Rus ‘devlet aklı’ ve tuzak…

A -
A +

“Muharebeyi kazanmak ile harbi kazanmak ayrı şeylerdir…” Putin, söylendiği gibi bir tuzağa mı düştü? Televizyonlarda konuşan bazı yorumcuların görebildiği tuzağı, Rus ‘devlet aklı’ görmemiş olabilir mi?

 

Batı cenahı, amiyane tabiriyle ha bire Ukrayna Ordusuna gaz veriyor!..

Her vesileyle Ukrayna’nın gayet iyi direndiğini ve Rus Ordusunun ilerleyişini yavaşlattığını, hatta zaman zaman durdurduğunu tekrarlayıp duruyor. Ama beri tarafta, sahadaki durum Ukrayna hesabına, günden güne daha vahim bir hâl alıyor. Herhâlde, en dikkatli ve en teferruatlı şekilde planlanıp uygulama safhasına konulan şey muharebedir. Yani bu bakımdan hiçbir başka meselenin muharebenin önüne geçmesi söz konusu değil…

Buna rağmen muharebenin çeşitli safhalarında, planlama haricinde gelişen durumlar olabilir. Aksamalar çıkabilir. Hedefe ulaşma hususunda gecikmeler yaşanabilir. Kısacası her muharebede, her zaman her şey planlandığı gibi yürümeyebilir. Bu gibi muhtemel durumlarla ilgili, ihtiyat payları da şüphesiz vardır ve genel planlamaya dâhildir. Yani muharebe esnasında, ilerleme gibi bazen geri çekilme zarureti de hâsıl olabilir. Bazı mevziler birkaç defa el değiştirebilir…

Bütün bunlar geçici durumlardır. Önemli olan nihai sonuçtur. Dolayısıyla geçici durumlara bakarak netice hakkında kanaat belirtmek yanıltıcı olabilir.

Bazı emekli askerlerin muharebeyi analiz etmeleri gayet tabii bir şey. Ama savaşı da muharebe formatında yorumlamak ne derece doğrudur acaba? Charles Talleyrand, Georges Clemenceau ve Churchill’e atfedilen “Savaş, generallere bırakılamayacak kadar ciddi iştir” lafı, acaba bunun ironik bir izahı mıdır?! Muharebe şüphesiz baştan sona her şeyiyle askerîdir ve askerler tarafından icra edilir. Velakin savaş, askerî; siyasi, iktisadî ve dahi diplomatik ve stratejik veçheleriyle apayrı bir meseledir. Savaşa askerler değil, egemen devletlerin siyasi kurumları karar verir…

Bu girizgâhı yapma ihtiyacı duydum. Zira televizyonlarda konuşan bazı yorumcular (asker ve sivil), Rusya Devlet Başkanı Putin’in, Ukrayna meselesinde, Batı tarafından tuzağa düşürüldüğünü söylüyorlar. Devlet Başkanı olarak Putin, son sözü söyleyecek kişidir. Ama bu sözü söyleme noktasına gelinceye kadar işleyen prosedür, bizatihi Rus ‘devlet aklı’dır!

Soru şu: Acaba bu sayın yorumcuların hariçten görebildiği tuzağı, Rus devlet aklı görememiş olabilir mi? Dünyanın en büyük askerî ve ekonomik güçlerini karşısına alarak, harekâta karar verirken, bu devlet aklı; hangi risklerle karşı karşıya bulunduğunu ve ne gibi bedeller ödemek durumunda kalacağını, hesaplamamış olabilir mi sizce? Öyle geliyor ki, bazı sayın yorumcular medya mecralarında dolaşıma sokulan ve önemli bir kısmı gri propaganda olan bilgilere dayanarak kanaat belirtiyorlar…

Nüfusunun yüzde otuzu Rusça konuşan Ukrayna’nın direnme gücünü, Rusya’dan daha iyi bilebilecek bir devlet hangisidir? Batı’nın sürekli tekrarladığı direnişin sonu nereye varacak? Hâlihazırda âdeta bir anakonda gibi, Ukrayna’yı dört bir taraftan sarıp boğmaya götüren Rusya karşısında, nizami harp kapasitesi çökmek üzere olan bu ülke ne kadar direnebilir? Gayrinizami Harp ve sivil direnişle, koca Rus Ordusunu ne kadar yıpratabilir? Kaldı ki, Rusya gayrinizami harbe karşı da hazırlıklarını en baştan yapmış durumda.

Zelenskiy’yi kahraman (Bakalım bunun altından ne çıkacak…) diye takdim eden Batı Cenahı, Ukrayna’yı Rusya’nın önüne attı. ABD Başkanı ve NATO Genel Sekreteri’nin, “Ukrayna’ya asker göndermeyeceğiz” dediği gün, dananın kuyruğu koptu!..

Şimdi Batı istediği kadar Rusya’ya bedel ödeteceğiz desin, Ukrayna adına netice değişmeyecek. Tam aksine barış için müzakere masası etkili biçimde kurulmadıkça, her gün her saat Ukrayna hesabına daha büyük felaket demektir. Joe Biden, “Putin Batı dünyasını bölemedi” diyor. Dışişleri Bakanı Blinken “Bu, Putin’in savaşı” diyor. NATO Genel Sekreteri Stoltenberg de bire bir aynı cümleleri kullanıyor. “Bu Putin’in savaşı. Bunu kendi istedi, bedelini ödeyecek” diyor. Ve “Rusya NATO’yu bölemedi” klişesini tekrarlıyor. Hemen peşinden bu savaşın bir parçası olmayacaklarını ifade ediyor. Biden’ın yaptığı gibi! Bu tablonun özeti şudur: Ukrayna Rus çizmesi altında fena hâlde eziliyor. Ve Ukraynalılara aslansınız, kaplansınız diyenler, uzaktan seyrediyor. Şayet Batı’nın dolduruşuna gelmeyip, NATO’ya girme ısrarı yerine tarafsızlığını ilan etseydi, bugün bu felakete maruz kalmayabilirdi. Evet, Putin ve Rusya şüphesiz ağır bedel ödeyecek. Ama bu bedeli en başında göze alarak çıkılan yolda, sonuna kadar gitme kararlılığı var!..

Yani, bazılarının TUZAK olarak değerlendirdiği durum, esasen bilerek ve isteyerek yapılmış bir tercih, istenen hedefe varmak üzere tasarlanmış ve ona göre devam ettirilen askerî müdahaledir...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.