Fizikçimiz Mümin Hoca “Bakın aklıma ne geldi arkadaşlar?” der, gündemle alakalı mühim bir meseleye ışık tutacak hikâyeler anlatırdı.
Aldığım cesaretle, elimle koymuşum gibi 1/D 2/B, 3/A sınıflarına girdim. Şimdiki karşılığı 9/D, 10/B, 11/A.
İç dizaynları farklı olsa da pencereler, kapı, yazı tahtası, sıralar yine aynı yerdeydi. Mezun olduğum 3/A sınıfından içeri girdiğimde o günü hatırladım. Sağdaki en ön sıraya oturdum, tıpkı o seneki gibi. Sağımda gri takım elbisesi, bembeyaz gömlek ve kırmızı kravatıyla Mustafa Kuzey oturuyordu sanki. Açıklayamadığım, farklı, çok derin hissiyat içindeydim. Bütün talebelik hayatımı yeniden yaşıyor gibiydim. Resim öğretmeni "Giotto" lakaplı hocam sınıfa giriyormuş ve bana “bugün ne çizelim” der gibi bakışını üzerimde gezdirmesini, Daltaban Hocanın koridordan geçerken ayak seslerini işitiyorum, “Kılling” lakabı yakıştırılmıştı ne hikmetse. Koridora girdiğinde sert yürüyüşü bütün sınıflardan bile duyulurdu.
İşte fizikçimiz Mümin Hoca, hafif göbekli, orta boyda topluca, sarışın, iri cüssesiyle kara tahtanın önünü tam kaplamış tek tek talebeleri süzüyor.
“Bakın aklıma ne geldi arkadaşlar?” der, gündemle alakalı mühim bir meseleye ışık tutacak fıkralar, hikâyeler anlatırdı. Yine öyle yaptı. Hiç duymadığımız bir şey anlattı.
***
Papazın biri tanıdığı bir hahamdan Tevrat’ı kendine öğretmesini istemiş.
Haham “Memnuniyetle olur lakin sen Yahudi değilsin, kafan da Yahudi gibi çalışmaz. Tevrat’ı anlaman mümkün değil” dese de papazın ısrarı üzerine bir şartla kabul etmiş.
Papaza; “Soracağım suâllere doğru cevap verebilirsen, öğretirim, sözüm söz” demiş. Papaz, bu teklifi “Hay hay! Memnuniyetle!” deyip kabul etmiş.
Haham ilk suâlini sormuş pişkince: “İki adam bir bacanın içine düşerler. Biri kirli, öteki tertemiz çıkar. Hangisi yıkanır?” demiş.
“Bundan kolay ne var?” diye atılan papaz “Kirlenen yıkanır, temiz kalan yıkanmaz...” demiş.
Haham, “hayır” mânâsında başını ve parmağını sallayarak; “Bak yanılmamışım! Tevrat’ı asla anlamayacağını söylemiştim! Yanılmamışım!
Doğrusu temiz kalan adam ötekinin kirlendiğini görünce, kendisinin de kirlendiğini sanıp yıkanır. Kirlenen adam ise karşısındakini temiz gördüğü için kendisini de temiz sanıp yıkanmaya lüzum duymaz” demiş.
Hepten kafası karışan papaz “Bak bu hiç aklıma gelmemişti. Bir soru daha sorar mısın?” diye ısrar etmiş.
Haham aynı suâli tekrar sormuş: “İki adam bir bacanın içine düşerler. Biri kirli, öteki temiz çıkar. Hangisi yıkanır?”
Doğru cevabı öğrendiğinden emin papaz "Temiz kalan ötekinin kirlendiğini görünce kendisinin de kirlendiğini sanıp, yıkanır. Kirlenen, ötekini temiz gördüğünden kendisini de temiz sanıp yıkanmaz!” diye sevinçle haykırmış!
“Yine yanıldın!" diyen Haham: "Sana söylemiştim, asla anlamayacağını. Temiz kalan adam aynaya bakar, temiz olduğunu görür, dolayısıyla yıkanmaz. Kirlenen aynaya bakıp kirlendiğini görünce, gider yıkanır...” Papaz itiraz edip "Hayır" demiş ve “Ayna nereden çıktı? Bana ayna var demedin ki!” diye mızmızlanmış.
DEVAMI YARIN
Ragıp Karadayı'nın önceki yazıları...