Sorun büyük çözüm kolay

Tarihin en büyük felaketini yaşadık. 30 bine yakın şehit verdik. Acımız çok büyük. Devlet-vatandaş kenetlendi, eşi görülmemiş bir yardım seferberliği başladı.

 

Depremzedenin barınma, yiyecek, giyecek bütün ihtiyaçları en hızlı biçimde yerine getiriliyor. Ama gelin görün ki, depreme uğrayan 10 il için Cumhurbaşkanlığı Tezkeresine Meclis'te CHP; İyi Parti ve HDP karşı çıktı. OHAL’den amaç nedir?

 

Yaraları sarmak, fitne fesatçılara göz açtırmamak, toplumun huzurunu bozacak, güvensizliği arttıracaklara izin vermemek, bölücülük yapanları engellemek, yağmacılara nefes aldırmamak değil mi? O zaman bu tezkereye karşı çıkanlara sormak lazım, siz kimden yanasınız? Konuşurken ağzından zehir salyaları akan bir yazar müsveddesi var! 

 

Felaket öncesi şöyle demişti: "Erdoğan seçimle gider mi? Hayır. Erdoğan'ın gitmesi için çok büyük bir halk öfkesinin olması lazım. Büyük bir doğal afet, çok büyük can kaybına yol açacak depremler gibi…” Şuraya bakar mısınız? On binlerce insanın hayatını kaybetmesini Erdoğan’ın gitmesi için göze alıyor. Bunlar insanlıktan nasibini almamış mahluklar. Onun gibi düşünen çok siyasetçi, akademisyen, gazeteci, bozguncu var. OHAL sonuna kadar Twitter'i kapatmak lazım!..

 

Erdoğan’ın kaderi, göreve geldiğinden beri 20 yılda krizlerle boğuşmak oldu. 2008 dünya finansal krizi, 2013 Gezi Parkı olayları, 2016 FETÖ’nün darbe teşebbüsü, 2018 ABD kaynaklı döviz krizi, 2020 pandemi krizi, 2022 (Ukrayna-Rusya savaşı dolayısıyla) enerji krizi ve 2023 asrın en büyük deprem krizi...

 

Bugüne kadar yaşadığımız bütün krizlerin üstesinden büyük bir özveri, çalışma azmi, yönlendirme ve planlı uygulamayla geldi. Biiznillah bunu da aşacak...

 

Suriye’ye bakın farkı görün. Orada da hükûmet var. Depremde binlerce kişi sokakta kaldı, umurunda bile değil. Yıkım sonrası çadır, yardım yok, yiyecek yok, barınak yok, hiçbir şey yok.. En büyük talihsizliğimiz krizlerin, Türk ekonomisinin tam sıkıntıları atlattığı dönemlerde gelmesi. Ülkenin büyüme hızı istikrar kazandığı anda bütün planlar sil baştan değişiyor. Tesellimiz, başımızda krizlerle mücadelede büyük bağışıklık kazanmış hükûmetin olması. Krizler bizi küçültmedi aksine daha da güçlendirdi. Bela geldi, amenna. Bedelini öderiz, Toplam nüfusun %6’lık kısmı 13,5 milyon insanımız depremden etkilendi. Bunlar 3 ay süreyle katma değerden uzak kalacak. Fatura çok ağır. Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu depremlerin Türkiye ekonomisi için 84 milyar doları aşan bir mali hasara yol açacağını açıkladı. Sadece Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin kayıtlı 1 milyon 200 bin üyesi var. Bunlar 1’er milyon lira verseler 1,2 trilyon lira (63 milyar dolar eder). Gerisi TÜSİAD, MÜSİAD, KONSİAD, BUSİAD, ANSİAD, TÜGİAD, EGİAD, ASKON... gibi onlarca iş dünyası kuruluşunun desteğiyle ödenir. Bütün harcamalar yapılır, hükûmet yıkılan evlerin yerine 1 yıl içinde yenilerini inşa eder. Ekonomi yıkılmaz aksine güçlenir. Dünya bizi parmakla gösterir. Çözüm ne kadar kolay gördünüz mü?

 

Bugüne kadar milyonlarca vatandaşımızın alım gücü desteğiyle kazançlarına kazanç katan iş dünyamız bu fedakârlığı yapar mı? Böyle millî bir acıya merhem olmayacaklar da ne zaman olacaklar? Her şey hükûmetin kontrolünde resmî kayıt altında vatandaşın gözü önünde olur, 1 lira bile boşa harcanmaz...

 

Evet, kaybettiklerimizin acısı hiçbir zaman kalbimizden eksik olmayacak. Onları her fırsatta rahmetle anacağız, ama geride kalanların rahat, güvenli ve huzurlu hayatları olacak. Bu tablo vatan hainlerini kahredecek. Asalaklar, mikroplar, beter olun e mi!