Terörsüz Türkiye: Tarihin kırılma anı ve yeni bir umut...

A -
A +

Bir sabah uyandığınızda, yıllardır süregelen acının, kanın, gözyaşının sona erdiğini öğreniyorsunuz. Dağların sessizliğe büründüğünü, köy yollarının artık mayınlardan arındığını, evlatlarını kaybeden anaların yüreğine bir nebze olsun su serpildiğini… Türkiye’nin kanayan yarası olan terör, nihayet tarih sahnesinden çekiliyor. PKK’nın feshedildiği ve silahların bırakıldığı haberi, sadece bir siyasi zafer değil; aynı zamanda milletin sabrının, devletin kararlılığının ve tarihsel direnişin bir zaferidir. Bu zafer, toprağa düşen binlerce şehidimizin kanıyla sulanmış, annelerin akıttığı gözyaşıyla yoğrulmuştur.

 

Türkiye’nin doğusunda, yıllardır süregelen çatışma ikliminin, kardeşliğin sıcak nefesiyle yer değiştirmesi, belki de en büyük hayalimizdi. O hayal ki bugün, gerçeğe dönüşüyor. Terörsüz bir Türkiye’nin kapıları aralanırken, akıllara ilk gelen sahne Güneydoğu Anadolu’nun yeniden doğuşu oluyor. Yıllardır çatışmaların gölgesinde kalan kadim şehirlerimiz, artık gerçek potansiyelini ortaya koyacak. Hakkâri’nin yüksek dağlarından Mardin’in taş sokaklarına, Diyarbakır’ın surlarından Şırnak’ın bereketli topraklarına kadar her yer, çatışma sesleri yerine artık çocuk kahkahalarıyla yankılanacak.

 

Güvenliğin teminat altına alındığı, terör korkusunun sona erdiği her şehir, kalkınmanın yeni üssü olacak. Yıllarca çatışma bölgesi olarak anılan bu topraklar, şimdi üretimin, ticaretin ve kültürel zenginliğin merkezi hâline gelecek. Türkiye’nin doğusu, batısıyla arasındaki mesafeyi sadece coğrafi anlamda değil, ekonomik ve sosyokültürel düzlemde de kapatacak. Artık yollar daha güvenli, ticaret daha canlı olacak. Bölgedeki gençler silah sesleriyle değil, üniversite kampüslerinde yankılanan umut dolu sohbetlerle büyüyecek.

 

Bu tarihî kırılma, sadece Türkiye’nin iç dengelerini değil, bölgesel jeopolitiği de yeniden şekillendirecek. Türkiye’nin sınır güvenliği artık daha sağlam, dış müdahalelere karşı direnci daha güçlü olacak. Suriye ve Irak’tan beslenen terör hatları tamamen kesilecek, sınırlarımızın ötesine uzanan güvenlik politikaları daha da derinleşecek. Uluslararası arenada, teröre karşı yıllardır verdiğimiz mücadele, artık “pazarlıksız ve tavizsiz” bir zaferle taçlanmış durumda. Türkiye, terörden arındırılmış bir güç olarak, masada daha dik, sahada daha etkin bir aktör olacak.

 

Ancak bu zaferin belki de en anlamlı tarafı, Türk-Kürt kardeşliğinin gerçek anlamda perçinlenmiş olmasıdır. Yıllarca terör örgütünün propagandasıyla zehirlenen zihinler, şimdi gerçekleri daha berrak görecek. Kürt vatandaşlarımız, terör örgütünün gölgesi altında kalmadan, kendi kimlikleriyle, kendi değerleriyle, devletiyle daha sıkı bir bağ kuracak. Çocuklar dağlara değil, okullara koşacak. Gençler, mayınlı arazilerden değil, üniversite kampüslerinden geçecek. Silahın yerine kalem, çatışmanın yerine diyalog, nefretin yerine sevgi büyüyecek. İşte bu, bir milletin kendisiyle barışmasıdır; bir halkın, devletine güven duyarak geleceğe yürümesidir.

 

Bu başarı, Cumhur İttifakı’nın kararlılıkla yürüttüğü politikanın meyvesidir... 2016’dan bu yana sürdürülen “pazarlıksız mücadele” stratejisi, Türkiye’yi terörden arındırmakla kalmamış, aynı zamanda millî birliğin de teminatı olmuştur. Devlet Bahçeli’nin her konuşmasında vurguladığı gibi, terörle müzakere değil, mücadele esastır. Bu tutumun zaferi, bugün hepimizin tanıklık ettiği tarihî gelişmeyle taçlanmıştır. Muhalefetin yıllardır yürüttüğü yanlış politikalar, terörle arasına koyamadığı mesafe, bugün millet vicdanında bir kez daha sorgulanacaktır. Çünkü barış söylemlerinin samimiyeti, ancak teröre karşı net bir duruş sergilemekle mümkündür.

 

Ve şimdi, "Türkiye Yüzyılı"nın kapıları daha güçlü, daha kararlı bir şekilde aralanıyor. Terörden arınmış bir Türkiye, sadece kendi sınırlarında değil, bölgesinde de güvenin, istikrarın ve kalkınmanın öncüsü olacak. Enerjimizi terörle mücadeleye değil, kalkınmaya, eğitime, teknolojik dönüşüme harcayacağız. Her bir şehir, her bir köy, bu barış ikliminin meyvelerini toplayacak. Güneydoğu’nun bereketli toprakları, yeniden tarımla canlanacak; ticaret yolları güvenle açılacak; kültürel zenginlikler birer birer gün yüzüne çıkacak.

 

Bu büyük dönüşüm, belki de Cumhuriyet tarihimizin en büyük kırılma anlarından biridir. PKK’nın feshi, sadece bir örgütün yok oluşu değil; Anadolu’nun yeniden doğuşudur... Yıllarca anaların yüreğine düşen ateşin sönmesidir... Artık yarına daha umutla bakacağız, çocuklarımıza daha güzel bir gelecek bırakacağız. Bu tarihî gün, hafızalardan silinmeyecek; çünkü bu; bir milletin yeniden dirilişinin, kardeşliğin zaferinin adıdır...

 

Bu büyük zaferin arkasında; anaların gözyaşları, babaların direnci, evlatlarını toprağa veren ailelerin sabrı var. Ve elbette, Cumhur İttifakı’nın pazarlıksız, tavizsiz duruşu… Sadece silah bırakmak değil; aynı zamanda o silahların gölgesinde zehirlenen zihinleri de özgürleştirmek… Terörsüz bir Türkiye hayali, bugün gerçeğe dönüşüyor...

 

Hoş geldin Terörsüz Türkiye! Hoş geldin kardeşlik ve barış! Hoş geldin Türkiye Yüzyılı!

 

 

 

 

 

Nur Tuğba Aktay'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.