"Devletimiz, milletimiz için canımız feda Hacı dayı…"

A -
A +

"Evlat bu kitabı daha önce de görmüştüm. Aldım, dükkâna getirdim. Rafta gören aile dostum müftümüz, beni kibarca ikaz etti “okuma” dedi!"

 

 

 

Adam, sanki bu suâli bekliyormuş gibi başladı anlatmaya:

 

- Evlat bu kitabı daha önce de görmüştüm. Aldım, dükkâna getirdim. Rafta gören aile dostum müftümüz, beni kibarca ikaz etti “okuma” dedi. Ben de “tamam okumam” demiştim ama yine de tatmin olmamıştım. Başka müftü efendilere sordum. Yetmedi ilahiyatçı profesörlere, vaizlere sordum hepsi de ağız birliği etmişçesine “bize soruyorsan okuma” dedi. Niçin okumamam lazım geldiğini de anlattılar, ikna oldum. Ben de artık okumuyorum, okutmuyorum da… Sana tavsiyem; bu kitabı ne eline al, ne de oku, ne de buna göre amel et! Benden demesi!

 

- Neden Hacı dayı?

 

- Nedeni çok!

 

- Göster, ben de öğreneyim.

 

- Hangi birini!

 

- Sen daha iyi bilirsin. Cahil gençleriz, yol bilmiyoruz, töre bilmiyoruz, ikaz et, uyandır bizi!

 

- Namaz vakitlerinde Diyanete niçin uymuyorsunuz? Ayrı bir devlet gibi hareket ediyorsunuz! Bu yetmez mi?

 

- Hâşâ! Hacı dayı bu ne söz? Devletimiz, milletimiz için canımız feda… Hepimiz de bu hususta vatanına, dinine bağlı insanlarız. 1983 senesine kadar Türkiye’de aynı takvim kullanılıyordu. Hiçbir problem de yoktu. Durup dururken o zamanki Diyanet yetkilileri vakitlerde değişiklik yaptılar. Temkin vakitlerini kaldırdılar. İkindi namazı 5-6 dakika, yatsı namazı 10-15 dakika öne çekildi. Sahur sabah ezanlarına kadar geciktirildi. İbadet etmek isteyenler için bunlar büyük bir risk… Malumunuz vakit çok mühim. Namaz, oruç, hac, mübârek günler, geceler ona göre yapılıyor. İbadetlerimizin temeli yani. Ben âlim değilim, ilim adamı hiç değilim. Aklıma danışıyorum, cahil hâlimle kendi kendime diyorum ki; “Ey ölümünü bekleyen adam. Bugün yarın âhirete gideceksin. İbadetlerini tam yap, ihlâsla yap… ‘bana göre, çağa göre, fenne göre, tecrübeye göre değil, sağlam vesikalara, doğru şaşmaz delillere göre ibadetini yap!” diyerek nefsimi ikaz ediyorum. Ben de elimi vicdanıma koyuyorum en münasip olanı yapıyorum. Mesela; yeni takvime göre sahur vaktini sabaha doğru uzattılar. Bunun için de sağlam delil de yok. Oruç tutuyorum, bu uzun günlerde. Birkaç dakika için niçin orucumu riske atayım. Türkiye Takvimine uyarak namazlarımı kılsam, oruçlarımı tutsam hiçbir riskim yok ki. Akıl, âhiret menfaatimin olduğu yeri; gündüz gibi açık bir şekilde gösteriyor. İsteyen uyar, isteyen uymaz neticesine de katlanır.

 

- Vebali, Diyanet Takvimini hazırlayanların boynuna.

 

- İbadetin nasıl yapılacağını öğrenmek bizlerin üzerine farz hacı dayı. Suçu başkasına atma şansımız yok.

 

- Sünnet namazlar yerine kazâ namazları kılınmasını tavsiye ediyormuş. Öyle şey mi olur? Eskiden beri ecdat sünnet kılmış.

 

- Siz de söylüyorsunuz ya sadece bir yol gösteriyor Müslümanlara. Tavsiye niteliğinde. İsteyen kılar, istemeyen kılmaz. Eskiden beri sünnet kılan ecdadımız kazaya hiç namaz bırakmamış ki. Böyle bir şey dahi düşünmemişler. Daha açıkçası; o devirlerde namaz kılmamazlık hiç görülmemiş. DEVAMI YARIN

 

 

 

Ragıp Karadayı'nın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.