Irak işgal edilirken Saddam Hüseyin ordularının müthiş bir direniş göstererek müttefik ordularına kan kusturması bekleniyordu. Bunu bizzat işgale gelen kuvvetler de beklemekteydi. Fakat gelişmeler hiç de öyle olmadı. Bütün dünya bir sürprizle karşılaştı. Irak silahlı kuvvetleri, kısa bir zaman içinde adeta yok oldu. İran'la 8 yıl dişe diş savaşmış, tecrübeli bir ordu kaybolup gitmişti. Basra tarafındaki direniş sayılmazsa işgal orduları neredeyse elini kolunu sallayarak Irak topraklarına girdiler. Bu kolay fetih, işgalcileri zafer sarhoşluğuna kaptırdı. Acaba bu bir taktik miydi? Direniş bilhassa mı olmadı? Meseleye bu tarafıyla hiç bakılmadı. Devrin Irak iktidarı, gelen düşman dalgalarına karşı koyamayacağını anlayarak ordusunu yer altına çekmiş olamaz mı? Böyle bir tahminin yanlış olma ihtimali kadar artık doğru olma ihtimali de var. Irakta bütün aleyhte faktörlere rağmen mukavemet daha bir kuvvetlenmekte. İşgalciler her gün biraz daha zora girmekte. Adına ister milli mücadele densin, ister terör, isterse başka bir şey. Irak'ta sabotaj, kundaklama, intihar saldırısı ve benzeri eylemin olmadığı gün yok. Dün zirveye varıldı, 125 civarında ölü var. Mukavemetçilere, direnişçilere kim yardım ediyor? Onları kim organize etmekte? Şaşırtıcı soruyu tekrarlayalım, Irak ordusu, halkı ve şehirleri mahvetmemek için bilhassa mı Amerikan, İngiliz ve öteki işgal güçlerini topraklarına, içerlere çekerek gerilla, milis harbine başladılar. Bu mümkün olamaz mı? Galiba mümkün. Mümkün ki süper güç ordularına rağmen Irak direnebilmekte. Ne seçimler çare oldu, ne ithal demokrasi, ne başka bir şey. Bir Kürt liderinin Irak devlet başkanlığına gelmesi de yangına benzin sıkmak olacak. Talabani, özellikle TSK'yı yumuşatmak için Laikliğe olmazsa olmazlık vurgusu yapmakta. Bu kurnaz adam, yakında Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlılığını da dile getirirse şaşmayınız. Irak'ta iç içe iki savaş var. Biri Iraklıların savaşı, diğeri Kürtlerin gayet ince taktiklerle yürüttüğü bağımsızlık savaşı. Amerika çekilse bu defa da Araplarla Kürtler gırtlak gırtlağa gelecek. Kürtler o zaman bir kere daha bizden yardım isteyecekler. Netice itibariyle meseleye hangi tarafından bakarsanız bakınız ortada bizim için dikkatli olunması gereken bir manzara var. Bundan sonra "ABD ile aramız mı bozuluyor?" sözleri daha da abartılacaktır. O söz bir taktik olabilir. Kusurlu, mahcup çıkartılmak istenmekteyiz. Türkiye'ye kusur yüklenecek ki 3 Mart tashih edilsin. Washington şüphesiz ki devleti, ordusu, gücü kalmamış bir ülke karşısında çaresiz duruma düşmek istemez. Irak daha karışıyor. 125 civarında ölü Ankara'yı düşündürmeli. Ankara bütün ihtimallere göre her şeyi yeniden gözden geçirmeli. Irak'a yeniden çekilmek isteneceğiz. Hiç bir şey olmazsa Kerkük karıştırılarak mecbur bırakılabiliriz. Irak, parçalanmaya doğru gidiyor. Görünen o ki eski tahminlerin aksine 3 değil 2 parça olma ihtimali daha kuvvetli. Temenniler, hakikatleri değiştirmeye muktedir değildir. Ankara istediği kadar Irak'ın toprak bütünlüğü desin. Başkaları ise parçala ve hükmet diyor. Tarih hep böyle seyretti. Bir kere daha seyrediyor.