Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Dinle
Kaydet
Türkiye Gazetesi
RAHÎM ER
0:00 0:00
1x
a- | +A

Bir insanın veya bir yazarın kendinden söz etmesi ne kadar isabetlidir? Kişinin bizzat kendi hayatını yazmasına Batı yazı hayatında “otobiyografi” denmekte. Bu kelime de diğer binlerce -en nihâyetinde- Yunan-Latin kaynaklı kelime gibi Fransızca ve İngilizce yoluyla Türkçemize tünemiştir…
“Rahîm Er… Hayatı, fikirleri, nesiller üzerinde tesirleri, hizmetleri.” Başlıklı bir çalışmaya verdiğimiz cevabı, aslî mecrâına da taşımak istediğimiz gibi bir sene-i devriye münasebetiyle vazife de telakki ettik.
Nedir o “sene-i devriye” dediğimiz yıl dönümü?
İnsanın, doğumu, evlenmesi, mesleğe başlaması… ölümü gibi hayatına dair devre takvimlenmeleri vardır. Tıpkı bunun gibi yazarın da herhâlde kaleme sevdalandığı, onunla “kaderdaş” olduğu tarih de anılmaya değer bir yıl dönümüdür:
Aşağıda görüleceği gibi o tarihi daha eskiye götürmek mümkün olsa bile profesyonel yazarlık hayatımız, 9 Kasım 1976’da Türkiye gazetesinde başladı. Bu, bizim için farklı bir değerdir. Kasım ayı içinde olduğumuza göre Rahîm Er’i bizzat anlatalım istedik. Böylece araştırmacılara da yol haritası bırakmış ve kilometre taşlarını işaret etmiş olur ve “maksad bir ama rivâyet muhtelif” talihsizliklerine düşmemiş, bir birikim mîrâsını doğru terekelendirmiş oluruz:
Bu sebeple kaleme aldığımızı, beyânımızı burada sevdiklerimiz ve konuya ilgi duyacak olanlarla paylaşıyoruz…
Rahîm Er, Müslümandır, fakat “İslâmcı” değildir. İslamcılık, medeniyetimizde olmayan ve bize bir buçuk asır evvel gelmiş yabancı bir tabirdir. “Muhafazakâr” gibi kategorik tasnifleri de tercih etmez. Şuculuk, buculuktan kaçınır. Kendi şahsiyetimiz varken başka saçak altlarına sığınmayı özünden uzaklaşma sayar:
Rahîm Er, Ehl-i sünnet itikadında ve bu îtikaddan taviz vermeyen Müslüman bir Türk’tür. İslâm ümmetinin mütevazı bir ferdidir. Ulvî kıymetlerimizin hizmetkârıdır.
Umdeleri, ilkeleri olan bir insandır. İnanmadığı bir fikri, asla konuşmaz ve yazmaz. İnsanların yüzüne karşı söyleyemediğini sütun, mikrofon ve ekranına taşımaz. Şahsiyetçilik yapmaz. Şahısları, yakınlarıyla, değil düşünceleri ve yapıp-ettikleriyle değerlendirir.
Kabalıktan hoşlanmaz. Tartışma ve konuşmaları ayağa düşürmez. Ecdad mîrâsı doğru îtikad, ecdad mühürlü namuslu tarih, teklif ve çözüm üreten seviyeli fikir, adalete götüren ecdaddan tevarüs yerli hukuk, mahsul veren zengin edebiyat yanlısıdır.
Yazı ve konuşmalarında fikirlerle uğraşır ve işlediği yazılarda teklif ve çözümler getirir:
-Öteden beri seslendirdiği Büyük Türkiye, 2071 Cihan Devleti Türkiye, OMT-Osmanlı Milletler Topluluğu, Yerli ve Millî Olmak, Marka İnsan-Marka Şirket-Marka Şehir gibi tezli yazı ve teklifleri, millete ve devlete mal olmuştur.

-Rahîm Er’in ilk neşrolmuş yazısı, ÜÇ NASİHAT adlı bir hikâyedir. 1968 yılında Bâb-ı âli’de Sabah gazetesinin edebiyat sayfasında çıkmıştır.
-Askerliğini, Polatlı ve Sarıkamış’ta 1975/76 yıllarında 18 ay süreyle Topçu asteğmen olarak yapmış ve teğmen rütbesiyle terhis olmuştur.
