Ahmet Davutoğlu

A -
A +
Sn. Ahmet Davutoğlu, yaptığı işin beyin bedelini ödemiş bir mütefekkirdir. Türkiye Dışişleri Bakanı, diğerlerinden farklı olarak amelî ve nazarî tecrübe sahibidir. Hoca, yaşadığımız çilekeş coğrafyanın stratejik derinliklerini tahlil etmiş, sonra da kaderin sevkiyle bu zihnî faaliyetin fikrî mahsullerini evvela danışman, sonra da dışişleri bakanı olarak uygulamaya geçirmiştir.
Biz akran nesiller, hep komşularla kavga telkinleriyle büyümüştük; yakın ve uzak etraf düşmandı. Sn. Davutoğlu, işe başlayınca ortaya "komşularla sıfır ihtilaf!" diye bir mefhum attı ve takipçisi oldu. Komşularımızla  birlikte uzunca bir süre çok da faydasını gördük. Şimdiyse muhalif politikacılar, "bu nasıl sıfır ihtilaf? İhtilaflı olmadığımız komşu kalmadı!" diyerek dışişleri bakanını kendisiyle çelişir olmakla itham etmekteler.
Komşularla ihtilafa düşmeden barış içinde yaşamak ideal olandır. Fakat bir komşu yönetimi, hukuk tanımayarak çevreye veya öz vatandaşlarına zulüm yaptığında da sessiz kalınırsa o zaman işlenen zulme ortak olunur.
Bu itibarla, Davutoğlu'nun, İsrail vahşetine, Beşar Esad zulmüne, Sisi ihanetine, Maliki mezhepçiliğine karşı hükümet ve devlete mal ettiği siyaset doğrudur. Kaldı ki aslolan komşu ülke nüfuslarıyla dostluklar kurmaktır. O da zaten vardı, daha da kuvvet kazandı.
Hoca, tensip edildiğinde "Tanzimat'tan bu yana gelmiş-geçmiş en iyi üç dışişleri bakanından biridir" diye yazmıştık.
Zaman bizi doğruladı.
Bu muvaffakiyetin bir fikrî sebepleri var, bir de gönül tarafı. Fikrî sebebi, kayıp topraklar, kayıp nesiller, çarpıtılan kültür, yaralı tarih ve yabancılaşma illetine duyulan aksülamelle inşa ettiği dünya görüşü. Bunda çok sevdiği Fatih-Sultanahmet arası yürüyüşlerinin payı büyük olmalı. Gönül tarafı ise bu aksülamelin çıkış kaynağından gelen yerlilik ve millîlik vasfı. Ahmet Davutoğlu'nun yetişmesinde bir Hatun kişiyle bir Alperen'in yeri çok kıymetlidir.  İkisi de Taşkentli, ikisi de Türkmen. Biri, torunu Ahmed'e "oğlunla ordu, kızınla oba olasın. Koç koç oğlanların ardına düşe, dünyalar ayaklarına gele, herkes sana akıl danışa!" diye dua eden nenesi Hacıkızebe Kadın diğeri de İstanbul'a geldikten sonraki fikir hamurkârı merhum Mehmet Emin Alpkan...
Gündemde "Recep Tayyip Erdoğan'dan sonra AK Parti'nin başı ve Başbakan kim olmalı?" Sorusu var. Birden fazla isim sayılabilir. Ancak mevzua dair Sn. Erdoğan'ın olmazsa olmaz dediği iki şart, bir arzu ve ilave olarak bizim tesbit ettiğimiz bir gerçek var: Tayyip Erdoğan'ın şartlarından biri Barış Sürecinin aynı inançla devam edip yerine oturtulması, diğeri de Paralel Yapıyla mücadelenin taviz vermeden nihayete dek götürülmesi. Ve sadakatiyle vefasından şüphe etmemek.
Üçüncüyü teşkil eden gerçeğe gelince...
Şöyle diyoruz:
Başbakan Erdoğan'ın muvaffakiyetinin sebepleri malûm. Onları daha evvel yazmıştık. Eklemeler de yapılabilir. Ancak bir sebep daha var. Bu da  hitabetteki ustalığıdır. Bize göre, hitabetinin başarısındaki yeri yüzde 50'dir.
Bir genel başkan ve Başbakan adayında diğer iki şart noksansız mevcut olsa bile hitabet yoksa hatalı seçim yapılmış olur. 
Sn. Ahmet  Davutoğlu hitabetiyle kitlelere hakim olacak kabiliyettedir.
Sadakatsizlik ve vefasızlığa gelince...
Bunların o mübarek Türkmen ananın torunuyla alakası olamaz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.