Kaydet
a- | +A

Bir kıta şiir nasıl da tesir etmişti. Romantizmi zaten severdi. Hayat arkadaşının kendinden alıp götüremediği tek şey bu olmalıydı, diye düşündü.

Hava soğuk esiyor,

Hoca, sözü kesiyor,

Şakaya gelmiyor hiç,

Hemen bize küsüyor!

***

Bir gece “klavyemin tuşlarındaki sevgili” diye kendince isim taktığı yeni aşkının; "Merhaba, yalnız adam! Kalbini ve içindekileri benimle paylaşmak ister misin?” diye sorduğunu görünce pek heyecanlandı hemen;

“Memnuniyetle…” diyerek cevapladı. Bir de his dolu şiir ilave etti.

Kırdılar kalbimi, paramparça oldu.

Çok koşmaktan da ayaklarım yoruldu.

Benim gibi o da zavallı bir kuldu.

Neler etti eylediyse; onu buldu.

Karşıdan yazılanlar da cevap mahiyetinde ve oldukça da manidardı.

Dünya etme bulma dünyası,

Keyfine bak; bırak bu yası…

Ne kadar gizlenip saklansa.

Elbet bir gün çıkar foyası.

Bir tek kıta nasıl da tesir etmişti ona. Romantizmi zaten severdi. Hayat arkadaşının kendinden alıp götüremediği tek şey bu olmalıydı, diye düşündü. Nereden gelmişti şimdi aklına? Yeni mısralar yazdı, karşıdan daha 'ateşli' iltifatlar aldı. Bembeyaz sayfa açmışlardı hayatlarında ve burada sadece ikisi vardı. Geç vakitlere kadar yazıp konuştular. Ertesi gün tekrar buluşmak üzere ayrılmaya bile gönülleri razı olmuyordu.

***

Gece boyunca yeni arkadaşını düşündü Abdullah. Nick: KLAVYENİN BAŞINDAKİ SEVGİLİ şiirini seviyordu. Oldukça nazik pek de sevecendi. Hakiki dosttu ve üstelik aynı şehirde yaşıyorlardı. Şimdiye kadar hakkında edindiği malumatlar da bunlardan ibaretti. İlerleyen akşamlarda yeni malumatlar ilave edildi, şiirlere yeni şiirler… Artık her akşam geç saatlere kadar birlikteydiler. Muhabbet, dostluk, dertleşme, yardımlaşma ve en mühimi “aşk” dolu eşsiz sohbetler yapılıyordu. Bilgisayarı kapatmak ölüm olsa da yarını bekleme heyecanı yetiyordu onlara.

Bir gece şarkı söylediler ve bu sanal ortamdan, gerçek boyuta geçmeye karar verdiler. İkisi de evliydi ama aradıklarını bulamamış mesut olmamışlardı. Yanlış evlilikler yapmışlardı. İlk ayrılan onlar olmayacaktı ki. Belki de birbirleri için yaratılmışlardı. Huzur ve saadet niçin onların olmasındı? Onlarca kişi internet aracılığıyla tanışıp evlenmişti. Zincire bir halka daha ilave etmenin kime, ne zararı vardı?

Neler giyeceklerini tasarladılar, nerede, nasıl, ne zaman buluşacaklarını konuşup karara bağladılar. Birbirlerini nasıl tanıyacaklarını konuştular gece boyu. İkisi de heyecanlı, ikisi de pek sabırsızdı.

Gözlüğünü takıyor,

İkide bir bakıyor,

Buna can mı dayanır?

Ciğerimi yakıyor.

***

Saatler öncesinden geldi buluşma yerine Abdullah Bey. Girişe yakın bir masaya oturdu. Sigarasını yaktı, “ağzım kokar” endişesiyle bir nefes çekmeden söndürdü, kül tablasına koydu. Sigara paketini; atar gibi masaya fırlattı. Elinde; işaret mânâsında kırmızı, gonca bir gül vardı.

DEVAMI YARIN

Ragıp Karadayı'nın önceki yazıları...

ÖNE ÇIKANLAR