Muslera düştü, kel göründü!..

Acil tedbirler alınmaz ve hatalara devam edilirse, "Galatasaray Kulübü" Özbek kardeşlerle, "Galatasaray Takımı" Hamza Hamzaoğlu ile "bugünleri" de arayacak!..

İşte yazımın başlığı ve işte "3 Kupalı, 4 Yıldızlı" Galatasaray takımının bugün yaşadığı dram"; itirazı olan var mı?..Geçen yılın Fenerbahçe'si, Beşiktaş'ı, bu sezon başının Bursaspor'u "kupaları da, yıldızları da ellerinin tersiyle ittikleri" için, "defansında" tek başına bir adamın, "Muslera'nın harika direnişi" ve "ileride" nevzuhur bir adamın, "Yasin'in hücuma verdiği güç takviyesi" ile gelen galibiyet ve puanlar, sarı-kırmızılı camianın bir "dünya cenneti" yaşamasına yol açmıştı, ama bugün?..

Çok açık ki, acil tedbirler alınmaz ve hatalara devam edilirse, "Galatasaray Kulübü" Özbek kardeşlerle, "Galatasaray Takımı" Hamza Hamzaoğlu ile "bugünleri" de arayacak!..

Özbek kardeşler "hiçbir şey yapmaz" ve gidişe seyirci kalırken, Hamza Hoca, "elinin ve takımının bütün kozlarını", hem fiziksel, hem kimyasal, hem de ruhsal olarak "boşa harcamak için" elinden geleni ardına koymuyor; açıkça "harakiri" yapıyor; neden?..

Nedeni açık; "büyük hoca olduğunu gösterme" kompleksi!..

Sezon başından beri, hazırlık maçları dahil, hemen hemen her maça, İtalyan Mancini'nin kulaklarında davul çaldıracak biçimde "başka bir düzenle çıkma", hem de "şapkadan tavşan çıkarma" gayretinin sebebi, işte bu!..

Yoksa, Akhisar Belediyespor'daki dönemin ve Galatasaray'daki ilk sezonun "halim selim, çok düşünen, doğruları ve basiti uygulayan, istikrarın ve düzenin peşinde koşan" Hoca'sının, bugün kendisini ve takımını getirdiği "uçurum başı" başka nasıl izah edilebilir?..

Burak olayını, tam da geçen hafta bugün "çok açık ve anlamlı" bir şekilde ve "Bir Komplo Teorisi" başlığı ile yazdım; "krizin bir komplo teorisi olmaktan çıktığı ve gerçeğin ta kendisi olduğu", Hamza Hoca ne söylerse söylesin, uygulamaları da ortada olduğundan, artık, o yazıma "isyan edenler" de kabul etmeye başlamışlardır, her hâlde!..

Hele hele, Osmanlıspor maçının ilk yarısında Galatasaray'ın "Sabri ile beraber en iyi oyuncusu olan" Rodriguez'in oyundan alınıp, yerine "sezon başının çirkin cambazı", oyuna girdikten sonra "tek olumlu hareket yapamayacak kadar" fiziksel ve ruhsal düşüklük gösteren Melo'nun alınması, tam bir "teknik adam faciası" değil de nedir?..

Dahası da var; pazartesi gecesi Galatasaray'a geldiği günden beri "en kötü oyununu oynadığı görülen" ve de "abuk sabuk şutlarla havaları dövmekte ısrar eden", dahası "doğru dürüst ve üç pası üst üste yapamayan" Sneijder neden bu hâlde? Sebebi tümüyle psikolojik değil mi? Hamza Hoca, hâlâ "at pazarlığı yapan" Özbek kardeşler nezdinde, adamın "transfer meselesini halledemedi" de ondan; bu nasıl "büyük" hocalık?..

"Webosu'nu bile kaybetmiş" Osmanlıspor'a karşı, "dört forvetle oynarım" gösterisine çıkan, ama "taktik ve tertip olarak en tesirli hücum  adamlarından olduğunu gösterdiği hâlde" Yasin'i, "geçen yılın devamı" olarak, "gene ikinci plâna iten" bir Hoca için, bilmem ki, daha ne yazalım?..

"Dostu olanlar" doğruları söylediler, yazdılar, görevleri elbette "acı da olsa" uyarmaktı, eleştirmekti!..

Ne yaptı Hamza Hoca, "Kırıldı, küstü, uyarılar kulak asmadı, laf yetiştirmeye çalıştı", inat ve ısrarla "hatalara devam etti", sonunda iflasın kenarına geldi!..

Hâlâ vakit var; "gerçek dostlarının acı reçetelerine bakabilir ve hatalarını anlayabilirse" ne âlâ; yoksa, "hazin tablo" ortada:

"Geçen haftanın başarısızları içinde", Fenerbahçe ve Beşiktaş için "ümit her zaman var" ve "olacak", Galatasaray takımı ise "ümitsiz vaka" olmaya devam edecek!..

Önemli Not: Duydum ki, "Dursun Özbek, futbolun başına gönderdiği kardeşi ile ilgili tepkileri sona erdirmek için, onun yerine futbolun başına 'yeni' bir kişiyi getirmek istiyormuş ve de 'görüşülen kişi', ister inanın, ister inanmayın Bülent Tulun imiş". Haber "doğru" mu bilmem, araştırmak, Galatasaray muhabirlerinin görevi. "Doğru ise", söylenecek tek söz var; "Tencere yuvarlanıyor, kapağını buluyor!.."