Yooo! Doğrusu ya, Türkiye''ye "basketbolda" Avrupa''dan başarılar getiren Efes''e "son bir-iki yıldır ortaya koyduğu görüntü yüzünden", yarı ciddi, yarı espri bir yakıştırma ile "Naumoski Pilsen" derken hata etmişim!.. Zira, "lig şampiyonu tayin edecek bir maçta", Efes''i bir yere bıraktık, "Naumoski Pilsen''in bile", koca bir devrede sadece ve sadece "17 sayıda kalması" mümkün olabilir miydi? Elbette ki, hayır!. Benim bildiğim, Efes Pilsen''lerde, "Naumoski Pilsen''lerde", sadece ve sadece "Naumoski" bir devrede "17 sayı atardı!." Eeee? Hem de İstanbul''da Tofaş önünde "ilk devreyi 17-30 geride bitiren takım", hangi takımdı, peki? "Örs Pilsen!." Yıllar yılı, "değişmeyen", değişemeyeceğini gösteren, "hızla değişen ve gelişen" dünyada "sporda da, basketbolda da çok şeylerin değiştiğini, değişmesi gerektiğini" göremeyen, anlayamayan bir "teknik adamın" şampiyonlar şampiyonu bir takımı "yavaş yavaş" nasıl "acıklı" bir sona sürüklediğini gösteren ve "kapkara bir mizah kokan" yakıştırma!. Bütün "teknik adamlara", bütün kulüplere, "bütün kurumlara", bütün ülkelere, bütün insanlara "örnek olacak" bir "hüzünlü tablo!." Gelişime kapalıysan, değişimin önünde durulamaz adımlarına ayak uyduramazsan, olacağı işte budur!. "Avrupa''nın en iyi savunma yapan takımının", dillere destan "savunmacı" teknik direktörünün, Tofaş''la üst üste yapılan maçlarda "düştüğü acıklı duruma" üzülmemek elde mi? "Avrupa''da sıradan sayılabilecek" bir teknik adam, yani Tofaş''ın hocası Represa ne yaptı? Getiriyor Rivers topu, Efes potasının sağına geçiyor, başlıyor topu yere vurmaya... Ve de Griffith''e pas verecek gibi hareketler yapmaya... Bir... İki... Üç... Top Griffith''e!.. "Koca adam", ya dönüyor topu potanın içine bırakıyor ya da Efesliler üzerine yığılınca, veriyor dışarıya "bomboş attırıyor!." İşte "bu basit oyunla", Tofaş, Efes''i perişan ediyor, "Avrupa''nın en iyi savunma yaptıran hocası" Aydın Örs, kenarda "çaresizlik içinde" ne yapacağını bilmeden "seyirciliğe soyunuyor!." Bitmiş bir hoca... O hocanın elinde "yok olan" müthiş bir kadro!. Efes kulübünün boşa giden onlarca milyon doları!.. Bu acıklı tablodan alınacak o kadar çok ders var ki!. Önce Efes''in başkan ve yöneticilerinin alması gereken "önemli" bir ders var: "Herkesin bir kapasitesi vardır, bir işi, bir kişi ancak kapasitenin ölçüsüne göre yapabilir!.. İşte Aydın Örs''le de gelinecek, gelinebilecek yer Avrupa''da dörtlü finallerin kapısından dönmek ve Türkiye''de de biraz iyileri çıkınca şampiyonluğu bile alamamaktır!. Aydın Örs başta, teknik adamların alacakları dersler vardır: "Kişi kendini bilmek kadar irfan olamaz!." "Kapasitenizi iyi bilecek" ve "yapabileceğinizin zirvesindeyken" bırakacaksınız!. "Boyunuzdan büyük" işlere, iddialara kapılmayacaksınız!. Oyunculara düşecek dersler var!. Siz siz olun, "kapasitenizi bildiğiniz, gördüğünüz" hocaların, eğer "o kapasitesinin çok üzerinde hedefleriniz varsa, sakın ola ki, üç-beş kuruş fazla paranın cazibesine kapılıp, "öğrencisi olmaya heves etmeyin!." Zira, belki de sizi, "NBA''e kadar götürecek kabiliyetlerinizi, gelişmeden, körletebilir" ve bütün bir "sporculuk geleceğiniz" tehlikeye düşebilir! Maalesef "Örs Pilsen", pardon Efes Pilsen "böyle genç basketbolcularla" doludur!. Hüseyin''den Hidayet''e kadar!. Son iki maçın "büyük sürprizi" Ömer bile, "Örs Pilsen''deki acı gerçeği" ortaya koyacak kadar önemli bir örnektir!. Uzun lâfın kısası; Efes Pilsen''le Aydın Örs yol ayrımına geldiklerini artık anlamalıdırlar!. Aslında, bu yolda alınacak bir karar, "çok gecikmiş bir karar" olacaktır! Ama yine de "yarına göre" erkendir!. Tofaş ise, "yıllar yılı" basketbolda verdiği emeğin karşılığını nihayet alarak, zirveye oturdu! Aslında "bu başarısının çok daha önce gelmesi" gerekiyordu!. Basketbolumuz ve sporumuz adına "onları kutlamak", gönülden alkışlamak görevimiz!. Ama bir dileğimiz var: "Avrupa Ligi''nde, Efes''in ve Ülker''in düştükleri hataya düşmemeleri!." Ve de, yıllardır "açamadığımız bir kapıyı açarak" 4''lü finale kalmaları!. Ya Avrupa Şampiyonluğu? "Neden" olmasın? "Ümit" bizim de hakkımız değil mi?

