Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A
Bu yazıyı, Perşembe günü saat 12.30''da yazıyorum. Çünkü derdim başka... Havuz ihalesine, tabii yapılırsa, 3,5 saat var! Beni, "Maç naklen yayınları ile ilgili olarak", ihalenin yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa "hangi TV kuruluşunun aldığı, kaça aldığı" hiç ama hiç ilgilendirmiyor!. Sadece, "futbolun geleceği ve seyircisi bakımından" maç naklen yayınlarının "şifreli yapılmasından yana olduğumu" belirtmek isterim, bu bir!. İkincisi de, "Maç naklen yayınlarının habercilik yönünün, yeni 3 dakikalık haber kapsamına giren görüntüleriyle ilgili problemin", Havuz İhalesi''nin alan kuruluşun yetkililerinin "keyfine bırakılmamasının sağlanmasının şart olduğunu" söylemek isterim. Eşitliği, adaleti sağlayacak, her türlü keyfiliği ve ayrımcılığı ortadan kaldıracak bir uygulamanın sağlanması dileğimdir, işte o kadar!. "Gerisi", yayın kuruluşlarını, kulüpleri ve federasyonları ilgilendirir; "onların işidir!." "Havuz İhalesi" ile ilgili olarak son günlerde ortaya çıkan tablo, tek kelime ile, "hazindir!." "Aylar önceden başlayarak", defalarca "Havuz İhalesi geliyor. Yıllardır bu işten herkes çok çekti. Bu defa dikkatli olunmalı, herkes üzerine düşen görevi yapmalı... Konu tartışılmalı, eksikler, yanlışlar düzeltilmeli, en iyisi olmasa da anlaşmazlıkları en aza indirecek orta bir yol bulunmalı" diye yazdığımız halde, "kıllarını kıpırdatmayanlar", şimdi "yumurta kapıya gelmiş" ve "omletin yağı tavaya konup, ısıtılmaya başlamışken", adeta "pişmiş aşa su katmak için" yarışa çıktılar!. Olacak şey mi? ÖNCE, SAYIN BİR BAKAN!.. İlk, sözüm, "Spordan sorumlu" Devlet bakanı Fikret Ünlü''ye!.. Mazisinde "Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü gibi" bir "tecrübe artısı" bulunmasına rağmen, Fikret Ünlü "mışıl mışıl uyudu!." Sonra, "popülist" bir yaklaşımla, "şifresiz kanal peşinde" koşmaya ve "devlet bankaları desteğiyle" Havuz İhalesi''ni "TRT''ye kazandırmanın peşine düştü!." Türk Spor Tarihi''nde "Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü''nde federasyon başkanlarının ve bölge müdürlerinin seçim ve tayinlerinde", ilk defa "ideolojik özellikleri ilk şart olarak öne çıkaran genel müdür" olarak hatırlanan Fikret Ünlü, bu defa da "giderek azalan futbol seyircisini ve Avrupa''daki uygulamaları görmezlikten gelerek" hem de açıkça "popülist bir yaklaşım" sergilemekten kaçınmadı! Ne zaman ki, "Bütün kuru sıkı atmalarına, Federasyon''un kulak tıkadığını gören" ve kendilerini "futbolun tek hakimi zanneden 4 büyük kulübün yöneticileri "kendisini ziyaret etti" o zaman Fikret Ünlü, "İhale''nin özüne dönmeyi ve muhtevasına bakmayı" akıl etti!. Ama, "İhale günü ve saati kesinleşmiş" ve nerede ise 48 saat kalmıştı!. 