KOMŞU

A -
A +

Her iki devlet de silahlanmaya yatırdığı parayı kalkınmaya yatırsaydı iki memlekette de refah bugünkünden çok daha fazla olurdu…

 

Türkiye ile Yunanistan’dan söz ediyoruz:

 

Bugün Yunanistan denilen coğrafya, Fatih Sultan Mehmed Han tarafından Konstantinopolis’in İstanbul yapılmasından 15 yıl sonra topraklarımıza katıldı. Bizden kopması ise 1821’de Mora’daki Rum isyanıyla oldu, 1832’de ayrı bir devlet hâline geldi. 11 yıllık isyan döneminde Mora’da Türklerle topyekûn Müslümanlara soykırım revâ görüldü.

 

Yunanistan, Ulu Osmanlı Devleti’nden ilk ayrılan parçadır. Rumları, Osmanlıya isyan etmeye kışkırtan İngiltere, Fransa ve Çarlık Rusya’sıydı. Bunlardan ilk ikisi, bugün de Gazze soykırımında İsrail’e destek vermekteler.

 

Rumlar, adı geçen devletlerden aldığı destekle devletini kurmakla birlikte Yunanistan gerçek anlamda müstakil devlet olamadı, vesayetten kurtulamadı. Bundan dolayıdır ki İngiltere eliyle 1915’te Anadolu’ya çıkarıldılar; bir asır evvel Mora’da işledikleri katliamların benzerlerini İzmir ve havalisinde icra ettiler. Vazifeleri bitince de Mehmetçik tarafından kovalanan palikaryalar, İngilizler tarafından gemilerle taşınıp götürüldüler.

 

Birinci Cihan Harbi’nde Adalar Denizi’ndeki adalarımız İtalyanlar tarafından işgal edilmişti. İkinci Dünya Harbi sonrasında Roma, onları Ankara’ya teklif ettiyse de İnönü Hükûmeti “yurtta sulh, cihanda sulh” deme gafletiyle uzatılan imkânı reddetti. Böylece 1832’de kurulan bu küçük fakat sürekli genişleyen devletin hudutları, Çanakkale’den Antalya’ya kadar kıyılarımızı da kuşatıyordu...

 

Girdiği yerden çıksa bile orayı ihtilaf içinde bırakmak değişmez bir İngiliz politikasıdır. Kıbrıs, Keşmir, Hindistan-Pakistan buna örnek olduğu gibi Türkiye-Yunanistan çekişmesi de örnektir. Bahsettiğimiz kalkınma yerine silaha para yatırma hadisesinin ana sebebi budur. Bölgedeki denge, adaletsizce Yunanistan lehine bozulmasaydı sonraki haksızlıklar yaşanmazdı. Türkiye-Ermenistan kanlı hikâyesinin sebebi de benzerdir. Hâlbuki Yunanlılarla 4 asır iç içe yaşadığımız gibi Ermenilerle bundan da fazla bir zaman iç içeydik.

 

Fransız İhtilali rüzgârıyla 19. ve 20. Asırda geçilen millî devletler döneminde Yunanistan’dan başlayarak aramızda husumet çıkan milletler Rumlar, Bulgarlar, Balkan milletleri ve Ermeniler oldu. Ruslar, bizim için zaten “Moskof”tu ve en merhametsiz düşmandı. Şark tarafında da tarih boyunca 1639’a kadar İran’la ihtilaf hâlindeydi. Bu devletlerden bugün Rusya ile geçmişte hiç olmadığı kadar iyiyiz. Bu durum, hiç ihtilafımız yok anlamına gelmiyor. Kırım başlı başına bir mesele olduğu gibi Libya ve Suriye’de sürtüşmemiz var. Buna rağmen iki devlet anlaşmakta ve görüşmekte. İran’la da öyle; İran’la Suriye, Irak, Zengezur Geçidi gibi ülke ve konular başta olmak üzere hayli sıkıntımız var. Ama buna rağmen Ankara ve Tahran gerektiğinde görüşüp-konuşmaktalar. Irkçı Başbakan Todor Jivkov savuşup gittikten sonra Bulgaristan’la aramız düzeldi. Şüphesiz ki Sofya ile de çözüm bekleyen işlerimiz var ama netice olarak Anakara ile Sofya artık hasım değil. Hatta husumet sıralamasında ön sıralarda olan Ermenistan ile de Karabağ’ın kurtuluşunun ardından ilişkilerimiz hayli düzeldi. Başbakan Nikol Paşinyan 3 Haziran 2023 akşamı Külliye’deydi. CB Erdoğan’ın Cülus Merasimine gelmişti. Birlikte fotoğraf da çektirdik. Böyle bir şey hayalimizden bile geçmezdi.

 

Öyle ise…

 

Her türlü nizalı mevzuda tarih, tarihçilere; ihtilaflar, zamana bırakılmalı. Rusya’dan Ermenistan’a kadar yarım düzine devletle şu kadar veya bu kadar dostluk yolunda iyileştirmeler gerçekleştirdiğimize göre aynısı 4 asır aynı havayı soluduğumuz, aynı zevkleri paylaştığımız Yunanistan’la niye olmasın?

 

Atina, hiçbir şey bilmiyorsa İsrail’e baksın. Ankara, İsrail zâlimine karşı tam ticârî ambargo tatbik ederken; O, hiç sıkılmadan kalkıp “hayır ambargodan vazgeçildi!” diye asılsız laflar edebilmekte…

 

Sn. Erdoğan ve Sn. Miçotakis’in bir yıl içinde dördüncü kere bir araya gelmeleri dostluk adına ümit verici bir gelişmedir. Yaşlı Rumlar da “komşu komşunun külüne muhtaçtır” Türk atasözümüzü biliyorlardır. Yunanistan, 1999 Marmara zelzelesinde yardımımıza koşmuştu. 6 Şubat 2023’te de koştu. Bu arada Yunanistan sallanınca biz de oranın yardımına koştuk. Bu, felaket olduğunda bunların tekrar edeceğinden de eminiz.

 

Fakat şu var ki:

 

Yakınlaşmak için felaket şart değildir. En sıkıntılı mevzu olan adalar bile hallolur. İyi niyetle aşılmayacak engel yoktur. Nasıl hallolacağına dair çözüm teklifimiz eski yazılarımızda mevcuttur.

 

Türklerle-Rumlar, Türklerle-Ermeniler arasındaki benzer hayatlar, kavga sebeplerinden fazladır. Türkiye Yüzyılına girerken Suriye ve İsrail dâhil her komşumuzla iyi olmak isteriz. Neticede onlar OMT mensuplarıdır. Bu münasebetle bilhassa işaret edelim ki İsrail, Gazze Kasabını defeder, Filistin’i devlet olarak tanır, kuruluş hudutlarına çekilir, 1948’den bugüne dek şehid ettiği 134 bin Filistinliyle o tarihten bugüne kadar yıktığı binaları ve doğan zarar-ziyanı tazmin ederse kendisine duyulan şu haklı nefret ve öfke havası değişir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.