Okan Hoca, ben de haklıyım!

G.Saray’da başta Okan Hoca olmak üzere bütün takımda güven eksiği var. Puan cetvelinde çok aşağılarda olan takımlara atılan gollerde bile havalara uçan bir hoca var…

 

-----

 

Dün Hürriyet’te yazan sevgili Uğur Meleke haklı; “Muslera, Boey, Nelsson, Abdülkerim, Kazımcan, Torreira, Oliveira, Rashica, Mertens, Kerem, İcardi... Bu 11, ekim ayı sonunda Okan Buruk’un Alanya maçında tercih ettiği, Dünya Kupası arasına da başarıyla girilmesini sağlayan 11... Ankaragücü önünde bu 11’den tam 6 oyuncu farklıydı sahada. As sağ bek, as sol bek, as orta saha ikilisi ve as santrfor yoktular.”

 

Dün gazetem Türkiye’de yazan sevgili kardeşim Hasan Sarıçiçek de haklı; “Şimdiden uyarayım. F.Bahçe, A.Gücü’ne benzemez! Son 8 maçta 8’de sekiz yapan G.Saray’ı Jorge Jesus’un talebeleri fena çarpar! Nasıl mı? Okan Buruk’un işi zor, G.Saray’ın bu orta saha ile F.Bahçe’yi yenebileceğini doğrusu sanmıyorum. Ali Sowe, Zahid ve Emre Kılınç’ın kevgire çevirdiği G.Saray orta sahası koz helva gibi hemen dağılıveriyor. Savunma mı, sanki elek. Taylan’ın akrobatik golünü gördünüz mü?”

 

Ama ortada “haksız olan” biri var; Okan Hoca!..

 

Ona soruyorum; “Uğur Meleke’nin yazdığı tablo, Hasan Sarıçiçek’in yazdığı tabloyu doğurmalı mı?..”

 

“Dünya Kupası arasından sonra oynanan ve ‘son dakikalarda’ sarı kırmızılı takımın boş kalesi önünde rakip oyuncuların ‘beceriksizlikle kaçırdığı ve hakemlerin iptal ettiği goller” sayesinde 2-1 kazanılan” İstanbulspor / Sivasspor / Ankaragücü maçlarındaki, TV başındaki yüz binlerce, tribünlerdeki on binlerce Galatasaray taraftarına işkence yaşatan ikinci yarı bozgunları, sana da, çıkardığın 11’lere de yakışıyor mu?..

 

Evet, ortada “oyuncu eksikleri var” ama “bu eksikler” Süper Lig’in “en kaliteli, en geniş oyuncu kadrosuna sahip olan” lider Galatasaray’ın, “Ligin 19-17-14’üncü sıralarında oturan üç takıma karşı” taraftarına da, yöneticilerine de, yedek kulübesinde oturan oyuncularına da, sen başta hoca grubuna da “ecel terleri döktüren” maç sonlarının “asıl sebebi” olabilir mi?..

 

Ortada “Sen başta” bütün takımında “kendine güven eksiği” var…
Futbolcu, “puan cetvelinde bu sıralarda bulunan takımlara gol atıldığında ‘yumruklarını sıkarak zıplayan, ona buna koşan” hocalarını görürken, “kendilerine” ve “ona” nasıl güvenecekler?..

 

Bir… “önce kendine ve takımına güvenecek, saha kenarında bunu gösterecek” ve de “bu güveni” oyuncularına da ve takımına da aşılayacaksın; “şampiyonluğa oynayan “4 yıldızlı” bir takımda oynadıklarını bilecekler!..

 

Maçların ikinci yarılarında “gerilim ve korku içinde ‘bir farklık skoru koruma çabası’ yerine, farkı artıracak bir güven içinde” gol peşinde koşacaklar; “Pazar günkü rakipleri Fenerbahçe” çok maçta “bunu kolay yapıyor”; seyretmiyor musunuz?..

 

“Fenerbahçe Stadı’na ‘kazanmak için’ gideceğiz” yerine “Kazanacağız” diyerek gidebilecek misiniz; işte bütün mesele!..

 

İki…  “Rakip, dağılmış defansı görünce, cümbür cemaat Galatasaray kalesine yükleniyor, topa hâkim olup, boşalan rakip sahada hızlı kontrataklara çıkarsan gol atacağın ortada… Ama panik içindeyken “topa hâkim olup kontraya çıkma” nasıl olacak? Tesadüfen bir iki defa olursa, bunlarda da “onca büyük paralar ödenen” Rashica, Yusuf Demir gibi oyuncuların başta forvetlerin, “2’ye 3, “2’ye 1 yakaladıkları rakip defansın arasından gol pasını gerçekleştirecek beceriyi gösteremeyerek “boş adam, boş kale önündeyken ‘egoist’ davranıp” gol fırsatlarını heba ediyorlar…

 

Ya bu çalışmayı yaptırmıyorsun ya da yaptırıyorsan ve oyuncuların bunu yapmamakta ısrar ediyorlarsa, onları neden sahaya sürüyorsun?..

 

“Dar kadrolu Ankaragücü “oyuna sonradan giren oyuncularla senin defansını perişan ederken”, senin geç kalan müdahalelerde sahaya sürdüklerin “yorulan ya da kötü oynayan çıkardıkların kadar bile” faydalı olamıyorlar?..

 

Onun için, dua ediyorsunuz, mesela  son maçta, Ankaragücü’ne kiraladığınız Emre Kılınç’a!..