“Neymiş, Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, yönetimiyle beraber yaptıklarını anlatmakla ‘ninni’ söylemişmiş…
Dahası, “Yüksek harcamalar yapıyorlarmış, bu yüzden Galatasaray Adasını satacaklarmış…”
Bakınız, “spor yazan da bir gazetesi” olarak da “çocukluğundan beri (4 Ekimde 90 yaşına bastım) sarı kırmızıya gönül vermiş” bir TC vatandaşı olarak da, yazımın sonuna bırakmadan bu görüşe “nankörce” diyorum…
Bir zamanlar aldığım bir nota göre, “Nankör” kelimesinin karşılığı şuydu: “İnsanların gerek yaşayış, gerekse de iletişim işlemlerinde birbirlerinin özelliklerini ifade etmek için kullandıkları” ön adlar bulunmaktadır. Bu ön adlar kişilerin karakterlerine, duygularına, yaşayışlarına, konuşmalarına ve hareketlerine göre nitelendirilmektedir. Türk Dil Kurumu Sözlüğü’ne göre, bu sıfatlar arasında bulunan Nankör kelimesi “Türkçe” bir kelime değil, “Farsça” bir kelimedir ve Farsça’da ‘nânkūr’ şeklinde telaffuz edilmektedir.
Türk Dil Kurumu nankör kelimesi hakkında detaylara değinmiştir. O detaylara göre “nankörlük, bir sıfat olarak iyilikten anlamazlık ve iyilik bilmezlik, değer bilmezlik” demek imiş…
Dursun Başkan, “eleştirilerden faydalanmak istediklerini” belirterek bu iddialara karşı diyor ki; “Zararımızın merkezinde futbolun olduğunu belirttiler. Bence öyle değil. Futbol faaliyetlerinden büyük bir parayı kasamıza koyuyoruz. Harcamaları da bu yüzden bir o kadar yüksek oluyor. 'Galatasaray Adası neden zarar ediyor?' dediler. Galatasaray Adası, üyelerimizle buluşma noktamızdır. Galatasaray Adası, bizim için ticari bir yatırım değildir. Galatasaray Adası, bizim prestijimizdir. Liverpool yöneticilerini Galatasaray Adası'nda ağırladık. İnsanlar çok şaşırıyor. 'Bu ada gerçekten sizin mi?' diye soruyorlar. Galatasaray Adası satılmayacak.”
Galatasaray, futbol takımıyla, Okan Hocasıyla, futbolcularıyla rekor üstüne rekor kılıyor, şampiyonluk ve yıldız rekorlarıyla beraber hasılat rekorları da…
“Teşekkür edileceğine”, nankörce bir düşünce ile, “bazı” kişiler “Ninni söylüyor” diyorlar; bu nasıl bir aymazlık?..
İçlerinde kulüp üyeleri bile varmış; bilmem ki medya mensupları da var mı?..
Başkan, “doğru olanı” da açıklıyor:
“Bu, bugünün işi değil. Bu, Türkiye'nin sportif yapısından kaynaklanan bir şey. Yönetim olarak bizim ve diğer yönetimlerin yapması gereken şey, faaliyet dışı gelirleri artırmaktır. Bu nedenle kulübün sürdürülebilir finansal yapısını oluşturmakla yükümlüyüz. Riva'nın bir kısmını sattık. Bunun hesabını devamlı veriyoruz. İkinci aşamaya geçtik. Florya'da da satıldı bitti durumu yok. Bunu defalarca anlattım.”
Gördüğünüz hataları, eksiklikleri söyleyin, eleştirin ama… Sezar’ın hakkını da Sezar’a verin; Galatasaraylılığa bu yakışır!..