Psikolojik eşik kırıldı

Sonunda önde baskıya başvurunca top kapan, agresif hücumlar üreten bir Beşiktaş izledik.

 

 

 

Hoş geldin Sayın Solskjaer, evet aynen öyle; stoperlerin geniş alanda yavaş kalıyor diye önde baskı yapmaktan çekinmene gerek yok. Bunu anlamak için 26 resmî maça çıktın. Sadece hücumdaki üç oyuncunun rakip savunma hattına yakın pozisyon alması bile baskı tetikleyicilerini artırıyor. Bu yapılmadığı için aylarca düşük tempolu, pasif oyunla taraftar uyutuldu. Sonunda önde baskıya başvurunca top kapan, agresif hücumlar üreten, taraftarı ayağa kaldıran bir Beşiktaş izledik. İşte Beşiktaş budur, kaybetse bile önde oynar.

 

 

 

 

Ciddi zaaflara rağmen...

 

 

Solskjaer bu cesareti gösterebilmek için Premier Lig’de en çok top kapan ve takım savunmasının seviyesini yükselten Ndidi’nin transferini bekledi. Oysa modern futbolda savunma önde başlar. Ön hattın biraz agresif olduğunda, rakip oyun kurulumunda zorlanır; senin ağır dediğin stoperlerin de kolay kolay geniş alanda bire bir yakalanmaz. Beşiktaş yalnızca önde baskı sayesinde iki ağır stopere, savunma düellolarında zayıf beklere, etkisiz kanatlara sahip olmasına rağmen oyuna hükmedebildi. Fakat öne geçtikten sonra derine yaslanırsan, yine golü yersin sevgili Solskjaer…

 

 

Galibiyeti hak etti

 

 

Bu takım hâlâ gol yiyince psikolojik kırılganlık gösteren ve panikleyen oyuncu grubundan oluşuyor. Bu, geçmiş travmaların mirası. Dolayısıyla skor eşitlendikten sonra toparlamakta biraz zorlandılar. Birbirini tamamlamayan oyunculardan kurulu takım için sadece ön alan baskısı yetmiyor ama yine de önemli bir eşik kırıldı bana göre. Beşiktaş çok sayıda pozisyona girdi, puan kaybetseydi bile maç sonunda eminim taraftar bu takımı alkışlayacaktı. Çünkü mücadele eden, formanın hakkını veren bir takım izlediler. Tek istedikleri de bu zaten...

 

 

 

Murad Tamer’in önceki yazıları...