Fitne ve fesâd çıkarmanın mes'ûliyeti

A -
A +
Kur'ân-ı kerîmde "el-Fitne" kelimesi [isim ve masdar olarak] 30 defa geçmektedir. Ayrıca fiil olarak başka âyetlerde de defalarca zikredilmektedir.
Allahü teâlâ, fitnenin kötülüğünü bir âyet-i kerîmede meâlen; "...Fitne, adam öldürmekten daha beterdir, daha kötüdür..." (Bakara sûresi, 191) beyan buyurmaktadır.
Enfâl sûresinde ise meâlen şöyle buyurulmuştur: "Bir de öyle bir fitneden sakının ki o, içinizden sâdece zulmedenlere erişmekle kalmaz (umûma sirâyet ve hepsini perişân eder). Biliniz ki, Allah'ın azâbı şiddetlidir." (Enfâl, 25)
"Fitne" kelimesinin birçok manâsı vardır: "Ayrılık, karışıklık, kargaşa"; "insanı hak ve hakîkatten saptıracak şey"; "insanları sıkıntıya, belâya düşüren, Müslümânların zararına sebep olan iş"; "düşmânlığa sebeb olan şey" bunlardan bir kısmıdır.
Yine "Fitne"nin manâları arasında, "Karışıklık, geçimsizlik, bozgunculuk, arabozuculuk"; "Müslümânlar arasında bölücülük yapmak, onları sıkıntıya, zarara, günâha sokmak, insanları isyâna kışkırtmak" karşılıklarını da görüyoruz.
İnsanlar cemiyet hâlinde yaşamaya mecbûrdurlar. Toplu hâldeki insanların aralarında iyi geçim varsa, huzûr temîn edilebiliyorsa, orada yaşama râhatı vardır. Bütün insanlar biribirine düşmân olmadan, herkes diğerinin hakkına saygı duyarak yaşarlar. Bunun aksine, bozguncular tarafından vatandaşların arasına ayrılık tohumları atılıp, insanlar birbirine düşmân hâle gelmişse, orada "fitne" vardır. Bâzı insanlar huzûrsuz, rahatsız ve yaşamaktan bıkkın hâldedirler. Bilerek veya bilmeyerek "fitne" çıkmasına sebep olanlar, insanlar arasında bölücülüğe, sıkıntıya, kânûnlara karşı saygısızlığa ve dînî emirlerin yerine getirilmesine mâni olarak inançların zayıflamasına veya yanlış tatbîk edilmesine sebep olmaktadırlar.
Cemiyetteki insanlar arasında herhangi bir fitne çıkarıldığı zaman, millî beraberlik ve bütünlük ortadan kalkar. İnsanlar kamplara bölünürler. O hâle gelirler ki kardeş kardeşe, baba evlâda düşmân olur. Bu hâl devletin sarsılmasına da sebep olur. Onun için Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) bir hadîs-i şerîfinde: "Fitne uykudadır, onu uyandırana Allah la'net etsin" (el-Berîka) buyurmuştur.
Makâlemizin başlığında geçen "Fesâd" da, "Bozukluk, karışıklık, fitne, anarşi" manâlarında kullanılan bir terimdir. Allahü teâlâ, Mâide sûresinin 33. âyet-i kerîmesinde fesâd çıkaranların mes'ûliyetlerini ve cezâlarını beyân buyurmuştur.
Sevgili Peygamberimiz de bir hadîs-i şerîfinde:  "Fitnenin, fesâdın çoğaldığı bir zamanda ibâdet etmek, hicret ederek benim yanıma gelmek gibidir" (Mektûbât-ı Rabbâniyye) buyurmuştur.
Ahmed İbn-i Hanbel'in "Müsned"inde zikrettiği bir hadîs-i şerîfte de şöyle buyurulmuştur: "Kıyâmet kopmadan önce, her yeri fitneler kaplayacak. Fitnelerin zulmeti, ortalığı karanlık gece gibi yapacak. O zaman evinden mü'min olarak çıkan kimse, akşama kâfir olarak evine dönecek. Akşam mü'min olarak evine gelen, sabâha kâfir olarak çıkacak. O zaman oturmak, ayakta kalmaktan hayırlıdır. Yürüyen koşandan daha iyidir. O zamân oklarınızı kırınız; yaylarınızı kesiniz. Kılınçlarınızı taşa çalınız...." [Yarınki makâlemizde, inşâallah, bu konu üzerinde biraz daha durmak istiyoruz.]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.