İstanbullu Bill Clinton

A -
A +

Sene 1960'lı yılların başıdır, Amerika'da devlet başkanı John F. Keneddy'dir. Daha sonra silah tüccarları tarafından tertiplendiği kuvvetle tahmin edilen bir suikast ile hayatını kaybeden Keneddy, sevilen bir devlet adamıdır. Bizde de sevilmiştir. Bir gün başkan, halkın arasındayken orta mektep çağlarındaki bir genç, kalabalığa sokularak Keneddy'ye kadar yaklaşır ve onunla el sıkışır. O heyecanla evinin yolunu tutar. Annesine der ki "anne ben, Amerikan devlet başkanı olacağım!" Dul anne afallar, "oğlum, der, bu da nerden çıktı?" Çocuk, sözünü tekrarlar "anne ben devlet başkanı olacağım" Anne, "oğlum babanla boşandık, ne kadar zor geçindiğimizi biliyorsun, halimiz ortada sense hayallerle meşgulsün!" diyerek vaziyetlerini hatırlatsa da genç, azimle sözünü tekrarlar "anne ben Amerikan devlet başkanı olacağım". Bu genç Bill Clinton'dur. Daha o yaşta kendine çizdiği yolda yürür, hukuk tahsili, valilik derken başkan. Bill Clinton, Demokrat Parti'liydi. Amerika'nın tıpkı etkisinde kaldığı John F. Keneddy gibi en başarılı başkanlarından biri oldu. Zamanında Amerikan bütçesi fazla verdi. Türkiye John F. Keneddy gibi Bill Clinton'ı da sevdi. Fakat Clinton'a rahat verilmedi, Amerika'nın en derin devleti başına Monica adında Yahudi bir stajyer kız musallat etti. Mahkemelere düştü. Bütçe taştı ama Clinton'un cüzdanı delindi. Şu var ki Hillary Clinton isminde çok sabırlı bir eşi vardı. Bir büyük artısı daha vardı. Clinton eskiden beri okuyan bir insandı. Başkan olmadan evvel yılda 300 kitap okumuşluğundan söz edilmekte. Başkanlığı bıraktığında borçlu bir insanken sonrasında zengin bir adam oldu. Nasıl? O, diğer başkanlar gibi bir köşeye çekilmedi. Çiftlikle meşgul olmadı. Bill Clinton entellektüel faaliyetlere başladı, entellektüel sermayesini çalıştırdı, parayla konferanslar verdi. Şu ân dünyanın en pahalı konuşmacısı. Müktesebatını/bilgi birikimi, tecrübesini, fikrini, ufkunu pazarlamakta. Bill Clinton, böylece paralar kazanıp zengin oldu. Şimdi Türkiye'den, İstanbul'dan bir inşaat şirketi, Aşçıoğlu İnşaat, Clinton'a bir teklif götürmüş, "gel Türk Kızılayı yararına bir konferans ver sana 1 Milyon dolar değerinde bir daire hediye edelim!". Eski başkan teklifi incelemeye almış. Türk Kızılayı, TİKA/Türk Kalkınma ve İşbirliği Ajansı ve THY son senelerde bütün dünyada yükselen yıldızlarımızdır. Bunlar bayrak taşıyıcılarımız. Bilhassa Osmanlı Milletler Topluluğu başta olmak üzere ulaşmamız gereken her tarafa koşmaktalar. Her üçü de çok emin ve çok ehil ellerde. Şöyle bir itiraz yapılabilir. "Şirket, neden 1 Milyon doları veya daireyi doğrudan Kızılay'a vermiyor, reklam yapmakta!" Elbette reklam yapmakta., bir ticari kuruluş. Ancak akıllı bir buluş. Muhakkak hesabı yapılmıştır. Bill Clinton'un İstanbul'da bir evinin olması, bazı zamanlarını İstanbul'da geçirmesi ne kadar iyi olur. Kongre turizmi Türkiye'nin turizm sektöründeki en öncelikli gelişme planlarından biridir, bunu başbakan Tayyip Erdoğan da Pazar günü Noval ve İbis otellerinin açılışında dile getirdi. Bill Clinton'ı İstanbullu yapmakla kongre turizmi arasında paralellikler, iş birlikleri de kurulabilir. Proje, "reklam yapıyor", "Kızılay'ı menfaatine alet ediyor" şeklinde basit bir mantıkla yorumlanabilir, o da bir bakış, fakat bu zihniyeti terk etmeli. Tam tersine, bunu küresel düşünebilme kabiliyeti olarak görmeli. Kalkınmamız, küresel oyun kurucularımızın artmasıyla ivme kazanacaktır. Eğer, genç Bill, ısrarla bir fikri takip etmeseydi, Clinton olmazdı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.