Çoğalan tesadüfler

A -
A +
Tahılın ekim, kıyafetin dikim mevsimi olduğu gibi bir yayının çıkacağı  zaman da vardır. Her yayın organı bir sermayeye dayanır. Kolay kazanılmayan sermaye, yanlış zamanlamayla gazete çıkartıp batırmak istemez.
Şu günler, yeni bir gazete çıkartmak için isabetli bir takvim midir? Eğer 17 Aralık darbe süreci olmasaydı evet; fakat, yaşananlar ortada. Döviz de faiz de yükseldi. Hazinenin ziyanı 150 küsur milyar dolar. Devletle paralel yapı arasında mücadele kıyasıya devam ediyor. Barış inşa etmek için Kürt tarafıyla görüşen MİT kurmayları için kurulan 8 Şubat tezgâhlarına dair haberler, dudak uçuklatacak cinsten.
Şu ortamda gazete çıkartmak maceraya atılmaktır.
Muhalefetten öte savaş için yayına başlayan uç bir gazetenin ne kadar reklam alacağı belli. Maaşlar bile zor ödenir. Ama internette dolaşan iddia o ki arkada Geziciler ve Esad var. Geziciler ağaç öpmekle tek başına bu zorluğu aşamazlar. Bu noktada malum ve meşhur Alman Vakıflarını unutmamalı.
Savaş tamtamlarıyla bir gazete gelirken Ukrayna'dan bir Türk yolcu uçağı kaçırıldı. Bir F 16 bu olaya müdahil oldu. Askerî jetimiz, müdahil olmasaydı, rehine uçak, İstanbul'a inmeyecek miydi? Sanmıyoruz. Peki  öyleyse sebep ne? Bunun sebebi zamanla ortaya çıkar. Dikkatlerden kaçmış olamaz; bu hava korsanlığıyla bir hava yolu şirketinin müthiş bir reklamı yapılmıştır. Aynı şirket altı ay kadar evvel 100 adet yolcu uçağı siparişi vermişti.  Ergenekon, şu-bu derken Türkiye'nin dünya markası TSK imal edilmiş delillerle itibarsızlaştırılmaya maruz bırakılırken bir başka dünya markası THY de aşağı mı çekilmeye çalışılmaktadır?
Tesadüfe bakınız ki yine aynı gün Van'da bir askerî kamyon devrildi ve üç askerimiz şehit oldu. Bu gerçekten bir kaza olabilir. Ne var ki yaşadığımız günlerin hırs ve intikam dolu havası yüzünden şüphe ihmal edilemez. Unutmamalı ki Abdullah Öcalan'ın görüntülerinin tahrik maksadıyla internete servis edilmesi de yine bu tesadüflerin yaşandığı takvimdedir...
Yukarıdaki vak'alar üst üste aynı güne denk gelirken İstanbul otogarında bir grup taksici eylem yaparak cam-çerçeve indiriyor, aynı saatlerde Geziciler de internette sansürü protesto etme iddiasıyla Topçu Kışlası'nda terör estiriyorlardı.
Bunlar, çoğalan tesadüflerin yurt içi tarafı.
Yurt dışındaki gelişme çok daha mânidar:
İşsizlik bahanesiyle Saraybosna karıştırılmakta, Osmanlı Arşivi ateşe verilmekte.
Ne alâkası var? denebilir. Hayır, böyle düşünmek saflık olacaktır. Suriye, bir tuzak olarak kapımıza kondu. Tuzağa düşmedik. 3 yıl uğraştılar,  olta ellerinde kaldı. 700 Bin Suriyeliyi ana vatana kabul ettik, fakat millî menfaatlerimizi tehlikeye atmadık. O zaman işte yukarıdaki iç tesadüflere denk bir dış tesadüf olarak Borsa-Hersek karıştırılmakta. Güneyimizden sonra Batıdan da kuşatılıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.