4 büyüklerin yöneticilerinin ziyaretlerinden sonra "Onlara ''haksızlar'' diyemem" diyerek, "Üçüncü-İkinci lig kulüpleriyle, Birinci Lig''in 14 kulübünün karşısında" ve "güçlü zannettiklerinin yanında" yer aldığını gösteren bakan Ünlü, "harekete geçmek için bile" 24 saat bekledi!. Ve "İhaleye 24 saat kala", Federasyon''dan "İhale''nin ertelenmesini" istedi!. Elbette ki, "Federasyon", eğer "gerçekten kulüplerin federasyonu ise" ve "gerçekten seçimle işbaşına gelmişse", böylesine "saçma sapan" bir tavıra karşı çıkacaktı, nitekim de çıktı! "İstifa etmiş" bir hükümetin "spordan sorumlu bakanı" da, popülist yaklaşımının yanına, "Büyük Kulüplerin sözcülüğüne soyunma gibi" bir görüntüyü de ekleyiverdi!. Hey gidi "demokratik solcu" bakanımız, hey!.. "Kimlerle elele" ve "kimlere karşı?" YA BÜYÜKLER? Kendilerine "büyük" dediğimiz kulüplerin "küçük hesaplı" ve "küçük zihniyetli" yöneticilerine ne demeli? Ne insafları var, ne iz''anları ve ne de "sportif" vicdanları!. Diyelim ki, "Havuz İhalesi" 100 milyon dolara bağlandı!. Diğer 14 kulüp ve Federasyon, üçüncü ve ikinci lig kulüplerinin hisseleri dahil "yüzde 50-yüzde 50 paylaşmada" anlaşıyor!. Yani 50 milyon dolar 4 büyüğe!. Mesela, Fenerbahçe-Galatasaray ve Beşiktaş''a 13''er, Trabzonspor''a 11 milyon dolar!. Diğer 14 kulübe, ikinci ve üçüncü lig kulüplerinin hatta amatörlerin payları ile beraber 50 milyon dolar!. Yani, 3-3,5 milyon dolar kadar bir para düşüyor, her birine!. Büyükler bastırıyor; "Olmaaaz!. Biz büyüğüz, seyircimiz çok, sporcumuz çok, faaliyet gösterdiğimiz branş çok!." Ve dayatıyorlar: "Yüzde 65 bize, yüzde 35 onlara!." Federasyon ve diğer kulüpler "Evet" deseler, mesele yok!. Ama diyorları ki; "İnsaf... Orta bir yol bulalım, siz yüzde 55 alın, biz hepimiz yüzde 45!." Yani, Fenerbahçe-Galatasaray-Beşiktaş 14.250 milyon dolar, Trabzonspor 12.250. dolar alacak, diğer 14 kulüp de 3''er milyon dolar!. Büyükler dayatıyor; "Olmaz!." "Biz İstanbullular 17''şer milyon dolar, Trabzon 14 milyon dolar alalım, gerisini de 2,5 milyon dolar olarak ötekiler pay etsin. Yeter de artar bile, onlara!." diyip duruyorlar!. Seyirci onlarda!. Maç biletlerinin "istedikleri fiyata satabilme imkanı" onlarda!. Hatta "koltuktu, locaydı" diyerek, mevsim başında stadın tribünlerinin yarısının satıp, paralarını kasaya indirme avantajı onlarda!. Devletin stadlarını "bir yıllık reklam panoları gelirini nerede ise yarısı kadar ücretle" kiralamak (imtiyazı) onlarda!. Büyük paralarla forma reklâmı alma imkanı, ürün satma avantajı onlarda!. "Herşey onlarda!." Anadolu Kulüpleri''ni "ayakta tutabilecek" , Hasbi Ağalar gibi "hayali ihracatçılara", Güven''ler, Havar''lar gibi "beyaz zehir kaçakçılarına muhtaç etmeyecek" Havuz İhalesi "paylarını" nohut-çekirdek parası seviyesine düşürmek için "adeta şantaj yapmak" ve bu şantajda da "medyanın büyük bölümünü arkalarına almak imkanı" gene onlarda!. Yazıklar olsun!.. TARAFSIZ (!) MEDYA''YA BAKIN!. "Pırıl pırıl" dediğimiz bir "TV spor müdürü" alıyor etrafına "böylesine acımasız bir zihniyetin temsilcilerini", onların "haklı olduklarını ortaya koymak için" adeta çırpınıyor!. "Gönüllü avukatlıklarına" soyunuyor!. "Biz Havuz''dan yüzde 33 pay alıyoruz" palavralarını "doğru" kabul ediyor ve onlara soramıyor: "Ya Havuz dışında TV şirketlerinden aldığınız