-İlk makalesi, askerlikten sonra, 9 Kasım 1976 yılında “Tiranların Ölümü” başlığıyla Türkiye gazetesinde yayınlanmıştır.
-1976-78 yılları arasında Türkiye gazetesindeki sütun başlığı PIRILTI’dır.
-1981-82 arasında sütun başlığı TAHLİL’dir.
-1996’dan 2000 başlarına kadar sütun başlığı ENTELLEKTÜEL BOYUT’tur.
-2000 başlarından günümüze kadar devam eden sütun başlığı İMZA’dır.
-Rahîm Er, AEL-Adana Erkek Lisesinde okurken “Hukuk fakültesini bitirecek fakat yazar olacağım” diye kararını vermişti. Nitekim bu kararına sâdık kalarak 1973/74 döneminde İstanbul Üni. Hukuk Fakültesinden mezun olmuştur. İstanbul Barosunda kaydı vardır. Kendisini edebiyat, tarih ve sosyal ilimlerde de ayrıca yetiştirmiştir.
Hukuk Fakültesinin 1. Sınıfındayken Anayasa Hocası Prof. Dr. Selçuk Özçelik, bu talebesine bin kişilik sınıfın önünde asistanlık teklif etmiş fakat O, bu teklifi kabul etmemiştir. Turgut Özal, ANAP’ı kurduğunda şahsına yapılan milletvekilliği adaylık teklifini de geri çevirmiştir…
Üniversitede talebeyken devrin tabiriyle matbuatla yâni basınla ünsiyeti oldu. Mezuniyetten sonra bir süre matbuat ve avukatlık hizmetlerini birlikte götürdüyse de daha sonra avukatlığı bırakarak münhasıran kalem ve kelâmıyla hizmetine devam etti ve devam etmekte.
-Rahîm Er, 15 Kasım 1981 yılında TÜRKİYE ÇOCUK dergisinin sayfalarında görünmüş, çocuklar da yerli düşünce zevkini kavrar olmuşlardır.
-Mikrofonla ilk tanışması, Adana’da Bora Reklam’ın stüdyosunda olmuş, ilk radyo konuşmasını ise 1983 yılında İstanbul Radyosunda yapmıştır.
-1985 yılında Türkiye gazetesinin sahibi merhum Enver Ören Beyin kendisine vazife tevdi etmesiyle Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın hayatını SEVGİLİ PEYGAMBERİM adıyla yazmaya başlamış, resimli olan bu eser 160’şar sayfalık cildler hâlinde Türkiye gazetesinin yanında okuyucuya hediye edildiği gibi radyo tiyatrosu yapılarak onlar da okuyuculara hediye edilmiştir. Bu ve benzeri kültürel faaliyetler, hem milletimizin mazi ile gönül ve fikir köprüsünü yeniden kurmaya vesile olmuş ve hem de gazetenin tirajını kanatlandırmıştır.
-Rahîm Er, 1989 yılında özel televizyonculuğun Türkiye’ye gelmesinde öncülük etmiştir. 18 Şubat 1989 günü Çatalçeşme Sokak’taki Türkiye gazetesi merkez binasında Enver Ören Beyle baş başa sohbet ederlerken televizyon kurmanın gerekçelerini arz etmiş, kendisini dikkatle dinleyen Enver Bey, “öyle ise kurdum!” diyerek güçlü bir irade göstermiştir. Kurulan bu ilk özel TV’ye TGRT adını vermiş ve kurucu genel müdürü olmuştur.
-1999 yılında Enver Ören Beyin teklif ve talimatıyla çalışmaya başlaması neticesinde BKY adlı bir yayınevi kültür dünyamıza kapı olmuştur. Yayınevinin ismini “Türkiye’nin ağabeyi” ile birlikte kararlaştırmışlardır. Bu müessese, 300 küsur yerli-yabancı eser neşrettikten sonra Rahîm Er, BKY’yi 2012 yılında çalışanlara hediye ederek buradan ayrılmıştır.
-Rahîm Er, 2000 yılında HABER KUŞAĞI adlı bir internet gazetesi kurmuş; bu gazete, 5 yıl kadar devam etmiş fakat bu sırada yurt dışında olduğu için yayınını durdurmuştur.
