Dumanın rengi

A -
A +
Vatikan'a yeni papa seçilmesi, bazı tv'ler tarafından naklen verildi, bazı gazeteler haberi manşetlere taşıdı. Duyurulan cümle şu "bacadan siyah duman çıktı". Bir gelenekmiş, papa adayı, içinde bulunulan turda seçilirse beyaz, seçilemezse siyah duman çıkarmış. 
Kimsenin "şu çağda dumanla haberleşme eskiliği!" deme hakkı yok. Kimse, "haber görülmesin" de diyemez. Ama o haber, bizim öncelikli meselemiz değildir. Bu haberi yapanların şuna dikkat etmeleri gerekir: 
Papa, 7 milyarlık dünyada 2 milyar civarındaki hıristiyan nüfus içinde yalnızca 1.2 milyar tutan katolik hıristiyanların dini lideri. Hıristiyan âlemin diğer kısmı ortodoks ve protestan. Onların dini liderleri ayrı. Diğer taraftan şianın ayetullahları var. Budistlerin kendi liderleri. Sünni Müslümanlara gelince, ehli sünnetin çınarı, geçen asrın ilk çeyreğinde kökten kesilerek, papa tek güç olarak kalsın diye Halife, İngiliz pazarlık ve dayatmasıyla gönderildi. 
Şimdi bu papa seçilme haberiyle -sanki- bütün dünya hıristiyanmış, bütün dünya katolikmiş gibi örtülü bir misyonerlik propagandası, tabiiyet telkini ve tebcil/yüceltme niyeti aşılanmak isteniyor. 
"Bacadan siyah duman çıktı" haberleri, bu taraf için "Müslüman mahallesinde salyangoz satma" hicvine muhatap olur seyirde. Müslim, gayrı müslim kimse ahlaki çöküşü konuşmuyor. Vatikan'da papazların kirlettiği mağdurlar unutulmakta, haberin devamı yapılmıyor. Bir papa çekilip, yerine bir başkası seçilmekle o suçlar af mı olacaktır? 
Papa seçilmesi, siya-beyaz duman sembolleri, günler öncesinde işlenmeye başlandı. Papalık, papa, dünyanın yedide birini temsil ederken neden bu denli kudretli ve mutantan gösterilmekte? Neden papanın seçilmesi, sözü, ziyareti haber olmaktadır? 
Yukarıda anlatmaya çalıştığımız gibi katolik dünyası dışındaki insanlara da papa kendi ruhani rehberleriymiş gibi sunulmakta. Hele bu ülkede. Bu ülkede papa haberleri yapmak yıllar yılı ilericilik sayıldı, papaya ihtiram gösterilirken bu topraklardan çıkmış Halifeye sövüldü, patriğe karşı düşmanlıklar körüklendi. 
Bu esrarengizliğin farkında olunması, araştırılması ve anlaşılması gerekir. 
Türkiye'de geçen asrın ilk çeyreğinde "Müslüman kaldıkça kalkınamayız, öyle ise biz de Hıristiyan olalım, bunu anayasaya da kaydedilim" diyen dar ufuklu, tembel ve hantal insanların yaşadığı unutulmamalı. 
Yazımızı Necip Fazıl merhumun bir fıkrasında naklettiği mevzumuzla alakalı bir trajediyle bitirmek isteriz: 
-Ankara Bahçelievler'de bir baba-oğul sokakta yürürken bir tabut, cemaat ve imam görürler. Çocuk, babasına sarıklı-cübbeli imam efendiyi işaret ederek sorar "o kim?" Adam, oğluna imamı anlatır. Ancak çocuk anlamaz. Baba, biraz daha tafsilat verince çocuk "ha, der, anladım, Müslümanların papazı!!!"

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.