İlker Başbuğ Paşa ile ilk defa 1. Ordu Komutanı iken Harbiye Orduevinde tanışmıştık. Resepsiyona erken gittik. Az sonra İlker Başbuğ da geldi. El sıkışırken kartımızı takdim ettik, şöyle dedi: "Biz sizi tanıyoruz, günde üç saatimiz sizleri okumakla geçiyor." Başka paşalar gelene kadar sohbet ettik. O gün ve sonrasında intibamız şu oldu, gerçekçi bir insan. Dönemine bir yenilikle girdiği halde 4 şanssızlıkla başladı. Birincisi bana Paşa demeyin sözü. Diğerleri Bayraktepe/Aktütün baskını. Ve buna bağlı olarak ikinci başkanın para olmadığı için karakolu nakledemedik beyanı ve hava kuvvetleri komutanının golf hadisesi... Hata hayatın bir parçası, yeter ki görülsün, ibret alınsın ve tekrarlamasın. İlker Başbuğ, genelkurmay başkanlığına gelmeden yeniliklere imza atmaya başlamıştı. Buna Eğirdir'de şahit olduk. Komando birliklerinin neden profesyonel asker olması gerektiğini tafsilatıyla anlatmış takvim de vermişti. Ama nedense olmadı. Fakat fikrin takipçisi. En büyük yeniliği ise hükümetle münasebetlerde oldu. Yarım asır içinde ilk defa asker kabine toplantısına katılarak başbakan ve bakanlara brifing sundu. Sayın Başbuğ'un orada neler dediği ortaya çıkıyor. Dile getirilenler tahlil edildiğinde gerçekçi ve komplekssiz bir üslup fark edilecektir: -TSK Hükümete karşı sorumludur. -Kültürel açılımlar sürmeli, Kürtçe TV projesi hızlanmalı. -Terörü bitirmek için bir peşin hükmümüz olmadan yapılacak her türlü teklifi değerlendirmeye hazırız. -Bir şey beklememekle beraber Barzani ile görüşmeye karşı değiliz. -Şehit cenazelerinde ne askere alkış ne de siyasetçiye yuhalama olsun. -Yetişmiş din adamı, dağa çıkmamayı temin ve terörle mücadelede büyük destek vermektedir. Bölge camilerindeki açık imam kadrolarına tayinler yapılmalıdır. Başbuğ Paşa, vazifeye gelir gelmez hemen Diyarbakır'a gitmiş, ahali ile bir araya gelerek onları dinlemişti. Bu bir yenilikti. Çok normaldi. Fakat ilk defa yaşanıyordu. Son yenilik de bu adım oldu. En çok dikkat çeken, din adamına sahip çıkılması, dinin ortak payda hakikatinden istifade, Kürtçe TV'de geç kalındığı ve Kuzey Irak yöneticileriyle temasın lüzumuna inanmak. Şu var ki İslamiyet, bütün ülkede ortak payda. Sadece elzem halde hatırlanmamalı. Örgüt yetişen gençleri dinsiz yapmadan eli çabuk tutmak şart. Dünle karşılaştırırsak bunlar az şeyler değil. Ancak askerin isteğini de görmeli. -Taktik kararların tenkidi tahrip edici olmakta. Adının ve soyadının genelkurmay başkanına yüklediği vazifeler olmalı. İlkleri başlatmak ve bir yola baş koymak. Bunlarla dönemlere imza atılmış olur. Unutulmazlık gerçekleşir.