Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A
Açıkça ifade etmek isterim ki; "İnsan hiç birşeyde ama hiçbir şeyde tarafsız olmaz, olamaz!" Onun için "Ben takım tutmam, tarafsızım" lâfıyla söze başlayanlara hep gülerim ve "inanmam!" "Şu veya bu sebeple" bir kulübü, bir takımı tutmak veya tutmamak "şu veya bu sebebin ortaya çıkardığı sempati ya da antipati duygularıyla konuşmak ya da yazmak", aslında "Ben tarafsızım ve takım tutmam" sözlerinin ne kadar havada kaldığını çok iyi gösterir! Elbette, "Benim taraftarı olduğum kulüp yoktur, ben milli takımı tutarım" da diyebilirsiniz ama bu "sizin tarafsız olduğunuzu göstermez!" Gene de "bir maçta" falan takıma ya da onun teknik direktörüne ya da başkanına ya da filân oyuncusuna "antipatiniz" sebebi ile, açık açık göstermeseniz bile, "içinizden, rakibinin kazanmasını istersiniz" ve de "İşte bu dahi, sizin tarafsız olmayacağınızı ortaya koyar!" "Bıraktım Türkiye''yi" hatta mesele bir "Brezilya-İngiltere maçında bile" kimimiz "Brezilya''nın" kimimiz de "İngiltere''nin" galip gelmesini isteriz ve maçı tribünde ya da TV''de izliyorsak "tuttuğumuz takımı destekleriz!" "Brezilya''ya sempati" ya da "İngiltere''ye antipati" bizi böyle bir maçta "taraf olmaya zorlar!" Ya da "aksi" duygular içinde olanlar, "İngilizler''in galip gelmesini isterler!." Sporun özünde vardır "bu coşku, bu duygu, bu rekabet, bu taraflılık!" Ancaaak! "Makamlar taraflı olamaz!." Mesela, "Bakanlık!" Mesela, "Genel müdürlük!" Mesela, "Federasyon Başkanlığı!" Mesela, "Merkez Hakem Kurulu Başkanlığı!" "Bu makamlara gelen kişiler" de "görevin gereği" olarak "tarafsız olmak durumunda ve zorundadırlar!" Bütün bunları neden yazıyorum? Spordan Sporumlu Devlet Bakanı Fikret Ünlü''nün "taraflı olarak yola çıktığı" ama kısa sürede "yanlışını görüp" Türk futbolunu "ileriye götürecek" kanuni değişiklikleri yapmak için "samimi adımlar attığını görmeye başladığımız" için yazıyorum! "Futbol Kanunu''ndaki değişiklik teklifini" kulüplerin başkan ve temsilcilerinden başka "herkesle görüşerek yapmaya çalışmasındaki yanlışlığı" görerek "kulüplerle de diyaloga girme kararına vardığı için" yazıyorum! "Futbol Kanunu değişirken", Futbol Federasyonu''nu devre dışı bırakmasındaki yanlışlığı görerek, "Futbol camiasında yetkili ve ilgili herkesin görüşünü alma gayreti içine girmesi üzerine" yazıyorum. "Doğru olan" budur! "Makamın tarafsızlığı" budur! Fikret Ünlü "taraflı" olabilir! Ama "Spordan Sorumlu Devlet Bakanlığı" taraflı olamaz! Gelinen noktada, Fikret Ünlü''ye duyurmak istediğimiz bir "gerçek" var! Aslında "çok kişi" de duyurmak istiyor! Bakanlar Kurulu''na verilmek üzere bulunan taslakta "Genel Kurul''un üye sayısı yapılan indirime rağmen çok ama çok fazla!" Bu sayının "100''ün altına" indirilmesi gerek! "Üye kalitesinin yükselmesi", futbolun gerçek futbol adamları ile genel kurullarda temsil edilmesi, "oyların alenen alınıp satılmaması" için bu şart! Fikret Ünlü "bu konuyu bir daha gözden geçirmeli!" "Yapılan iyi işi bozacak bir mavi boncukçuluk üzerinde" ısrar edilmemeli! Cesur olunmalı, tavizkar davranılmamalı! Ünlü''den bu adımı bekliyoruz! "Tarafsızlık" üzerine bir notum da TRT''ye! Pazartesi günkü "Beşiktaş-Karşıyaka basketbol maçının naklen yayınında", sanki "Beşiktaş bir Türk takımı, Karşıyaka ise bir başka ülkenin ekibi imiş gibi" alenen ve resmen "tarafgirlik yapıldı!" "Allah''tan Beşiktaşlı oyuncular şöyle yapmadı, Allah''tan Beşiktaşlı oyuncular böyle yaptı" gibi yorumlarla "Maçı Karşıyaka''nın kazanması sanki kıyamet olacakmışçasına" taraf tutuldu! Hatta Beşiktaş''ın "siyahi" oyuncuları, takımları "açık farkla önde iken" oyunu çığrından çıkaracak hareketler yaparlarken, her kimse "yorum yapan kişi", Karşıyakalılar''ın hakemlere "haklı itirazları için" çıkıp "Propokatif hareketler yapıyorlar" diyecek kadar ileri gitti! TRT''nin sorumluları, "Bu maçın bantını iyi izlesinler" ve de nasıl nakledildiğini ve yorumlandığını görsünler! TRT, "Kanunla" tarafsız olmak zorunda ve durumunda olan bir devlet kuruluşudur! Beşiktaş''ı "öz evlat", Karşıyaka''yı da "üvey evlat gibi" görmez, anlatamaz, yorumlayamaz! Bunu yapanlar kimlerse, kendilerine bir daha mikrofon verilmemelidir; bilmem haksız mıyız?
ÖNE ÇIKANLAR