Irak petrollerindeki haklarımız

A -
A +

BOTAŞ, TBMM'ye 168 sayfalık bir rapor sunarak çok hayati bir meseledeki kayıplarımızı meclisin dikkatlerine sunmuş. Buna göre Kerkük-Yumurtalık boru hattı gayrı faaldir. Irak, tahditli bir ülke olduğu halde BM'nin müsaadesiyle 2003'e kadar buradan Yumurtalık'a petrol sevkiyatı yapılmıştır. 2003'ten beri sevkiyat beklemektedir. Halbuki iki devlet arasında akdedilmiş andlaşmaya nazaran Irak, bu hattan senede asgari 35 milyon ton petrol sevk etme mecburiyetindedir. İradesi kendi elinde olmayan Irak devleti bunu yapamamıştır. Yapamayınca da andlaşma gereği 3 yıl için 500 Milyon dolar tazminat talep etme hakkımız doğmuştur. BOTAŞ, bu paranın tahsili için iki teklifte bulunuyor. Birincisi Kerkük petrollerinden yüzde 2.5 pay almamız. İkincisi de boru hattında bekleyen 4 Milyon tona yakın petrole el koymamız. Mecliste kurulan komisyon, meseleyi incelemiş, diplomatik temaslar olmuş. Irak özel temsilcimiz büyükelçi Oğuz Çelikkol, Wsahington'a giderek haklarımıza mukabil ziyanlarımızı anlatmaya çalışmış... vs. Ancak, ABD zararımızı telafi yönünde adım atmamıştır. BOTAŞ'ı bu cesur ve olması lazım gelen teklifinden dolayı kutluyoruz. Zira istek afaki değildir. Pay isteme hakkımızın 81 Yıllık mazisi vardır. 1925'te yapılan bir andlaşma/muahede ile Türkiye, bütün Irak petrollerinden yüzde 10 Hisse alacaktır. Bu cihetle 1955'e kadar 5.5 milyon sterlin hakkımız doğmuştur. Irak devleti bunun 3.5 Milyon sterlinini ödemiş, fakat 2 milyon strelin bugüne kadar ödenmemiştir. Buradan çıkan çarpıcı sonuç şudur, Türkiye Cumhuriyeti, atası Osmanlı devletinin çekildiği hemen bir çok memlekette şu veya bu şekilde haklara sahiptir. Ne var ki uzun seneler zayıf kalmamız gibi sebeplerle bu haklar tozlu raflarda beklemiştir. Yalnızca Kerkük değil bütün Irak petrollerinde hisse sahibi olmamız keyfiyeti beynelmilel mahkemelere taşınacak bir husustur. Bunun neticesi 1955'te tahakkuk etmiş ödenmeyen 2 milyon sterlinle 1955-2006 seneleri arasında tahakkuk etmiş olanları istemeli, yeni doğmuş 500 milyon dolarla doğacak hakları takip etmeliyiz. Ayrıca Musul petrollerinde Sultan II. Abdülhamid'in şahsen ve Hanedan mensuplarının hakları vardır. Bu hakların her birini tek tek takip edip, dünyanın sayılı hukuk şirketleriyle ortaya çıkartarak talep ve tahsil etmeliyiz. Tabiî ki zor. Ne dediğimizin farkındayız. "Sen bizi savaşa mı sokmak istiyorsun?" diyenler çıkacaktır. "Bunların bazısı öldü" diyecek korkaklar da olacaktır. Biraz etrafımızda olup bitenlerden ders alalım. İsrail, tâ Yakup aleyhisselam zamanındaki iddialarını uğraşa uğraşa hayata geçirdi. Savaşmayalım, fakat kös kös de oturmayalım. En kolayından başlamalı. Son 3 yılda 500 milyon dolar doğmuş. Buna kim, hangi sebeple itiraz edebilir? Adnan Menderes, Kıbrıs'ı dert edinmeseydi bugün oranın da diğer 12 Adalardan farkı olmayacaktı. Sahip çıkılmalı, konuşturulmalı, takipçileri olmalı. Şu paralar alınsa ne işiniz olur IMF kapılarında? İşgalcilerin hakkı olsun, coğrafyanın tabii ve tarihi ve hukuki sahibi yok sayılsın. Buna razı olmayınız. Aksi hukuku inkârdır. Hak verilmez alınır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.