-Son kurduğu hizmet unsuru, 2071 TV’dir. Vatandaşlardan gelen “gençler, artık klasik televizyon seyretmiyorlar. Hâlbuki gençlerin sana ulaşmaları lâzım” ısrarlı talepleri üzerine bu dijital kanal 25 Haziran 2024’te hizmet etmeye başlamıştır. Kanal, çok sayıda sohbetle yayındadır.
-Rahîm Er, 30 yıldan beri ekranlardadır. 2000 yıllarının başından beri sosyal medyadadır. Yapıp sunduğu ilk TV programı 1993 yılındadır. Eski Başbakanlar Bülent Ecevit ve Yıldırım Akbulut’u konuk etmiş ve Güneydoğu’yu konuşmuşlardı.
-1996/97’de TGRT’de ENTELLEKTÜEL BOYUT adıyla bir haber tartışma programı hazırlayıp sunmuştur. Çok tutulan haftalık bu programda devrin siyasette önde gelen hemen bütün isimleri misafir edilmiştir. Sn. Devlet Bahçeli’yle merhum Yılmaz Karakoyunlu ise kamuoyunun önüne ilk defa bu programla çıkmışlardır.
Rahîm Er’in farklı tarihlerde değişik dergilerde yazıları yayınlanmıştır.
-Türkiye gazetesinde 1976’dan bu yana çıkan yazıları daha doğrusu uzun olmalarından dolayı makaleleri toplamı, 7 bin civarındadır.
-OMT, OSMANLI SONRASI ARDÇI SARSINTILAR, ÖRSTEKİ ÜLKE TÜRKİYE, HAYATIN RENGİ İNSAN, OSMANLI COĞRAFYASINDA DİPLOMASİ KOŞTURMAK adında kitapları olan yazarın “hayatımın anlamı” dediği ve yazılması çok uzun yıllar alan eseri, SEVGİLİ PEYGAMBERİM Siyer-i Nebî’dir. Büyük boy, sert kapak ve 1088 sayfa olan bu kitap, Kasım 2025’te BKY’de 7. Baskısını yapmıştır. Eser, sahasında şimdiden klasik eser hüviyeti kazanmıştır.
-BKY yönetimi, “Rahîm Er Külliyatı” adıyla yazarın yarım asırdır yazıp- konuştuklarını eserleştirmek için başlangıç yapmış bulunmaktalar…
-Rahîm Er, meslek gereği ve farklı sebeplerle muhtelif ülkelere seyahatler yapmıştır.
-Yazar, Harput doğumludur. İlkokul 1. Sınıfı Harput’ta şimdi Keban Baraj Gölü altında kalan Har köyünde okumuş, 1959’da ailece Adana’ya taşınmışlardır. 1963’te babası bu şehrimizde vefat etmiştir. Aile, 1969’da İstanbul’a nakletmiştir. 1992’de annesini, ardından fasılalarla ağabeylerini kaybetmiştir. 5 erkek çocuğun en küçüğü olan yazarın en büyük ağabeyi kendisi dünyaya gelmeden evvel vefat etmiştir.
Rahîm Er, evlidir. İki erkek evlâdı ve bir torunu vardır.
Birçok insanın meslek sahibi olmasına vesile olduğu gibi başlattığı hizmetlerle birkaç neslin yetişmesine de emek verdiği kendisini tanıyanlar tarafından ifade edilmektedir.
Rahîm Er, Fatih nüfusuna kayıtlıdır.
“İslâm âleminin başı Türkiye, Türkiye’nin başı İstanbul, İstanbul’un kalbi Fatih’tir” der ve Fatih’e de “SULTAN FATİH” ismi verilmesini teklif eder.
Her nîmet şüphesiz ki Allahü teâlâdandır. Bize duyabilme, düşünebilme, yazabilme ve bildiğimiz ve bilmediğimiz nice nîmetler veren Rabbimize sonsuz hamd ü senâlar ve çalışmalarımızda destek olan, sabreden, dua eden herkese teşekkür ederiz…
Fuzuli’yi, Baki’yi, Sâbit’i ve daha nice şairleri hatırlama vaktidir ama onlardan ilgili mısraları da nakledersek yer yetmez.
En güzeli şöyle demeli:
“Bâzılarını ihmal ederek işbu malumatı naklederken, her ne kadar sürç-i lisân eylediysek affola!”

Rahim Er'in önceki yazıları...

ÖNE ÇIKANLAR