Biz nedense ve genelde "gidenler gittikten sonra" kıymetlerini biliyoruz; yaşarlarken... "Yaşıyorlar işte!.." Arkadaş, meslekdaş ve "aynı müessesede beraber çalışmış" bir gazeteci olarak hep şunu düşünmüşümdür: "Keşke spora edebiyatı sokacağına, edebiyata sporu sokacak bir yolda yürüseydi!" Yani... "Spor yazarı" olacağına, "edebiyatçi" olsaydı!.. Bugün Orhan Pamuk''ların baştacı edildiği Türkiye gibi bir "edebiyat çölünde", kimbilir kaç bin kişinin kana kana su içtiği "yemyeşil bir vaha" olurdu!. Hafta başında sevgili Ali Sami Alkış''ın "Kal artık İslâm abi" yazısını okurken için "cızzz" etti! Çok geçmeden de acı haber geldi; "Gazeteci İslam Çupi öldü, Türk basını çok değerli bir mensubunu kaybetti. Başımız sağolsun!." Elbette ardından sütun sütun yazılar; "İslamlar ölmez!. Onu kalbimizde yaşatacağız, o şöyleydi, o böyleydi..." İşte o kadar!.. Sonra da her yıl ölüm yıldönümünde, "sayısı git gide azalan" bir küçük toplulukla "mezarı başında yarım saatlik tören!." İşte o kadar... Ah... Ah... "İnsanları yaşadıkları zaman değerlendirebilsek..." Onları kıracağımıza, üzeceğimize, kalplerine, gönüllerine ona şükranlarımızı sunacak "sevgi güllerimizi" dikebilsek!.. Neyse... Böyle bir zamanda, "böyle bir konuda" konuşmayı da yazı yazmayı da pek beceremem! İslâm, spor sayfalarımızda "özgürce at koşturmayı isteyen" ve bunun için mücadele eden "Son Mohikanlar''dan biriydi!." Zaten, spor sayfalarımızın, TV''lerimizin, radyolarımızın dağlarında, ovalarında, ormanlarında "spor yazarlığının saf, temiz ve ehil ellerde kalmasının mücadelesini veren" Son Mohikanlar birer birer gidiyorlar! Etraf "beyaz adam" ile dolu!. "Tek dişi kalmış canavar" beyaz adam olmuş, "Mohikanlar''ın sonuncularını teker teker avlıyor!." "Tek dişi kalmış canavar" ticari futbol olmuş, "Mohikanlar''ın yurtlarını elinden alırken", kendi "beyaz insanını", kendi yöneticisini, kendi teknik adamını, kendi futbolcusunu, kendi medyasını, kendi futbol yorumcusunu, kendi spor yazarını üretiyor! Ve "böyle bir dünyada, Mohikanlar''a yer kalmıyor!." "Romantik ve kahraman" şövalyelerin yerini, tek dişi kalmış canavar nimetlerinden "sonuna kadar faydalanmaya azmetmiş", ticari futbolun "acımasız" çarklarına uyum sağlayan "uzay savaşçıları" alıyor!. İşte İslâm, bu acımasız çarka karşı öfkesini dindiremeden gitti!. İşte İslâm, "kendi yurdunda yaşama hakkı tanınmayan" ve kendisine "Ya buradan gideceksin ya da öleceksin" seçimini dikte ettirmeye çalışan beyaz adamlara karşı direnmeye çalışan "Son Mohikanlar''ın en büyük temsilcilerinden biri" olarak gitti!. Orada burada bir avuç Mohikan savaşmaya devam ediyor! Birer birer "onlar" da gidecek! Ve bütün dünya "beyaz adama kalacak!." Acımasız çark dönüyor; "Sevgili İslâm, ruhun cennetlik, toprağın bol olsun!."

