"Unutmayın ki bu dünya etme bulma dünyasıdır!.."

A -
A +

Mümin Hoca tebessüm etmişti: “Ben bunu anlatarak Yahudilerin nasıl nev’i şahsına münhasır bir millet olduklarını görmenizi istemiştim."

 

 

 

Haham, bu sefer daha ciddileşmiş; “Seni baştan ikaz ettim! Bu kafayla Tevrat’ı kavrayamazsın! Tevrat’ı anlamak için her ihtimali düşünmelisin!” diye böbürlenmiş, muhatabını aşağılamış.

 

Papaz da inat mı inat biriymiş, talebinden vazgeçmemiş: “Müsaade et, bir kez daha şansımı deneyeyim! Başka bir suâl sor!” demiş.

 

“Son kez soruyorum” diyen haham: “İki adam, bir bacadan içeri düşerler. Biri temiz, öteki kirli çıkar. Hangisi gidip yıkanır?” diye yine aynı soruyu tekrar etmiş.

 

Artık her ihtimali bildiğinden emin olan Papaz; “Eğer ayna yoksa temiz kalan ötekini kirli görüp kendisinin de kirlendiğini düşünerek gider yıkanır. Kirlenen temize bakıp kirlenmediğini düşünerek, yıkanmaz. Eğer ayna varsa, temiz kalan aynaya bakıp temiz olduğunu görür, dolayısıyla yıkanmaz. Kirlenen aynaya bakıp kirini gördüğü için yıkanır!” diye iftiharla cevaplarını sıralamış.

 

Bu sefer kahkahayla gülen Haham; “Maalesef yine bilemedin Papaz Efendi! Sana söylemiştim, kafan Yahudi kafası değil, Tevrat’ı anlayamazsın! Söyle bana, aynı bacadan içeri düşen iki adamdan birinin kirlenip, ötekinin temiz çıkması mümkün müdür?” diye papaza çıkışmış!

 

 

 

Sucuya saka dersin,

 

Yalana şaka dersin,

 

Falanca iyi desem,

 

Kızarak kaka dersin!

 

 

 

Sınıfın konuşkanı ve aynı zamanda da mektebin fotoğrafçısı Neşet parmak kaldırmıştı o gün: “Hocam bazı hocalarımız da bize öyle yapıyor, eğer kırık not vermek istiyorlarsa bir bahane bulup notlarımızı tam vermiyorlar. Tıpkı o haham gibi verdiğimiz cevapları kabullenmiyorlar.”

 

Mümin Hoca tebessüm etmişti: “Ben bunu anlatarak Yahudilerin nasıl nev’i şahsına münhasır bir millet olduklarını görmenizi istemiştim. Sen getirdin işi hocalarına bağladın. Unutmayın gençler, hiçbir hanımefendi ayranım ekşi demez! Hata ve kusurları kendinizde değil başkalarında arıyorsunuz! Birkaç ay sonra siz de talebelerinizin karşısına geçip benim konumumda olacaksınız, yerinizde de talebeleriniz. Onlar sizi suçladıklarında bugünü unutmayın olur mu?

 

Yine unutmayın ki bu dünya etme bulma dünyasıdır! Ecdat ne güzel söylemiş:

 

"Ne ekersen onu biçersin."

 

"Ne doğrarsan çanağına, o gelir kaşığına."

 

Pratik elektrikli ev aletleri kurslarında da çok şey öğretmeye çalışan hocamız unutamayacağımız bir ders vermişti.

 

“Hey gidi günler hey!” dedim. Tarihçimiz Bahattin Bey, müzik hocamız ince, zayıf, çıtkırıldım Bahar Hoca. Kimya hocamız Nejla Hanım. Bu hoca hanımefendi talebenin annesi gibiydi. Herkesi evladıymış gibi sever, kıymet verir, muvaffak olalım diye rehberlik eder, yönlendirirdi. İlk defa bir arkadaşıma nisbet edip kopyaya teşebbüs etmiştim, kitaba bakarken yakalamıştı da yazılı kâğıdını alacağına, kitabı almıştı elimden, kulağıma eğilerek “Yakıştıramadım sana” demiş, utandırmıştı.

 

DEVAMI YARIN

 

 

 

 

 

Ragıp Karadayı'nın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.