paralar? Onları da işin içine katar ve toparlarsak, TV şirketlerinden maç naklen yayınları için alınan paranın kaçta kaçı 4 büyüğün kasasına giriyor?" Ve devam edemiyor: "Bu defa kulüplerin TV şirketleriyle doğrudan anlaşmaları ve ayrı para almaları mümkün olmayacak! O paylar da Havuz''a dahil edildiler. Paylaşma da bu sistemle yapılıyor! Siz 13-14 milyon dolar alırken, diğer Anadolu Kulüpleri 3-3,5 milyon dolarla yetinecek. Bir zamanlar "Federasyon başkanlığı yapmış olan" ve o günlerde "bugün söylediklerinin tam tersini söyleyen" Abdullah Kiğili''yı "Dibek dövücüsünün hınk deyicisi" gibi dinliyor, destekliyor, kafa sallıyor!. "Bir-iki gün sonra" da bir proğramında "kendisine doğruları anlatmak isteyen" spor yazarlarına "itiraz üzerine itiraz ediyor!." Bir başka kanalda "Kavuklu ile Pişekâr''a özenen" ikili, "bir yandan TRT''nin İkinci Lig maçlarının haber görüntülerini kendilerine vermediğinden" şikayet edip "Biz Anadolu Kulüplerinin TV''siyiz" görüntüsü vermek isterken, "durmadan ve dinlenmeden" 3 Büyüklerin "gönüllü savunuculuğunu", bu kulüplerin başkan ve yönetimlerinin "dalkavukluğunu" gönüllü olarak üstlendiklerinin "farkına varılmayacağını" zannediyorlar!. Bugüne kadar "Anadolu Kulüpleri''nden" doğru dürüst tek haber vermediklerinden, "hep büyükleri haklı gördüklerinden" kimsenin haberi olmadığını sanıyorlar!. Atıyorlar, tutuyorlar, büyüklere durmadan saygılar ve bağlılıklar sunuyorlar!. İşte Havuz İhalesi''nin "düşürdüğü maskeler" bunlar!. Herkes, "bilmeli" ve "görmeli!." Sonra da, "insaflara, iz''anlar ve vidanlara göre" karar vermeli!. Ve ihaleden sonra!.. İşte rakamlar!. İşte bakan Fikret Ünlü''ye ve 4 büyüklere "net" cevaplar!.. 120 milyon 500 bin dolardan, "14 kulübün ve fedarasyonun teklifinin yani yüzde 55-yüzde 45 paylaşımının kabul görmesi halinde", 14 kulübe 3-4 milyon dolar arasında bir pay ancak düşecek ve 4 büyükler 17''şer milyon dolar civarında "aslan paylarını" alacaklar! Herkes, "insaf ile söylesin", daha ne istiyorlar? Bu ligde sadece "onlar" mı oynuyor ve "sadece" onlar mı yaşayacak? Daha neye itiraz ediyorsunuz, ey "büyük" başkanlar? Var mı parasını geri isteyen? Tam bir komedi!.. Neymiş, "Şimdi biletleri alın paraları verin, biz işimizi görelim. Sonra, stadı yıkarsak, paraları geri veririz!." Yani, koca koca Galatasaraylılar çıkacak "Stadı yıktınız, beim 1000 dolarımı geri verin" diyecek, öyle mi? "Yıkılacak stadın biletlerini satışa çıkaran" Galatasaray yönetimi de biliyor ki, "büyük bir çoğunluk, hatta bilet alanların tamamı bu paraları geri istemeyecek!. Eeee!. Bunun adına ne denir? "Ben söylemekten " sıkılıyorum, sizler anlayın!. Ama ben başka birşey söyleyeyim: Herkes bilet alsın!. Bilsin ki, yıllardır süregelen "kandırmaca" devam ediyor! Bu stad yıkılmayacak! Zira, ortada ne para var, ne de kredi veren!. Şimdiden "yıkım Ağustos''a ertelendi!." Sonra, "Şampiyonlar Ligi " bahanesiyle Ocak ayına!. Sonra, "Lig çok kritik" diye hadi, Haziran''a!. Zaten bu arada "Mart''ta genel kurul var!." Karar, yeni gelecek