17 Aralık Darbesi

A -
A +
"Operasyon" kelimesi az gelir; hadise operasyondan baskındır. Ortada bir darbe teşebbüsü var. Buna kısaca '17 Aralık Darbesi' denebilir. Bir kere daha yazalım:
-Bugün, Batı'nın en büyük düşüncesi ikinci bir Tayyip Erdoğan'ın gelmesini önlemektir.
Türkiye, emperyalizmle hesaplaşmakta, tarihten rövanş almaktadır. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın terbiye edilmiş, söz dinleyen, çizgileri aşmayan biri olmasını beklemişlerdi. Buruk bir hüsran içindeler. Türkiye Başbakanı, millî hudutları aşıp bütün İslam Coğrafyasının devlet adamı oldu.
17 Aralık 2013 Darbesi'nin öncekilerden farkı şudur:
Önceki darbeler, cuntacı askerler tarafından yapılmaktaydı. Bugünkü darbe ise cuntacı emniyet-adliye ittifakıyla yapılmaya kalkışıldı. Darbe hep ordu içinden gelmez.  "Sarıklı İhtilalci" unvanını taşıyan Ali Suavi de medrese talebeleriyle darbeye koşmuştu.
İlk kargaşa ve sisli hava geçince 17 Aralık Darbesinin hükümete, hükümetten de öte Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a karşı icra edildiği görülmeye başlandı..
Eğer bu ülkenin "payitahtında"  "ecnebi süfera" cem olduğunda onlara "imparatorluğun çöküşüne şahit olacaksınız" müjdesi veriliyorsa, bu  toprakların nimetleriyle büyümüş herkesin ucuz, sığ, seviyesiz, hakaretamiz politikaları bir tarafa bırakarak Devletine de Hükümetine de Başbakanında da sahip çıkması bir millî mükellefiyettir.
O "süfera", isterse dediklerini tekzip etmesinler; onlara kızmıyoruz. Herkes vazifesini yapmakta. Yabancı elçiler tabiî ki bize değil kendi çıkarlarına çalışacaklar. Üzüntü verici olan Büyük Türkiye yürüyüşünde mason, siyon, Yahudi, Hıristiyan bilcümle düveli muazzama kuvvetleri milletimizin istikbali üstüne gelirken, tasallutun bu ülkenin bir kısım parti, ana muhalefet, kanaat önderi, cemiyet ve cemaati tarafından anlaşılamaması ve küresel vahşi kapitalizme alet olunmasıdır.
Hadise ne Tayyip Erdoğan diye bir şahıs meselesidir ve ne de AK Parti diye iktidar meselesi. Tezgâh, bu ülkenin varlığına, dirliğine ve geleceğine karşı çalıştırılmakta. Bir lokma bir hırkaya mahkûm edilmek istenmekteyiz. Sevr onlar için hiç bitmedi.
İş başında hangi iktidar, hangi dünya görüşü ve hangi isim olursa olsun, "önümüzdeki 10 yıl içinde dünyanın 10. büyük gücü olacağız! dendiğinde bunu diyenler, aynen bugün olduğu gibi hedefe oturtulur ve kandırılan saf niyetlerle birlikte  darbeyle "çökertilmek" istenir...
Ne var ki elin mi, beyin mi daha yaman olduğu sahada görülür.
Avcı, hiç, tüfeğine güvenmesin; bâzen ava giden avlanır.
Türkiye, artık Genel Valilik değil, bu 'sör'ler de genel vali değil!..
Şükür ki bugün iş başında Hasan Mutlucan türküleri çalınca ceketini kapıp çıkanlar yok. "Beni Allah tutmuş, kim eder âzât?" diyen bir Başbakan var.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.