Bugünün nevruzu, dünün 1 Mayısı

A -
A +

Mart başında bazı Kürt kadınlar sokağa döküldü. Polisin sabrını taşıracak gösteriler yapıldı. Bazı polisler dayanamayarak eylemcileri copladılar. Şimdilerde nevruz dolayısıyla ideolojik Kürtler yeniden sahnedeler. Onların tertibiyle binlerce Kürt vatandaşımız toplanıyor. Fakat Türk bayrağı yok. Bayrağın olmaması bir yana tahrik için her şey yapılmakta. O kadar ki Mersin'deki gösterilerde bayrak hakaretlere uğruyor. O hakareti yapanlar yakalanmış, 14 yaşında çocuklar. Mevzuat gereği bu yaştakilere bir şey yapılamayacak. Demek ki her şey inceden inceye düşünülmüş. Hadise artık "bir avuç çapulcu" manzarasında değil. İdeoloji, kadına, çocuğa ve gence mal edildi. Bu insanlar nasıl kazanılacak bunları düşünmek lazım. Şüphesiz ki onlar da gün gelecek pişman olacaklar, onlar da bu rüyadan uyanacaklar. Tıpkı bir zamanlar komünist ütopyalara kapılıp da dünyaya nizam vermeye çalışanların daha sonra bin pişman olmaları gibi. Ne var ki her defasında dalgaya kapılanlar ayılana kadar ülke büyük ziyanlara uğruyor. Yine öyle olur. Eskiden "1 Mayıs İşçi Bayramı" vardı. O devirde nevruz bilinmezdi. Nasıl bir bayramsa o gün dükkanlar açılamaz, sokaklara çıkılamazdı. Taksim meydanında bile sadece güvercinlerin yem aradığı, başka bir canlının bulunmadığı zamanlar oldu. Bu sözde bayramlardan birinde DİSK Taksim'de miting tertip etti. Meydan insan alamadı. O kalabalıkta silahlar patladı. Bu ülkenin onlarca insanı hayatını kaybetti. Kim vurdu, nasıl oldu bilinemedi. Şu gün sokaklar, 1 Mayısı hatırlatıyor. AİHM'den Abdullah Öcalan'ın davasının yenilenmesi yönünde karar çıkması beklenmekte. O dava canlı yayınlarla dünyaya duyurulmuştu. Davanın hakimi kılı kırk yaran kibar bir hukukçuydu. Buna rağmen DGM'lerin kalkması bahane edilerek iadeyi muhakeme yolu zorlanıyor. Türkiye, tabii ki rıza göstermiyor. Mart başındaki kadın eylemleri, bayrak yırtma senaryoları, el öpmek için kuyruğa girmeler, on binlerin toplanması işte o davayı temin maksadına dönük. Yeniden yargılanma mizanseni sahneye konmak isteniyor. Faraza yeniden yargılansa ve bir kere daha mahkum olsa bu netice Avrupalı dostlarımızı memnun edecek mi? Hayır. Onlar serbest bırakılmasından yana. Türkiye direnecek, fakat bu defa da AB zorluklar çıkartacak . O zaman sokaklar daha kalabalıklaşacak. O zaman kanlı pazar gibi kanlı günler yaşanmasından korkarız. Hükümetin çok uyanık olması ve sayın Başbakan'ın Ankara'da adeta nöbette beklemesi lazım. Başımıza çorap örülmek isteniyor. Her istikrarda, her kalkınma hamlesinde, her kuvvetli hükümette bunlar tekrarlanıyor. Ha Taksim, ha Diyarbakır. Ha 1 Mayıs, ha nevruz. Kaygıları Türkiye'nin büyük Osmanlı mirasına sahip çıkmasıdır. Türkiye bunu Kürt vatandaşlarına anlatabilmeli. Bin yıl birlikte yaşamış insanlar bin yıl sonra ayrılabilir mi? Et, tırnaktan ayrılırsa evet.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.