Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A
"Fenerbahçe 4 - 3 - 3 mü oynar, yoksa 1 - 1 - 1 - 1 - 1 - 1 - 1 - 1 - 1 - 1 - 1 mi?" "Galatasaray''da Hagi mi takıma konmalı, yoksa Sergen mi?" Beşiktaş Teknik Direktörü Briegel''in "hedefimiz ikincilik olmalı" sözü doğru mu, eğri mi? Trabzonspor "yerlinin de yerlisinin de yerlisinin de yerlisi" sloganıyla kaç yıl sonra şampiyonluğu yakalayabilir?" Ve de, "Bunlar ve bunlara benzeyen masallar, tartışmalar, kapışmalar içinde" geçip giden bunca yıllar! Bunca TV''nin spor programları, bunca gazetenin spor sayfaları "böylesine bir aldatmacanın kapladığı alanlar haline nasıl geldi"; daha doğrusu "nasıl getirildi?" "Sporumuzun temel konularında çok kötü tablolar varmış" gidiş iyi değilmiş kime ne? Türk sporuna "Devlet bütçesinden ayrılan pay" birkaç yıl içinde "5 misli küçülmüş"; kimsenin umurunda değil! "Devlet desteğinin böylesine düştüğü" ve "sporun başına gelen spordan sorumlu devlet bakanlarının hepsinin bu olumsuz gidişi seyrettiği" dönemde, "devletin yerini alması gereken sponsorlarla ilgili kanunun çıkarılması" da mümkün olmadığından, "Dünya Mersin''e giderken, biz tersine gidiyormuşuz"; ne gam?. Ne yazık ki, "sadece" bugünkü değil; "dünkü, önceki günkü, daha önceki günkü" spor bakanları da "asli görevleri yerine nedense futbolla uğraşmayı tercih ettiklerinden" sporumuza hamle yaptıracak "ciddi bir reforma imza atılamadığı" ve bu gidişle de atılamayacağı için, yarınlara ümitle bakmak mümkün değil! İşte, aylardır hatta yıllardır "iki idealist" durmadan yazıp, geliyorlar, uyarıyorlar! Cüneyt Koryürek ve Turgay Renklikurt! "Doping... Doping... Doping...!" "Gözler sadece futbola çevrili olduğundan" Beşiktaşlı (o zaman Gaziantepli) Ayhan ile Galatasaraylı Hasan Şaş olaylarının dışında "neler olduğuyla" hiç ama hiç ilgilenmedi! "Onları" da elbirliğiyle "grip oldular, Aferin aldılar" diye geçiştirdiğimize göre, bütün dünya sporuna musallat olan bu tehlike ile ilgili olarak toplumumuzun, medyamızın, yetkililerimizin ve ilgililerimizin nasıl bir "vurdumduymazlık içinde olduğu" ortada! Ya, "tam bir başıboşluk içinde" hemen hemen "mali uçurumun kenarına gelen", hatta "fiilen konkordato ilân eden", nerede ise "iflâs bayrağı çekecek olan" kulüplerimiz?.. Büyük büyük kulüplerimiz?. En büyük kulüplerimiz?. "Sorumsuz yönetimlerin", sorumsuzca "saçtıkları paralar yüzünden gelirlerinin çok üstünde harcamalar yaparak "tam bir batağa saplanan" kulüplerimiz?. Ne denetleme var!. Ne ilgilenen var!. Ne, "ne yapıyorsun?" diyen!. "Avrupa''da olsa" küme düşürülecek, hatta "yöneticileri hakim önüne gönderilecek" kulüplerimiz bu sorumsuzluğun pençesinde nereye kadar gidecek? Kulüplerinin "bütün gelirlerine temlikler koydurtarak", güya "ceplerinden veriyorlarmış" havasına bürünüp "har vurup harman savuranlar", ne yazık ki "Divan Kurulları - Genel Kurullar - Denetleme Kurulları üyeler düzeni içinde" hiç ama hiç hesap vermiyorlar!. "Hep yaptıkları" yanlarına kâr kalıyor!. "Çoğu kamu yararına dernek olduğu halde" maalesef Maliye Bakanlığı da, İçişleri Bakanlığı da, Spor Teşkilâtı da, Futbol Federasyonu da "kanunen sorumlulukları içinde olan" denetleme görevlerini adeta unutmuşlar; felâketi "seyredip" duruyorlar! "Eskiden" beyaz zehir kaçakçıları, hayâli ihracatçılar, hatta silah kaçakçıları "kulüp başkanlıklarına gelir"; foyaları ortaya çıkana kadar "bu görevlerin kaymağını yerlerdi!" Şimdi işin şekli değişti! "İş aleminin mümtaz simaları", kulüp yöneticilik ve başkanlıklarını "sihirli birer anahtar gibi kullanıyor", açıkçası "kendi işlerini inanılmaz bir süratle ve keyifle düzeltirlerken", kulüpleri "tam bir batağın içine sokmaktan" çekinmiyorlar!. "Kendi işlerinde hiç ama hiç yapmayacakları" uygulamaları, "adamsendecilik içinde" ve "benden sonra tufan" zihniyetiyle yapıyorlar; sonunda olan "çok büyük borçlar altına giren" kulüplere oluyor!. "Kulüpçülük - reyting - tiraj - büyük halk kitleleri" dörtgeninin arasında "en yetkili kişiler de, gazete ve TV''ler de" işin üzerine gidemiyorlar!. "Gitmek isteyenler", büyük baskılarla, yetmezse "tehditlerle" susturulmaya çalışılıyorlar ve de "susturuluyorlar!." Hatta, "bazı olaylar var" ki, ne yazık ki "yüce adalette estirilen" ve adına "kulüp sevgisi ve bağı" ya da " eş - dost ricası" diyebileceğimiz rüzgâr içinde "kaybolup gidiyor!" Ve de "yapanların yanına kâr kalmasının yollarından biri daha" hem de "çok geniş bulvarlar halinde açılıveriyor!" Neymiş efendim; "Zeman 4 - 3 - 3 mü oynatmalı, yoksa 3 - 5 - 2 mi?" tartışmalarının "nasıl bir uyutma olduğu ortada! Alenen ve resmen "hedef saptırılıyor!" Ve de "bu uğursuz düzen" devam edip gidiyor; "Hayırlı olsun!"
ÖNE ÇIKANLAR