Barışın mimarı

A -
A +

 Düveli muazzama, büyük devletler, istihbarat bozgunculuğundan savaşa kadar ağırlıklı olarak bir asırdır uğraştığı ve son 30 yılda da bölge halkını birbirine kırdırdığı hâlde gayesine varmaya muvaffak olamadı...

16 Kasım 2013 Günü Diyarbakır'da sadece kardeşlik kazanmamıştır. Aynı zamanda sömürgeci devletler mağlup edilmiştir. Hadisenin resmedilmesi çok basittir. Afrika'da yer altı zenginliği olan bölgelerde iki ayrı kabileye silah verip birbirine düşürdükleri gibi bu iklimde de imparatorluğun yol haritası ümmet vizyonu terk edilerek tek tipleştirme cereyanı başlatılınca aynı facialar yaşandı. Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkler dinsizleştirme projesine maruz bırakıldı. Tutmayınca  50. yıldan sonra malum terör örgütü üzerinden Kürtler dinsizleştirilmeye uğraşıldı. 16 Kasım Zaferiyle Düveli Muazzama ve bir kısım Türklerin Kemalizmi ile bir kısım Kürtlerin Kemalizmi mağlup edilmiştir.
Bu nasıl oldu?
AK Parti iktidarının sabırlı siyaseti ve Tayyip Erdoğan unsuru doğrudur. Nitekim Mesud Barzani'nin Diyarbakır konuşmasındaki o tesbiti gözden kaçmamalı: "Türkler, nihayet barışı kurabilen bir lider çıkarttılar." Bunlar gerçek. Ama, asıl büyük bir hakikat var. Bu iklim, bu sulhü, o sabrı, Tayyip Erdoğan'ın yetişmesini bir büyük hakikate borçludur:
Şu gün bu topraklarda barışı, kardeşliği yeniden tesis eden, yaraları saran, gözyaşlarını silen ahlak, rejimin yok etmeye çalışmasına rağmen halkın en samimi hislerle  bağlandığı Nakşibendiyye Yoludur. Bu yolun büyüklerine  Silsile-i aliyye denir. O altın zincirin iki asırdır bölgemizi ve bölgenin her aidiyette insanını etkileyen büyük ismi Mevlana Halid-i Bağdadi Hazretleridir. Mason dayatması Tanzimat çıkışıyla bu zatın ilim güneşinin bu iklim üzerinde yükselmesi eş zamanlıdır. Çok sayıda İslam âlimi yetiştirmiş ve onlar vasıtasıyla geniş coğrafyaları irşad ve gönüller inşa etmiştir. Şeyh Şamil de talebesidir. Abdülhakim Arvasi de. Barzaniler de Halidiye denen bu kola bağlıdır, Türkiye'deki ana akımlar da. Abdülhakim Arvasi Hazretleri, O büyük zatı şöyle tarif ederler: "Bütün Peygamberlik şartlarına malikti, fakat Peygamberlik devam etmediği için Peygamber olmamıştır."
Düveli muazzamanın projelendirip ideolojik taşeronlarıyla uygulamaya koyduğu ve Türk-Kürt çatışması diye kabullendirdiği mücadele, esasında Nakşi varlığı kazımaya dönük -bugüne kadar dile getirilmemiş- sinsi bir plandır. Çünkü Nakşilik, diğer hak yollarla birlikte ehl-i sünnetin itikatta ve amelde tavizsiz ana caddesidir.
Diyarbakır'da kucaklaşanlar, gönülleri Nakşi aşkla yoğurulmuş, fakat birbirinden ayrı düşürülmüş Halidiyye kolundan kardeşlerdir.
Allah ayırmasın.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.