Hakikati öğrenme heyecanıyla pürdikkat kesilmiştim!..

A -
A +
Çeşitli düşüncelerle Doktor Nefise Hanımı bekliyorduk büyük salonda. Çünkü o da pek mühim itiraflarda bulunacaktı. 
 
Delicesine birbirlerini sevenlerin platonik aşk hikâyelerini duyanınız çoktur. Bunlardan “Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin, Sümmani ile Gülperi, Kerem ile Aslı, Arzu ile Kamber, Asuman ile Zeycan, Şah Cihan ile Mümtaz Mahal, Tahir ile Zühre…” Bir de Grek medeniyetinden koyalım yoksa kızan çıkabilir, neme lazım… “Marcus Antonius ile Kleopatra...” kitaplara geçen en meşhurlarından birkaçı… Aşkları hakkında destan yazılanlar bir tarafa, bir de saman alevi gibi yanan tutuşan, parlayıp sönenler vardı sayılamayacak kadar çok.
Yalnız ateş düştüğü yeri yakıyordu. Bizleri kavurup kül etmiş, aklımızı hepten başımızdan almıştı.
Her devirde, her yerde böyle içli aşk hikâyeleri yaşanmıştır gayet tabii. “TANJU İLE JALE” de onlardan sadece biriydi. Bilmem Kerem ile Aslı listesine dâhil eder misiniz? Bence onlarınkinden de öteyeydi de o kadar meşhur olamamıştık. Kalbimizi hoplatan, yerine göre neşelendiren, gözlerimizden yaş getirip acı çektiren bir kara sevdaydı bizimkisi. Her çeşit acıyı, sevinci iç içe aynı anda yaşadık, hâlâ da yaşamaya devam ediyoruz.
Çoğu sevdalar unutulup tarihin tozlu sayfalarına gömülmüşken bizimkisinin devam etmesi manidardı. Hiç de öyle unutulup gidecek gibi değildi.
Belki ondandır aldım kalemi elime yazdıkça yazdım. Bakayım kaç defter dolduracağım, kaç tükenmez kalem “Benden buraya kadar” deyip teslim olacak, tükenecekti?..
Çeşitli düşüncelerle Doktor Nefise Hanımı bekliyorduk büyük salonda. Çünkü o da pek mühim itiraflarda bulunacaktı. En çok merak eden de bendim. Gördüğüm kadarıyla konakta olanların tamamı işin mahiyetini az çok biliyordu ki gayet rahat hareket ediyorlardı. Ben de hakikati öğrenme telâşı ve heyecanıyla pürdikkattim. Tam bu hissiyat üzere ve sabırsızlıkla bekliyorken Tanju yanıma geldi, fısıltıyla:
- Bir insan bu kadar mı sevilirmiş ya? Gülüşünü seviyorum, sesini, sessizliğini, sohbetini ve hatta kızmasını bile seviyorum.
- Kimmiş o nasipli?
- Suâli soran! Sevmek için illa ki yüzünü görmek şart değil; kalbinde duruşunu seversin yeter.
- Tanju’m! Sevmekte kimse benimle yarışamaz! Biliyorsun, her gökkuşağının bittiği yerde bir hazine saklı olurmuş. Gökkuşağını takip ettim sende bitti. En kıymetli hazinemsin benim, canımsın, cananımsın! Daha ötesi var mı?
- Var elbette! Geçenlerde bu binanın tamiriyle uğraşırken bulutlar karardı, uzun sağanak başladı… İçimden “Jale’m olsaydı da birlikte ıslansaydık…” dedim, hasretini çektim.
- Seni yalnızlıkta zorla tutan mı vardı? Alnına namlu mu dayatılmıştı?
- İşte orası anlatılamaz! Silah dayatan yoktu da başka şeyler vardı. Olmasaydı bir saniye katlanabilir miydim?
- Her insanın iyi günde kötü günde, yanında olmasını istediği biri olmalı… Yuva, daha doğrusu “sıcak yuva” denilen şey öyle oluyor Tanju Bey'im.
DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.