Orhan Pamuk hakkında herkes konuştu, bir Ermeni vatandaş da konuştu. Aruoba ailesinden bir hanım, Orhan Pamuk'u reklam yapmakla, kitaplarını satmak için Ermenileri kullanmakla itham etti. Bu haber bültenlerde bir kere görünüp kayboldu. Öyle midir? Mevzubahis kişinin yaptığı pazarlamaya dönük sansasyonel bir tezgâh mıdır? Bilmiyoruz. Bizim bildiğimiz bu üslubun yeni olmadığı. Bu bir Tanzimat üslubudur. Tanzimat döneminde de Namık Kemal'ler, Mithat Paşa'lar, şunlar-bunlar, padişah aleyhine, devlet aleyhine konuşur, sonra da kanun takibatından kurtulmak için İngiliz, Fransız sefaretlerine sığınır veya sığınmaya teşebbüs ederlerdi. Orhan Pamuk, yurt dışında kendi ülkesini karaladı. Türkler'in 1 milyon Ermeni ve 30 bin Kürt kestiğini ileri sürdü. İddiasını isbat etmesi gerekirdi. Sözünün arkasında duramadı. Türkiye'ye avdetinde tevil ve inkâr yoluna saptı. Orada kalsa iyi ederdi. Öyle yapmadı. Yurt dışına çıkınca aynı sözleri tekrarladı. Peki, Türkiye hukuk devletiyse bu hukuk sadece güçsüzlere, gariplere, arkasızlara mı işleyecek? Yoksa sahiden kanun önünde herkes eşit mi? Bu milleti canilikle itham eden biri elbette isbat için mahkemeye çağrılacaktı. Ne var ki tartışılan yazar, bir yanlış yaptı. Mahkemeye yalnız gitmedi, yanına AB temsilcilerini de aldı. Zaten artık moda olmuştu. Yücel Aşkın yargılanacaksa barolar, akademisyenler, politikacılar, Orhan Pamuk yargılanacaksa AB temsilcileri mahkeme salonunu doldurarak hey'et üzerinde mânevi nüfuz kullanacaklar. VİP usulü muhakeme. Aslında savcılar, hakimler, yargılamaları ikiye ayırmalılar, ayağına gidilecek "a" sınıfı zanlılar, mahkemeye çağrılacak "b" sınıfı sanıklar. Böyle adalet işleyişi olmaz. Orhan Pamuk, bir tezat içinde. Hem AB'ye taraftar, hem AB muhaliflerinin elini güçlendiriyor. Mahkeme önündeki saldırılar elbette çirkindi. Ancak bunun tek kabahatlisi o kızgın kitle mi? Bu kadar esere imza atmış bir aydının böylesine düşüncesizlik sergilemeye hakkı var mı? Çıkan kargaşa ve huzursuzluk Türkiye'ye kaybettiriyor. Yazar, "çeker giderim" diyor. Peki kalanlar ne yapacak. Bir aydın "benden sonra tufan" diyebilir mi? Efendim dâvâ açılırsa AB müzakereleri askıya alabilirmiş. AB bu kadar mı çerden çöpten? Neden Irak'ta Filistin'de Paris'te ölenler görülmez? Suçlu bu ülkenin mürekkep yalamışları. Her yeniliğe "istemezük" diye karşı çıkan gerileme dönemi yobazları. Suç işledikten sonra Avrupa elçiliklerine iltica eden Tanzimat münevverleri Avrupalının gözüne girmek, onlardan aferin almak için tarihine, mazisine, milletine kıyan Cumhuriyet aydınları. Bizim aydınlarımız hep günahkârdı, hep de öyle gidiyor. Çünkü aydınımız yerlileşemedi. İsmi, ister münevver olsun, ister aydın, ister entellektüel, fark etmez, bunlar zarf.