Mali krizin ülkeyi kasıp kavurduğu bu ortamda bize göre bunun ana görüntüsü, başlangıçta enflasyondu. Bunun da sebebi yorgana göre ayak uzatmamaktı. Bunun sonunda da hükümetlerce para bulmada; "sağlıklı kaynak dışında kalan yollara" başvurulmuş, ayrıca finansman yetersizliğini telafi için iç ve dış borçlanmada hayli hızlı bir hareket tarzı seçilmiştir. Bütün bu istenmeyen sonuçların sebebini teşkil ettiği enflasyon da şu anda ülkemizin en büyük hayati problemi olarak ortaya çıkmıştır. Görülüyor ki, bugün içinde bulunduğumuz pahalılık cenderesinden kurtulmak için ilk yapılacak olan, kamu gelirleriyle giderleri arasındaki dengesizliği gidermektir. Bunun yolu da bir yandan giderleri kısmak, bir taraftan da gelirleri artırmaktır. Aslında kolay gibi görünen bu iki tedbirin kanaatimizce uygulamaya konulması birçok aşılması güç zorlukları da beraberinde taşımaktadır. Biz, bu iki tedbirin ikincisi üzerinde biraz durmak istiyoruz. Geçmişte, Yüksek Planlama Kurulu toplantılarında biz bürokratlarca, ülkenin vergi gelirlerinin artırılması hususu daima ileri sürülür ve hükümet üyelerine bunun zaruretini dilimiz döndüğünce anlatırdık. Ancak hatırlarız, 1965-1971 döneminde zamanın başbakanı Sayın Demirel bizlere "Söyledikleriniz doğru ama bize gelir arttırmak için çare söyleyin" derdi. Biz de doğrusu, klasik birtakım sözlerin ötesinde işe yarar hususlar ileri süremezdik. Sadece o zamanlar mevcut bulunmayan Katma Değer Vergisi'nin ihdası üzerinde dururduk. İşte, bu sebeplerden dolayı "vergi toplama teşkilat ve sisteminin" günün şartlarına göre yeniden düzenlenmesi gereği o zamandan beri zihinlerde yer etti. Böylece 1970'lerden itibaren de vergi teşkilatının reorganizasyonuna başlandı. O tarihten beri geçen 31 yılda da oldukça önemli adımlar atıldı. Bilhassa son senelerde bu konuda kanaatimizce büyük mesafeler alındı. Fakat, o kadar yapılacak iş var ki gelişmeleri saat yelkovanının hareketinde olduğu gibi farketmek kabil değildir. Ama geriye baktığımız zaman ilerlemeleri görmek hakikaten sevindiricidir. Kanaatimizce bilhassa son zamanlarda Maliye'mizce büyük bir altyapı geliştirme gayreti göze çarpmaktadır. Vergi Teşkilatının yetenekli insanlarla ve bilgisayarla takviyesi gibi hususlara büyük önem verilmektedir. Ancak, bu alanda başarı için daha uzun bir zamana ihtiyaç vardır. Fakat, tesadüfi de olsa, yaptığımız bazı gözlemler bize kamu gelirlerinin beklendiğinden daha fazla süratle artacağı ümidini vermektedir. Bilhassa, bütün yurtta ve İstanbul'da başlatılan vergi disiplini tesisi ve dolayısıyla tahsilat artışı gayretleri inanıyoruz ki yakında bütün yurt sathında hissedilecektir. Bu gayretler etkili şekilde devam ettirilir ve şu anda yüzde 17'ler civarında seyreden gayrisafi milli hasılaya olan vergi yükü oranı, yüzde 28'lik OECD ülkeleri ortalamasına vardırılırsa bu takdirde sanıyoruz, ülkemiz sağlıklı bir ekonomik bünyeye kavuşur. Ama, bunun için çok gayret gerekmektedir. Bütün mesele Hükümetin bunun bilincinde olduğunu kamuoyuna hissettirmesindedir. Unutmayalım ki, mali krizin iki büyük sebebinden biri tahsili gereken herkesten icap ettiği kadar vergi alınamamasıdır.