Gönül hakikate erdikten beri…

A -
A +

Mutluluğun resmini görmek istiyorsan bana bak ve yaşadığın bu bezginlik ve yorgunluğu unut!..

 

 

 

 

 

Kar karışımı yağmur incecik, sokak lambalarının üstüne yağan başka bir ışık gibi iniyordu. Yerler, ince yağmuru buradan alıp hızla az öteye, Haliç’e kadar sürükleyip döküveriyordu. Kuşlar, güvercinler boyunlarını içlerine çekmişler, tüyleri ıslak kedicikler o köşeden o köşeye kaçışıyordu. Hafif çiselerin içinden allı, morlu birer kelebek misali sessiz sedasız ziyaretçiler, salına salına geçip gidiyorlardı. İleride akan insan selinin içine katılarak, oradan oraya yürüdü. Sonra insanlarla birlikte sarının ışıltısında eridi, dağıldı, usul usul uzaklaştı, yitip gitti.

 

Geri dönüp bana el sallarken sanki lisan-i hâl ile:

 

"Uzaklardan göz kırpan güneşi görüyor musun? İşte bak çiçekler açıyor. Bu kar çiçekleri baharın habercisidir. Mutluluğun resmini görmek mi istiyorsun? O hâlde bana bak ve yaşadığın bu bezginlik ve yorgunluğu unut. Dallarını kıran insanın hoyratlığına inat, Rabbimin ihsanını unutma ve sonuna kadar yaşa onu. Sonra derin bir soluk al ve açıl sonsuz maviliğe…”

 

Hey gidi Güray Şahin kardeşim hey! Rabbim hüsn-ü zanınıza layık eylesin beni…

 

“Ebediyyen afiyette olunuz" dileklerimle.

 

Ragıp

 

 

 

Gönül hakikate erdikten beri

 

Muhabbet yolunu alagelmiştir.

 

İyiyi kötüyü gördükten beri,

 

Şu benzim sararıp solagelmiştir

 

 

 

Gece gündüz fikrim, ebedî yârda,

 

Ciğer kebap oldu manevî narda,

 

Garip kalan bülbül şu ilkbaharda,

 

Muradın almaya güle gelmiştir.

 

 

 

Dertli bülbül, bahçelerde bağlarda,

 

Figân eder gül açtığı çağlarda,

 

Mor sümbüllü, gonca güllü dağlarda,

 

Gönül devasını bulagelmiştir.

 

 

 

Bu gurbette ayrılığın elinden,

 

Zarar gelir kötülerin dilinden,

 

HOCA der ki; cehaletin selinden,

 

Bağrımız kan ile dolagelmiştir.

 

          ***

BİR MÜBÂREK GECE...

1989 senesi mayıs ayının son günleri…

 

Onbir ayın sultanı Ramazan-ı şerif, bahar aylarına tekabül ediyor.

 

Ve bin aydan hayırlı Kadir Gecesindeyiz…

 

Sekiz dokuz kişiden oluşan bir sohbet ekibimiz var. Halil Önür, Veli Gündüz, merhum Erol Mermer, merhum Mehmed Oruç, Habip Durmuş, Bekir Özdemir, Mehmet Dokumacı, İsmet Eroğul ve biz…

 

Bu mübârek geceyi dolu dolu geçirmek, fırsatı kıymetlendirmek istiyoruz. Karar verdik; sahura kadar yatmayacağız.

 

İnsanların ebedî kurtuluşu için lüzumlu dinî kitaplar dağıtacağız, satacağız. Satacağız derken de öyle para kazanmak, kâr etmek için değil, sadece kâğıt, baskı ücretlerini karşılayacak kadar sembolik bir ücret… Maliyet bedeli anlayacağınız. DEVAMI YARIN

 

 

 

Ragıp Karadayı'nın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.