“Çocuklarınıza bir şey mi alacaktınız?” diyerek cüzdanı uzattı. Ona göre “çocuklar" deyince akan sular dururdu...
Sıddık Baba, daha fazla gidemedi, geri dönüp cüzdanı bulduğu yere geldi. Bir şeyler arayan adama “ne aradığını" sordu. O da:
- Ah! Sorma birader, dün ineklerimden birini sattım. Aldığım parayı cüzdanıma koydum İd’e gidiyordum. Vakit girince namazımı kılayım dedim. Bu arada cüzdanımı düşürmüşüm, onu arıyorum.
- Emin misin?
- Emin olmaz olur muyum? İçinde çocuklarıma alacağım pılı pırtıların parası vardı.
- Çocuklarına demek!
- He ya! Bulamazsam ne yapacağımı bilmiyorum! Çok çok üzüleceğim!
- Ya öyle mi?
- !!!
“Çocuklarınıza bir şey mi alacaktınız?” diye söylenerek beklemeden cüzdanı uzattı. Ona göre “çocuklar" deyince akan sular dururdu:
- Bu mu?
- Evet evet o!
“Cenab-ı Allah razı olsun" deyip cüzdanı aldı. Evirdi, çevirdi epey oyalandı. Bir şeyler diyecekti diyemiyordu. Kekeledi:
- Şey! Bir şey soracağım Baba efendi.
- Buyurun.
- Niçin geri verdin? Çok merak ettim! Çalmadın çırpmadın ve bulurken kimseler de görmemiş.
- !!!
Bu sual karşısında yüzü al al olan Sıddık Baba, sağına soluna bakındı gelen giden yoktu. Birilerinden bir sır saklıyormuş gibi kulağına eğildi, fısıltıyla:
- Etrafta kimsecikler yoktu ama çok sevdiğim biri gördü.
- Allah Allah! Hem “kimse yoktu" diyorsun, hem de “biri gördü” diyorsun, bu ne hâldir baba?
- En çok sevdiğim görünce diğerlerinin ehemmiyeti kalmıyor zaten!
- Eee! Kimmiş o sevdiğin ve seni gören?
- Allahü teâlâ!
- Amenna!
- Bizleri yoktan var eden, varlıkta durduran, yedirip içiren, hayat veren Rabb-ül âlemîn.
- Ya Baba efendi yine beni şaşırttın!
- Şaşılacak ne var bey? Cenab-ı Mevlâm her şeyi görür, bilir. Melekler de yazar. Ahirette de gelir önümüze konur yaptıklarımız. Bu yüzden çocuklarıma haram para yedirmekten korktum. “Cenab-ı Allah bana başkasının hakkını nasip etmesin" diye duâ ederim hep. Bu yüzden hiç düşünmeden verdim.
- !!!
- Böyle bir cüzdan değil bir küp altın bile olsa tereddüt etmeden yine verirdim.
- !!!
Cüzdanı elinde tutan adam, bu izahatlardan pek memnun olmuştu. Sevinçle yüzü aydınlandı, tebessüm etti:
- Ne güzel ne güzel!
- !!!
- Yanılmamışım elhamdülillah!
- !!!
- Sıddık Baba; al bu cüzdanı, içindekiler senin!.. Ananın ak sütü gibi de helâl-i hoş olsun.
- Ama efendi; bu kadarı çok!
- Sen boş ver! Al al dedim!
- !!!
- Beni tanıyorsun az çok! Tarlam, çayırım, malım-davarım yedi sülâleme yeter!
- Rabbim daha çok versin.
- Âmîn! Cümlemize de… Zenginim elhamdülillah. Bu güz, celebi iyi kârla sattım elhamdülillah! Bunu da ayırdım, tam ihtiyaç sahibi birine vermeye niyet etmiştim.
- !!!
DEVAMI YARIN

