Münasebetsiz işler!..

A -
A +

Sinop'ta ve daha sonra Samsun'da, BDP'li Milletvekillerinin arabalarını tahrip edenler, bulundukları binanın cam - çerçevelerini taşlarla yere indirenler ne yaptıklarını sanıyor acaba? Bu olayı gerçekleştirenlerin niyetlerini sorgulamadan önce şu soruyu soralım: BDP heyetine karşı yapılan bu hareket, kime ve neye hizmet etmiştir?.. Soruyu biraz daha açalım: BDP'li vekilleri taciz etmekle, onları korkutmakla, konuşturmamakla, bu ülke adına hangi âli menfaat sağlanmıştır? Sinop'taki olaya karışanların her biri kendi hesabına, milliyetçi; vatansever, ülkenin bütünlüğünden yana ve bölücülüğe karşı tavır içinde olabilir. Bir an için, onlar arasında hiçbir kötü niyetli provokatörün olmadığını, hepsinin sadece milli duygu ve heyecanla harekete geçtiğini düşünelim. İmkânsız ama, böyle olsa dahi, yapılan eylemin kabul edilebilir tarafı yoktur. Bu türden hadiselerin daima millete ve memlekete çok zarar verdiğini, toplumsal barışı dinamitlediğini yakın tarihimizdeki sayısız vakalarla biliyoruz. Yani Sinop'ta cereyan eden olayları, hiç kimse herhangi bir sebeple mazur gösteremez. Olaya siyasi parti organları karışmış mıdır, karışmamış mıdır; dâhili veya harici provokatörler nasıl bir rol almıştır, bunu devletin ilgili birimleri soruşturacaktır elbet. Ancak milliyetçilik ve vatanseverlik adına, kimse bu şekilde ülkeye bir iyilik yaptığını zannetmesin. Olayın medyada, özellikle sosyal medya denen mecrada yer alış biçimi de her zamanki gibi sakatlıklarla doludur. Bu memleketi bir biçimde karıştırmak, ne yazık ki bazıları için oldukça kolay. Yumuşak karınlarımızı iyi biliyorlar ve doğrudan hamleyi oralara yapıyorlar!.. Biz de ellerine bol bol malzeme verince, fena halde başarılı oluyorlar. On yıllardır bu oyun, aynı minval üzere oynanıyor. Ayıptır, yazıktır. Herkesin hayırlı bir sonuç beklediği barış sürecini berhava etmek isteyenlerin değirmenine su taşımak, hangi aklın eseri?! Başkalarının oturduğu yerde kurguladığı sinsi oyunla, kendi kendimizi perişan ettikten sonra ağıt yakmaya başlıyoruz!.. Ama aynı sinsi tuzaklara peş peşe düşmekten de bir türlü kurtulamıyoruz. Ortalık yanıp yıkıldıktan sonra, sahne alıp nutuk atanlar, istedikleri kadar sureti haktan görünsünler, asla ve kat'a samimi olamazlar. Çorum, Kahramanmaraş, Sivas, Erzincan Başbağlar vb. felaketleri diline dolamakla iş bitmiyor. Böyle felaketlerin tekerrür etmemesi için, herkesin sahiden dikkatli olması lazım. Öyle içi boş sloganlarla, kof hamasetle ne milliyetçilik olur, ne de vatanseverlik. Bu tiyatroyu oynayanların seyircisi epey azalmakla birlikte, hâlâ meydan bulabiliyorlar ne yazık ki! BDP'lilere gelince... Onların da, Karadeniz turuna çıkarken taşıdığı niyeti sorgulamadan önce şunu soralım: Hanımlar, beyler şimdiye kadar neredeydiniz? Karadeniz'i yeni mi keşfettiniz? Keşke milletvekilliğinizin bütün Türkiye'ye şamil olduğunu daha evvel fark etseydiniz!.. Evet, o zaman belki kendinizi bir bölgeye hapsetmek yerine, bütün ülke sathında politika yapma zemini bulur ve bu şekilde tepkilerle yüz yüze gelmezdiniz... Maruz kaldığınız tepkileri asla tasvip etmiyoruz. Ama kusura bakmayın, bu ortamı biraz da siz hazırladınız! Bundan ders çıkarınız.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.