"Eğer" duyduklarım doğru ise, anlıyorum ki: Ne yapacaklarını şaşırdılar! Koca Galatasaray Kulübü''nü "tam bir batağın içine soktukları yetmiyormuş gibi" şimdi de "gerçekleri söyleyenleri" tehditle susturmaya çalışıyorlar! Duydum ki, Necdet Çobanlı''yı Haysiyet Divanı''na vereceklermiş! Duydum ki, Necdet Çobanlı''yı Galatasaray''dan kovmaya çalışıyorlarmış! Sebep de, "iddialarına göre" Necdet Çobanlı "Bana fakslar geçmiş, aleyhlerine yazılar yazdırmış!" Anlıyorum ki, Necdet Çobanlı''yı tanımıyorlar! Hele hele "beni hiç tanımıyorlar!" Kendilerine açıkça duyururum ki: Bir: Necdet Çobanlı ile belki 10 yıl var ki karşılıklı gelip el bile sıkışmadım, telefonla konuşmadım, kendisinden değil "Galatasaray Kulübü''nün iç meseleleri ile ilgili bir faks, bir bilgi, bir mektup", hatta ve hatta "bir yılbaşı ya da bayram tebrik kartı bile almadım!" İki: Ben "inanmadığım hiçbir şeyi yazmam" bana da hiç kimse "inanmadığım bir şeyi yazdıramaz!" Üç: Yazımın çıktığından beri araya "yakınlarını" hatta "dostlarını koyarak" o yazıya "temel olan" bilgileri nereden ve kimden aldığımı öğrenmeye çalışıyorlar! Gülüyorum; değil "onlar", bu ülkenin "en dehşetengiz savcıları bile devreye girse" haber kaynağımı söylemem, çünkü "ben bir gazeteciyim" ve "onların peşinden koşan yalaklardan değilim!" Dört: Değil kalemimi, 45 yıllık gazetecilik hayatımda yazılarımın "bir tek kelimesini bile" satın alabilecek bir babayiğit çıkmamıştır; "Böyle bir teklifi yapabilecek olanın vay haline! Spor camiasında ve medyada "beni yakından tanıyanlara sorsunlar" bu söylediklerime onlar "tanıklık edeceklerdir!" Beş: Açıkça yazıp geliyorum: "Asıl Haysiyet Divanı''na verilmesi gerekenler" koca Galatasaray''ı bu duruma düşürenler, "maddi ve manevi tam bir çöküntünün içine sokanlar", manavlardan, bakkallardan bile "icra ve haciz tebligatları" alanlardır! Altı: Çoğu daha doğmamışken, çoğu kısa pantolonlu iken, çoğu daha "Galatasaray''ın adını bile bilmezken", Necdet Çobanlı Galatasaraylı idi! Çobanlı''yı "Haysiyet Divanı''na sevketmekle" bütün bir Galatasaray camiasına gözdağı vermek istiyorlar; "Bize karşı gelirseniz, bizi eleştirirseniz işte sizin de sonunuz böyle olacaktır!" Bilmiyorlar ki, "Gülünç oluyorlar!" Yedi: İşi bu noktaya getirmelerindeki sebep açıktır; "Türkiye''nin Çarşamba günkü spor sayfasındaki manşet" herşeyi açıkça ortaya koyuyor! Galatasaray''ı ne hale getirdikleri, 2000 yılındaki "bütün gelirleri bile temlik ettikleri" ve "peşin peşin harcadıkları ortaya çıkmıştır!" Sekiz: "Bir kuruşluk" kredilerinin kalmadığı, "para için çaldıkları her kapının yüzlerine kapanmasından bellidir!" Bu yüzden Galatasaray''ın "yüzde 42''sini blok halinde satmak için herşeyi ama herşeyi yapmayı göze almışlardır!" Böylece "kendi paralarını da kurtaracaklardır!" Dokuz: Aslında "Genel Kurul bu blok satışı reddettiği zaman" istifa etmeleri gerekirdi! Ali Şen''in geçen yıllarda yaptığını bile yapamamışlar, koltuklarına yapışmışlardır!" İşte şimdi açık açık soruyorum: "Neden?" O koltukları bırakmaktan mı korkuyorlar? "Gelenlerin" hesap soracaklarından mı korkuyorlar? On: "Onların" Necdet Çobanlı''yı Haysiyet Divanı''na sevk evrakı inanıyorum ki, "Necdet Çobanlı için" bir "onur belgesi olacaktır!" Ve de Galatasaray Kulübü''nün Haysiyet Divanı "sahneye konulmak istenen bu çirkin oyunu bozacaktır!" Temenni edelim ki, "Galatasaray Yönetim Kurulu" atmak üzere olduğu veya attığı "bu yanlış adımdan vazgeçsin!" "Çobanlı''yı Haysiyat Divanı''na vermek", onları kurtaramayacaktır! "Onlar", Galatasaray Camiası''nın "gönüllerinde mahkûm olmuşlardır!" Kendilerini "başka yerlerde de mahkûm edebilecek" yanlışlara "artık düşmesinler!" Bu, Galatasaray yönetimine de, Galatasaray''a da yakışmaz! Onbir: "Gazetecilere Galatasaray''ın iç meselelerini sızdırıyor" iddiası aslında Necdet Çobanlı''ya yapılabilecek "en büyük hakarettir!" Ben, Çobanlı''nın yerinde olsam "onları Haysiyet Divanı''na değil", mahkemeye verirdim! Oniki: Haberin kaynağını öğrenmek için araya soktukları Galatasaraylılar''ın hepsine söylediğim için burada yazayım: "Galatasaray''la ilgili haberlerin kaynağını Necdet Çobanlı ve de çevresinde arayacaklarına, kendi etraflarına baksınlar!" Çok iyi bilirler ki; mesela Alp Yalman''ın yönetiminde ve o yönetimin etrafında "Truva atları vardı!" Şimdi neden olmasın? Onüç: Galatasaray yönetiminin yeni yılını kutlarım; bakalım 2000, onlar için nasıl geçecek?

