KİLİS'İ OKUMAK

A -
A +
Suriye'de kalıcı barışın temin edilmesi için müzakereler, Cenevre'de devam etmekte. Bu müzakerelere DAEŞ ve El Nusra dahil edilmemişti. YPG ise Türkiye'nin "PYD, PKK'nın Suriye'deki devamıdır. YPG de PYD'nin silahlı unsurudur" diyerek  tavır koyması ile dışarda kalmıştı...
Şimdi sızan haberlere göre BM Suriye temsilcisi Staffan de Mistura PYD ile görüşme hazırlığındaymış. Bu görevdeki birinin kendi başına hareket etmesi düşünülemez. Temsilci Mistura, muhakkak bağlı olduğu makamın iznini almıştır. Veya genel sekreterlik görüşme talimatını kendisi vermiştir. Ankara, Cenevre'yi delmeye yönelik bu münasebetsiz teşebbüs üzerine biraz da diplomasi dışına çıkarak "görüşecekseniz, YPG ile değil Kandil'e giderek onların ağa-babaları PKK ile görüşün!" diye sert bir tepki gösterdi.
Batının Türkiye aleyhine taktikleri bundan ibaret değil. Amerikan ve İngiliz askerlerinin DAEŞ'e karşı YPG ile omuz omuza mücadele ettikleri artık ekranlara düşmeye başladı. Bakalım, bu Batı, bu mızrağı bu çuvala nasıl sığdıracak? Bize müttefik ve dost olduğunu söyleyen devletlerden bazıları hazan yaprağı gibi havada savrulup durmaktalar. Şimdi belki neden adını vermeyip de "Batı" diyorsunuz diyebilirsiniz. "Batı"nın kim olduğunu PKK elebaşlarından Cemil Bayık, BBC'ye verdiği beyanatta açıklamakta:
İsmi geçen terörist, muhabirin sorusunu düzelterek dolaylı değil doğrudan ve yalnızca Amerika’yla değil, İngiltere’yle de temas hâlinde olduklarını söylemiştir. Cemil Bayık'la röportaj yapan, bir Türk kanalı değildir. BBC'ye bunları söylemektedir. BBC yoluyla hem yıkılmadık havası vermek istemekteler. Ve hem de "biz, barış isterken Ankara, savaşa devam ediyor!" propagandası peşindeler. Dağ kadrosu, Suriye kanadı bu çalışmalar içindeyken örgütün Türkiye'deki siyasi teşekkülü de boş durmamakta. HDP eş genel başkanı Selahattin Demirtaş da Washington'a gidip görüşmelerle Ankara'ya baskı yaptırma peşinde.
Şu manzarada çok örgütlü, çok devletli, silahlı, siyasi ve psikolojik bir mücadele vardır. Amerika dün kendisine "go home!" diye hakaret edenleri bugün gizli-saklı şekilde himaye etmektedir. Örgütte silahları, İHA'ları çıkmakta, askerleri omuz omuza yakalanmakta. İngiltere zaten bölgede 200 yıldır yaşanan her musibetin asli failidir.
Türkiye'ye karşı bütün bu silahlı, siyasi, psikolojik ve çok örgütlü ve çok devletli tacizler olurken bir de Kilis gerçeği yaşanmakta. Kilis, bunlardan hiç ayrı değil. DAEŞ Kilis ilimizi fütursuzca ve ısrarla vurarak vatandaşlarımızı tedirgin etmekte, ölenler olmakta, psikolojik yoğun baskı altında kalmış bir kısım insanlar, göçüp gitmekteler.
İddiamızı tekrar ediyoruz. Arap Baharı, Suriye'ye Türkiye'yi sıcak savaşa çekmek için geldi ancak başaramadılar. Bu defa DAEŞ adlı taşeron örgüt devreye sokuldu. DAEŞ, güya bitirilememekte. Bu nasıl bir süper güç ki süper güçler üstü süper güçtür? İslama iftira, Kilis'e füze atan bu vahşi örgütün Kilis saplantısı tesadüf değildir. Türkiye'yi hâlâ İttihad-ü Terakki masonları elindeki Hasta Adam zanneden garp, Ankara'nın sinirlerini bozup Suriye'ye girmesi için O'nu tahrik etmektedir. IMF'yi göndermenin dersini vermek istemektedir. Türkiye, sıcak harbe girerse 200 yıldan bu yana ilk defa yakaladığı yüksek kalkınma ve büyüme rüzgârının duracağı ümidindeler.
Batı, dostsa dost gibi davranmalıdır. Batı'nın PKK ve uzantılarını sol kolu, DAEŞ'i de sağ kolu olarak kullandığını Türkiye'de artık sokaktaki insan bile görmektedir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.