olanlara!. Bilet paralarını verenler sağ, Faruk Süren yönetimi selâmet!. Var mı itirazı olan? Gel de gülme!.. Abdullah Kiğılı, TV kameraları karşısında ateş püskürüyor: "Fedarasyon Başkanı Galatasaraylı, Merkez Hakem Komitesi Başkanı Galatasaraylı!. Bütün bunlar başımıza bu yüzden geliyor!." Hey gidi hey!. Şenez Erzik başkan, kendisi asbaşkanken "hangi kulübün üyesi idiler?" Kendisi fedarasyon başkanıyken "hangi kulübün üyesi idi?" Hilmi Ok''u "Ali Şen öyle istedi" diye Ahmet Güvener''i seçtirmeyip, Merkez Hakem Komitesi Başkanlığı''na seçtiren, oy veren kimlerdi? Kiğılı''nın fedarasyon başkanı olduğu kongrede, Hilmi Ok, Merkez Hakem Komitesi listesini "kiminle beraber hazırlamıştı?" Daha düne kadar Ali Şen ve sizler "Hilmi Ok''a ne kadar güvendiğinizi" yazıp, söylemiyor muydunuz? Hele hele.. "Şu çete lafına" bir bakalım!. Alaaddin Çakıcı''nın elinin uzandığı Futbol Genel Kurulu''nda Çakıcı''nın desteklediği ve "Çakıcı''nın adayı olduğu" sonradan iyice anlaşılan" Mustafa Kefeli''yi kimler destekledi? "Dışarda" akıl hocaları, "içerde oy verenler" kimlerdi? Ve de, "Çakıcı''nın adayının karşısına, bütün tehditlere rağmen çıkan" ve Federasyon başkanlığı koltuğunu Kefeli''ye teslim etmeyenler kimlerdi? Doğrusu ya, "en yakın dostları" bile "bugün böyle bir tavırla ortaya çıkan" Abdullah Kiğılı''yı tanıyamıyor!. Ve de, "Kiğılı''nın öne ittiği" Aziz Yıldırım da "çok yanlış sözler söylüyor", çok hatalı adımlar atıyor! Bakın "eğer" diyorum!. Yoksa, "bir kasıt, bir art niyet olduğunu" sanmıyorum!. "Hakemler, Fenerbahçe aleyhine bir tavır ortaya koyuyorlarsa", bu sakın Ali Şen''in "başkanlık yıllarında" hakemlere karşı takındığı "kırıcı, haşin tavrın" bilinçaltında yaptığı bir birikimden kaynaklanmasın? "Aslında" yok ya, diyelim ki var; işte varsa da, sebebi budur! Şimdi Aziz Yıldırım''a soruyorum: "En kasıtlı" diye nitelendirdiğiniz Sadık İlhan, bugüne kadar onca maçınızı yönetmedi mi? Boliç başta forvetleriniz "o kadar golü kaçırmasa" ve hele hele "Rüştü, büyük gafletiyle o golü yemese", Fenerbahçe "hakemin kötü yönetimine rağmen" 3 puanı rahatça almayacak mıydı? "Futbolcuların, teknik adamların yaptıkları hataları örtbas etmek", bütün suçu hakemlere yüklemek ve "yönetime gelecek tepkilerin hedefini saptırmak için" rakip kulüpleri, Federasyonu, bütün bir hakem camiasını "elde belge ve delil yokken suçlamak" kime ne kazandıracaktır? Bugüne kadar kime ne kazandırmıştır? "Bana Ankara''dan telefon ettiler" diyorsunuz! İyi de, "neden maçtan önce" ya da "haberi alır almaz" Federasyon''a bildirmediniz? Neden maçtan sonra, feryat ettiniz? Hani "isim açıklayacaktınız", nerede o isim? "Benzer telefon" İbrahim Aksoy için Beşiktaş''a gelmiş!. Koca koca adamlar, anlamıyor musunuz ki, "kulüpleri birbirine düşürmek", futbol dünyamızı karıştırmak isteyenler "fırsat kolluyor", senaryolar yazıyor!. Sizleri de, işte böyle "sözcü yapıyorlar!." Bu tuzaklara düşmeyin!. Medya, zaten yeteri kadar yangına körükle gidiyor, sizler soğukkanlı olun!. "Kargaların bile güleceği" Erzurumspor ile ilgili "o senaryoya nasıl inandınız? Nasıl inanabildiniz?" Erzurum''un o gücü olsa, bu hallere düşer miydi? Bu gücü, "düşme çemberinin içine girene kadar" ve "belli etmeden" kullanmaz mıydı? Bu gücü kullanmak için de "sesi sedası duyulmayacak takımlar yerine", Fenerbahçe''yi seçer miydi? Olmadı, Aziz bey, olmadı!. Size yakışmadı! Terim''in başarısı!.. Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim başarılıdır!. Takımını, yönetim krizlerine, ekonomik bunalımlara rağmen "3 yıl üst üste şampiyon yapmak gibi" gerçekleşmesi zor bir hedefe ulaştırmıştır!. Kimbilir belki de gelecek yıl, bunlara bir "dördüncü" şampiyonluğu ekleyecek ve Şampiyonlar Ligi''nde de çok daha başarılı bir sezon geçirecektir!. Galatasaray, Fatih Terim''in elinde, "çok önemli ara hedefleri" de gerçekleştirmiş, "rekorlara imza atmıştır!." "Gelmiş-geçmiş bütün zamanların puan cetvelinde" öne geçmiş önde olduğu kupalar yarışmasında, "geride kaldığı lig şampiyonluğu sayısında" da Fenerbahçe''yi yakalamıştır! "Bütün zamanların" puan cetvelinde, "atılan gol" sayısı bakımından da, Galatasaray "en yakın rakibini" geride bırakmıştır! Ve de ilk defa "bir Türk teknik adam", takımını "üst üste 3 yıl şampiyon yapmıştır!" Bütün bunlar, "istatistiklar bakımından" büyük bir başarıyı göstermektedir!. Amma... "Asıl başarı" bence, "Galatasaray''ın futbolunda görülmektedir!" Galatasaray, "bütün zamanlar içiinde ilk defa", oynadığı iç ve dış, Türkiye ve Avrupa maçları trafiğinde "Avrupa standartlarına yetişmiş" ve "koca bir sezon o standartlarda tutunmayı başarmıştır!" Bugüne kadar, Galatasaray başta "bazı Türk takımlarının" sezon içinde "bölüm bölüm gerçekleştirebildikleri" bu "futbol seviye ve istikrarını" Fatih Terim''li Galatasaray, Türk Futbol Tarihi''nde ilk defa "bütün bir sezona yayarak 1998-99 futbol sezonunda gerçekleştirmiş bulunmaktadır!." Hem de İtalyan, İngiliz, İspanyol liglerinde oynayan bir takımı bütün bir sezonda oynadığı maç sayısını yakalayarak!. Bence, Terim''in ve Terim''li Galatasaray''ın "asıl başarısı" buradadır!. Temenni edelim ki, gelecek sezonda "başka takımlarımız" da bu başarıyı yakalasınlar!.. Trabzon özüne nasıl döner? Trabzonspor''da "eski bir slogan", kulübün ve takımın düştüğü duruma bakılarak yeniden bayrak yapılmak isteniyor: "Özümüze dönelim!.." Yani? Teknik adam "Trabzon''dan olsun!.. Futbolcular Trabzon''dan olsun! Birkaç yabancı da , Trabzon''a iklim olarak benzeyen kuzey ülkelerinden alınsın!.." Olabilir!. Elbette ki, "başkası denenip başarılı olunamamışsa", eskiden denenip başarılı olunan bir uygulama, yeniden denenebilir!. Pek muhtemeldir ki, "bugünkünden de çok daha başarılı sonuçlar alınabilir!." Ancaaak!. "Öze dünüş", asıl "baştan" başlamalı!. Yani, "kulüp" İstanbul''lardan değil, Trabzon''dan yönetilmeli!.. Mesela, "Havuz ihalesi gibi" çok hayati bir konuda "Bakan ile yapılan toplantıya katılması gerekenler", Akdeniz sahillerinde gazetecilere "poz vermek" yerine "kulübün haklarını savunmak için" görev başında bulunmalılar!. Böyle "hayati bir konuda", toplantıya katılan "Fenerbahçe Başkanı''na vekalet vermek" ne demek? Anadolu''da "Futbol ihtilali yapan" Trabzonspor''un , "o toplantıya katılacak bir başkanı, bir asbaşkanı yoksa", teknik adamda, futbolcuda "öze dönülse" ne yazar? "Öze dönmek", Trabzonspor''un bütün meselelerine sahip çıkacak, "Trabzon''a sahip çıkacak" ve "Trabzonlunun nabzını günün 24 saati, haftanın 7 günü, ayın 4 haftası, yılın 12 ayı elinde tutacak" bir başkanı, bir yönetimi işbaşına getirmekle başlar!. "Bu başkan", Mehmet Ali Yılmaz da olabilir! "Bu yönetim", Mehmet Ali Yılmaz yönetimi de olabilir!. Amma... Mehmet Ali Yılmaz''ın "ikametgahını" Trabzon''a taşıması ve "Havuz İhalesi konusunda diğer başkanlar bakan''a giderken", Akdeniz sahillerinde "serinlemeyi tercih etmemesi" şartıyla!. Öze dönmek, önce başkandan ve yönetimden başlamalı, sonra teknik adamlara ve futbolculara sıra gelmelidir! "İstanbul''da yaşayan" ve Trabzonlunun nabzını tutamayan bir başkanın ve yönetiminin "dönüp dolaşıp" geleceği nokta, gene bugünkü nokta olacaktır! Bizden hatırlatması!.. Marketimize hoş geldiniz!.. Ben de bir Galatasaraylıyım. Vedat''ı da, yazılanlar doğru ise "ona sahip çıkan" kimse, onu da kınıyorum. Yani, o çirkin hareketi yaptıktan sonra onu antrenmanlara çıkaranları. Galatasaray''da böylelerinin yeri yok. Bu çirkinliklerden Galatasaray''ın temizlenmesi gerek. Ali İhsan Önder-Ankara Hakemlerin Fenerbahçe''ye olan kini, anlaşılıyor ki hiç bitmeyecek. Ali Şen gibi bir başkan olmazsa, Fenerbahçe''nin başına hep bunlar gelecek. Ali Şen, onların hakkından geliyordu. Federasyonları, Merkez Hakem Komiteleri''ne mum tutturuyordu. Aziz Yıldırım kulübe çok faydalı işler yaptı ama, federasyonu, hakemleri yola getiremedi. Sesini çıkartmakta çok geç kaldı, atı alan Üsküdar''ı geçti. Galatasaray arayı açtı gidiyor. Gelecek yıl Şampiyonlar Ligi ön elemesini de geçerlerse, onları tutmak güç. Zira büyük paralar kazanacaklar. Fenerbahçe, her yıl Şampiyonlar Ligi''ne katılamazsa, Galatasaray''ı yakalayamaz. Yeni sezonda takımı buna göre kurmak gerek. Çok da büyük teknik adam lâzım. Rıdvan Dilmen ve Erdoğan Arıca bunu başaramazlar. Vanspor''da, Göztepe''de başarılı olmak başka, Fenerbahçe gibi büyük bir kulüpte Fatih Terim''liğe soyunmak başka. Fatih Terim Galatasaray''ın başına, Türk Milli Takımı''nı Avrupa Şampiyonası finallerine taşıyan adam olarak geldi. Rıdvan ve Erdoğan nereden geliyor? Erdoğan Kıvrakoğlu-Malatya Fenerbahçe''nin bunalıma düşmesi sonucu lig ikinciliğini ve Şampiyonlar Ligi''ne katılma şansını yakaladık. Ama Beşiktaş bu kadrosu ile Şampiyonlar Ligi''nin daha ilk eleme turunda elenir. Geçen yıl isimsiz bir takıma elendiğimizi unutmayalım. Feldkamp''ın getirmek için ortaya attığı isimlerin de, beğenmediği Ohen''le#den, Del Solar''lardan farkı yok. Gene futbolcu simsarları kazanacak ve Beşiktaş''ın paraları boşa gidecek. Yabancı işini en iyi Galatasaray biliyor. Onlardan örnek almamız gerek. Bu konuda Feldkamp''tan ümidim yok. Necati Uğurcan-Adana
ÖNE ÇIKANLAR