Bu ne gerginlik!

Belki de Cumhuriyet tarihinde, eşine rastlanmayan bir skandalın akabinde doğan siyasi ve ekonomik krizin, kaosa dönüşmeden durması veya durdurulması gerekiyor. Gerçekten de, hem de Milli Güvenlik Kurulu gibi gayet önemli bir çatının altında, üstelik Başbakan ile Cumhurbaşkanı arasında geçen "çirkin" olay, Türkiye'yi allak bullak etmiş bulunuyor. Korkutan gerginlik Çankaya ile Hükümet arasındaki gerginliğin, MGK toplantısında aldığı seyir yüzünden üzülmemek hatta tedirgin olmamak elde değil. Keşke böylesine bir olay yaşanmamış olsaydı. Şimdiden sonra benzer bir gelişmenin asla gerçekleşmemesini diliyoruz. Yediden yetmişe herkes çok buruk, çok gergin. Tansiyon düşmeli Zaten darlık içinde kıvranan milleti; makam ve unvanı ne olursa olsun, hiç kimsenin böylesine germeye, piyasaları alt üst etmeye hakkı yoktur sanırız. Ne var ki, bütün vahametine rağmen tansiyonun düşürülmesi bekleniyor. Vatandaşın bu haklı beklentisine, kimsenin kulak tıkayamıyacağının inancını taşıyoruz. Aslında, borsacılar dahil olmak üzere ülkenin bütün siyasi ve ekonomik mevkilerinde bulunanlar, sağduyu ve serinkanlılık düğmesine basmalı. Değerli hocamız Yılmaz Öztuna'nın belirttiği gibi, "Bir kaç dakikalık kavga, bu yoksul millete milyarlara patladı..." Dileriz; tarihinin en büyük mali ihalesini bugün yapması beklenen Türkiye, devlet krizinin faturasını daha da fazla ödemek mecburiyetinde bırakılmaz. Kulaklara küpe Tahribatı ve derinliği ne kadar olursa olsun, böylesine bir devlet krizinin bir kez daha tekrarlanmaması için, her türlü özverinin yapılması, hatta önlemin alınması icap ediyor. Kesinlikle "ahkâm" kesme amacında değiliz. Sadece Türkiye'nin dün yaşadığı "Kara Pazartesi"nin tekrarlanması halinde, ülkenin buna direnç gösteremeyeceğini öne sürüyoruz. Herkes dersini almalı! Sağduyu sahibi her Türk'ün "mahcubiyet" içinde kıvrandığı bir günün, Türk milletince bir daha yaşanmaması için temennide bulunmaktan başka elden ne geliyor ki. Bu çirkin gelişmeden, herkes üstüne düşen dersi kesinlikle almalı. Bu arada, Türk milletine ve vatanına verdirilen maddî ve manevî zararın tarihî sorumluluğu da asla unutulmamalı.