlerin öldürdüğü, yaraladığı masum insanların en temel hakları olan "hayat hakkı", bunların pek umurunda değil! Yahu, tüm insan hak ve hürriyetlerinin başında, kişilerin yaşama hakkı gelmiyor mu?!. Hukukun üstünlüğünü, temel hak ve hürriyetlerin korunmasını samimi olarak savunanlar, sebebi ve kaynağı ne olursa olsun, teröre asla ve kat'a müsamaha gösteremez. Hele hele çeşitli gerekçelerle, kanlı terörist eylemlere meşruiyet kılıfı aramaya kalkışmak, tam bir aymazlıktır, gaflettir... KCK sivil toplum örgütü değil, BDP üzerinde totaliter bir baskı sistemi kurarak, onu belli davranış kalıplarına mahkûm eden yasa dışı bir yapılanmadır. Bunu ben söylemiyorum. Kürt meselesini de, BDP'yi de; KCK ve PKK'yı da en iyi bilen kişilerden biri olan Kürt aydını, yazar, Orhan Miroğlu söylüyor. Leyla Zana, "Silah Kürtlerin sigortasıdır..." türü safsatalarla zihinleri bulandırırken, BDP'den önceki DTP'de genel başkan yardımcılığı da yapmış olan Miroğlu, salt gerçekleri dile getiriyor ve PKK'nın KCK vasıtasıyla Kürt hareketi üzerinde totaliter bir denetim kurarak, legal BDP'yi siyasi aktör olmaktan çıkardığını anlatıyor. Bu yüzdendir ki, PKK ve KCK demokratik özerklikten bahsederken, Miroğlu; BDP'nin PKK ve KCK'dan özerkleşmesini istiyor. Çünkü BDP üzerindeki KCK kontrolü, Kürt meselesinin çözümünü tıkıyor ve engelliyor. İşte bu sebeple Miroğlu: "Umut BDP'nin KCK'laşmasında değil, KCK'nın BDP'leşmesindedir..." diyor. Yani silah sigorta değil... Başbakan Erdoğan da, "Silahlı efendileriniz ipinizi gevşetmezse, tuvalete bile gidemezsiniz..." derken, yukarıda vurgulanan PKK ve KCK'nın totaliter baskısına dikkat çekiyordu. Şu halde KCK operasyonları, terörle mücadele istikametinde çok önemli bir kilometre taşıdır. Ne kadar reaksiyon gösterilirse, terör örgütü aleyhine o denli mesafe katedildiğini gösterir. Mugalatadan zihni karışanlar, katiyen esası kaçırmasınlar!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.