Fatih'in kerameti

A -
A +
Demokratikleşme Paketi, vatandaşların kendi aidiyetlerinde kalarak ülkenin ortak değerlerini benimseyebilmesi, toplumun yeniden çok kültürlülük ebem kuşağına dönüşüdür... ayrıca; DP, başlangıç paketi ve gelmesi beklenen müteakip paketlerle Cumhuriyet dönemine mahsus, artık alkışlansa da yerilse de tarih laboratuvarına mal olmuş uygulamaların tamiridir. Bir başka söyleyişle DP, aynı toprakları paylaşan aynı ülke insanlarının karşılıklı anlayış, huzur ve barış içinde yaşayabilme melekesini arayış ve bunu gerçekleştirme çabasıdır. Silahın, kin ve öfkenin yerine tahammül, dinleyebilme ve bir mecliste buluşabilme iradesi..
Mevcut ve gelecek paketler sosyal, itikadi, folklorik ve ırki tashihlere giderek yakın tarihle yüzleşecek ve müsebbipleri adına ikrar ve özürleri dile getirebilecektir.
Paketler, Kürd'e, Aleviye, Çingeneye, Hırıstiyana ve daha başka kendini mağdur hisseden zümrelere türlü iyileştirmeler yapıyor ve yapacaktır. Ne var ki olması gerekenler olurken, daha başka olması gerekenler, ihmal görürse orada adil olmayan bir tasarruf var demektir. Adalet ve hakkaniyet üzerine bina edilmeyen her tasarruf eksik kalmaya mahkûmdur...
Birkaç yazıdır Ayasofya Camiî Kebirini dile getirmeye çalışmaktayız. Önce meşhur mâbedin tarihî seyrini silsilei bir şekilde verdik. Sonra erken Cumhuriyette nelere maruz kaldığını yazdık. Şu bir gerçek ki bu mukaddes mekânı cildlere sığdırmak mümkün değildir. Böylesine önemli bir eser için hadiseye dikkat çekmek ve takipçisi olmakla mükellefiz. Aksi halde yarın Fatih Sultan Mehmed Han'ın yüzüne bakamayız.
Haklar iade edilirken Ayasofya da Müslümanlara iade edilmelidir...
Düvel-i muazzama, Lozan'da fikirlerini müzakere etmekten ziyade, isteklerini dikte ettirmişti. Oradaki 4 esas dikteden biri Ayasofya'yı tekrar kilise yaptırmaktı. Bu gayeye varamadılar. Fakat, devrin Ankara'sı O'nu müze seyir ve eskimişliğine mecbur etti. Ayasofya'nın müze kalması istiklalimizin eksikliğine çarpıcı bir vesikadır. Unutulmamalı ki kılıç hakkı ve şehid bedeliyle alınan bu mâbedi vakıflaştıran, şehrin ve çağın sahibi "Fatih Sultan Muhammed Han" Ayasofya Camiîni camilikten çıkartacaklara beddua etmektedir:
-Kim bu mâbedimi camilikten çıkartırsa Allahın, meleklerin ve bütün insanların lâneti onların üzerine olsun!!!...
Bu tehdit dolu mânevî müeyyide, vakfiyede uzun yazılıdır. Vaki ihtar, gönül gözü açık o büyük Hünkârın bir kerametidir. Sultanlar Sultanı, eserin başına gelecekleri görmüş olmalı.
Mesele öncelikle, cami ihtiyacı değildir. İsteğin, ideolojik bir yanı da yok. Ağır bir adaletsizliğin düzeltilmesi gerekmekte. Bu ayıptan, bağımsızlığımıza vurulmuş bu zincirden, bu aşağılanmaktan kurtulmalıyız.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.