5 Ağustos 2025’te ilk toplantısını icra eden "Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu" milletimize, vatanımıza, her aidiyetten vatandaşımıza, günümüze ve geleceğimize hayrlı olsun…
Komisyon mensuplarının aklıselimlerinin tam, ufuklarının açık, sabırlarının kavi, kararlarının âdil ve vicdânî, çalışmalarının kolay, yollarının "Millî Birlik ve Kardeşlik Bayramına" çıkmasını dileriz.
Komisyonumuz, ilk toplantısını TBMM’de, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un riyâsetinde yaptı. Grubu olan ve olmayan partilerden 48 milletvekili bu komisyonu meydana getirmekte. Meclis’te gruba mâlik olmasına rağmen 1 parti, bu fevkalade hizmete iştirak etmedi. Onun da hatadan rücû etmesi iyi olur…
Bu komisyon yahut irfanımızın bin yıldır kullandığı kelimeyle söylersek "encümen", Sn. Kurtulmuş’un da ifâde ettiği gibi tarihî bir hey’ettir. Vazifeleri, şerefli ve fakat bir o kadar da ağırdır. Bir asırdır süregelen bozukluk, sapma, aldanış, hata ve yanlışları… ayıklayarak hakkaniyet ve adaleti tesisle mükellefler. Böylesine ağır bir yükün, hemen herkesi memnun edecek şekilde helalleşmeyle bitirilmesi hiç de kolay değil. Zaten kolay olmadığı için bu encümen teşkil edildi. Bu işlerde en yetkin kişilerin söz konusu istişare hey’etinde yer aldığına inanmak isteriz. Encümen; komisyon riyâsetinde bizâtihî TBMM Başkanının olması da ayrıca değerlidir.
Böyle bir komisyonun kurulup 48 kişinin bir masa etrafında toplanarak Terörsüz Türkiye gâyesini gerçekleştirip kalıcı kılmak için mesâiye başlaması kolay olmadı. Hâdisenin Erken Cumhuriyetten itibaren 100 yıllık, Soğuk Savaştan sonra da 50 yıllık karanlık, kederli, kanlı ve elem dolu bir mazisi var:
Tek Parti Zihniyeti’nin türlü haksızlıklar yaptığı ilk çeyrek asırda cemiyet, İngiliz güdümlü zorbalıklara mârûz kaldı. Hedefte, dindarlar ve Kürtler vardı. Türlü ideolojik şovenlikler yapılıyordu. İngilizlerin başını çektiği emperyalistlerin yönlendirmesiyle Türkler ve Kürtler arasındaki köprüler, kundaklandı, kardeşlikler kurşunlandı. Türkiye, katiline âşık şaşkınlıklar yaşadı. Soğuk Savaştan sonra İngilizlerin yerini Sovyetler aldı. Sovyetler dağıldıktan sonra devreye ABD girdi.
Ankara dönemiyle birlikte imânın, ecdadın, geçmiş tarih ve birikimin reddedilmesi, 1920-1945 arasında Kürtleri İngiliz himayesine itti. Bu yaman tuzakta çift yönlü oynayan İngiliz emperyalizmi kazançlı çıktı.
1960’tan sonra 1961 Anayasasıyla birlikte SSCB’nin destek, telkin ve himayesiyle bir kısım Kürt gençleri Moskova’nın güdümüne girerek silahlanıp kanlı eylemler ve katliamlar yaptılar, örgütlenip dağa çıktılar. İşin garip tarafı sosyalizm rüzgârları sebebiyle bir kısım Türk gençleri de Moskova veya Çin güdümüne girmişlerdi. Hepsinin ortak yanı sömürü düzeniyle savaş, işçi sınıfının iktidarı, devrin deyimiyle halkların kardeşliği ve anti Amerikancılıktı. Bu gençler kaçıp Avrupa, Suriye, Irak, İran ve Moskova’ya yerleşmişlerdi.
1991’de Sovyetler Birliği dağlınca Kürt örgütleri bu defa da İngiliz, Alman, Fransız ve fakat bilhassa Amerikan güdümüne girdiler. CIA, dünkü hasımlarını vekâlet savaşçıları olarak kullanmaya başladı. Dünkü anti Amerikancı bölücü örgüt, ajanların yol göstermesiyle Türkiye ve komşu ülkelerde kanlı eylemler yapar oldu.
7 Düvelin bu sinsi tertibi, geniş çapta 1 asrımızı, soğuk savaştan sonra 50 senemizi ve 2 trilyon dolarımızı kaybettikten sonra noktalanacaktı. Ne vakit ki Devlet, FETÖ terör örgütünü çökertti, çok muhkem bir Cumhur İttifakı kuruldu, savuma sanayiinde yüksek başarılara imza attık. Bölücü örgüt, yurt içi ve mücavir sahalarda kıpırdayamaz hâle düştü işte o zaman 12 Mayıs 2025’te kendini feshetme kararı almak zorunda kaldı. Ardından sembolik bir gösteriyle silahlarını yaktı.
Bugün vaziyet, pürüzsüz değildir:
Örgütün İmralı adasındaki başı, soğuk savaş dönemi şartlarının geçtiğini hatırlatmanın yanı sıra federasyon ve özerklik gibi sözler etmezken İsrail’in kışkırtmasıyla Suriye’de SDG/YPG başına buyruk hareket edebilmektedir. Hâlbuki kayıtsız-şartsız yapılan çağrı, örgütün her unsuru içindir. Gerçek bu olsa da Suriye’deki rahatsızlık yarın İran, Irak veya başka bir yerde de yaşanabilir. Örgütten kopan bazı gruplar, yeni bir yapılanmayla yeni kanlı eylemlere girişebilirler. İki yıldır Gazze ve Filistin’de korkunç bir soykırım yapan ırkçı İsrail’in varlığı böylesi isyan teşebbüsleri için cesâret ve ümit sebebidir.
Onun için adı geçen İstişare Encümenimizin kurulmasını fırsat bilmeli ve çalışmalarıyla alakalı mütalaa ve sözlere âzâmi dikkat etmelidir. Daha bir süre evveline kadar "örgütün Meclis’teki uzantısı" diye itham edilen parti, bugün bu komisyondadır. Örgütün silah bırakmasına dair çalışmalarda da ilk günden beri gayret sarf etti…
Gelinen bu merhaleyi, 5-10 yıl evvel böylece yazıp-konuşmak, hayal olarak görülür ve kınanırdı.
Herkes, Türk ve Kürt analarının gözyaşı ve yanan yüreklerinden ders çıkarmalıdır. Şu an belki geçici bir sükûnet yaşanıyor. Bizler de layıkıyla destek olursak Kardeşlik Komisyonumuz eliyle eksiksiz, noksansız ve sürekli bir barış ve huzur iklimini yakalayabiliriz.
Biz, bir asır evveline kadar, bu topraklardaki bütün Müslüman unsurlarla birlikte "Ümmet-i Vâhide" Tek Ümmet idik. Kendimizi, bin yıl boyunca bu güzel kimlikle târif ettik.
Asla unutmamalı ki:
-İnancımız, birlik, dirlik ve varlığımızın harcıdır…
7 Düvele, türlü fitne ve çıfıtlıklara mukabil Terörsüz Türkiye’yi inşa etmek bekâ meselemizdir!..
Ölmek var; dönmek yok!
Allah, utandırmasın…
Rahim Er'in önceki yazıları...