Yaz yaz bitmiyor futbol… Üstelik bunca yazıya, bunca TV yorumlarına rağmen değişen pek bir şey yok.
“Benim oğlum bina okur, döner döner gene okur” misali, “aynı konuları” yazıyoruz da yazıyoruz, yorumlama yarışı yapıyoruz.
Biraz da basketbol ve voleybolu ekledik mi, “spor tamam” diyoruz.
Hâlbuki “sporumuzda futbol, basketbol, voleyboldan başka branşlarda da, hatta ‘dünya çapında’ gelişmeler var, başarılar var.
Neredeyse güreşi, boksu bile unuttuk.
Mesela “satrançta, bisiklette olan” gelişmelerden hemen hemen hiç haberimiz yok, medyamız “adam sende” derse, halkımız nasıl duyacak?..
Evet mesela, “Bayegan, Pendik Satranç Spor Kulübü bu yıl da Süper Lig’in şampiyonu oldu. Birbirinden iddialı 16 takımın 15 tur boyunca şampiyonluk mücadelesi verdiği Satranç Süper Ligi’nde Bayegan Pendik Satranç Spor Kulübü’nü büyük ustalar Mustafa Yılmaz, Işık Can, Ediz Gürel, Emre Can ve Shakriyar Mamedyarov’un da aralarında bulunduğu güçlü oyuncu kadrosu temsil etti” diye yazsam, kaç okuyucum “zaten duymuştum, okumuştum” der, acaba?..
Ya, bir ekleme de yapsam, bir başka büyük başarıyı anlatan, kaç okuyucum, “Ben zaten duymuştum, okumuştum” diyecek:
“Türk bisikletinin gurur verici bir başarısı daha resmîleşti. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Konya’nın 2026 Avrupa Bisiklet Başkenti ünvanını almaya hak kazandığını açıkladı. Avrupa Bisiklet Federasyonu’nun değerlendirmesi sonucunda verilen bu prestijli ünvan, Konya’nın bisiklet altyapısı, organizasyon kapasitesi ve sürdürülebilir ulaşım vizyonunun uluslararası düzeyde takdir edildiğini ortaya koyuyor.”
Atletizm, basketbol ve futbol ile beraber, “en çok sevdiğim” sporlar içindedir tenis, bisiklet ve satranç…
21’er etaplık Fransa, İtalya, İspanya bisiklet turlarını TV ekranlarından izlemek… Avustralya Açık, Roland Garros, Wimbledon ve ABD Açık turnuvalarında tenisin keyif ve heyecanını yaşamak için TV ekranına abone olmak… Mahmut Tolon hocamızın her yıl Akhisar Pınarcık’ta “ilkokul çocukları için tertiplediği” Satranç Festivali’ne gitmek, yarının büyük ustaları olacak çocuklarımızı alkışlamak da “bağımlılık hâlinde” artık, benim için…
Bu tablo, 90 yaşında “spor da yazan” bir gazeteciyi “mutlu” etmez mi?..
Bunca para harcanıyor, bunca transfer yapılıyor, “evrensel” hocalara milyonlar ödeniyor; sonra da “Edirne sınırından ötede” başarıyı özlemekle geçiyor, yıllar!..
İşte sonuncu acı tablo; UEFA Konferans Ligi (UEFA kaçıncı ligi?) maçını oynuyor, Beşiktaş’ımız… Ve de, İsviçre gibi, “bir avuçluk ülkenin” takımını bile yenemiyor; bu nasıl iş?..
Çok sert eleştiriler olmuştu… Kulüp başkanı çok sinirlenmişti. Kürsüye çıkıp gürledi; “Buradaki üyelerin yarısı nankördür…”
Salonda tepki bağırtıları oldu… Genel kurul başkanı, durumu yatıştırmak için “Lütfen sözünüzü düzeltin, hoş olmadı” dedi…
Ve de başkan isteğe uydu:
“Peki sayın başkan düzeltiyorum. Buradaki üyelerin yarısı nankör değildir!..”
Öcal Uluç'un önceki yazıları...